İnsan neslinin devamı kadının üretme ve doğurma özelliğiyle mümkün kılınmıştır. Biyolojik, psikolojik, sosyal sağlığı yerinde olan her kadın günün birinde anne olmak ister. Fıtratı onu, buna “mecbur” kılmıştır.
Fakat her kadın, anneliğe hazır olmayabilir. Veya direkt anne olmak istemeyebilir. Bunun çok değişik dinamikleri ve sebepleri var.
- Doğarken annesini doğumda kaybeden bazı kadınlar: “Acaba ben de hamile kalıp çocuk doğurmaya kalkarsam aynı şeyi yaşar mıyım”, “Ölür müyüm, çocuğum benim gibi annesiz kalır mı” şeklinde kaygılara sahip olabilir ve çocuk istemeyebilir.
- Annesini bebek-çocukken kaybeden bazı kadınlar da, “benim de çocuklarım benim gibi anne acısı yaşar mı, ben de ölür müyüm” diye evhamlarla çocuk yapmayabilir.
- Annesi ölen ya da anne-babası ayrılan ve “üvey anne” elinde yetişen ve iyi hatıraları olmayan bazı kadınlar da, benzeri akıbeti çocukları da yaşayabilir diye anne olmak istemez.
- Babası annesini aldatmış ve çok kötü anıları olan bazı kadınlar da; evlenmekten ve aldatılmaktan korktukları için çocuk da istemezler.
- Çocukluk ve gençlik yıllarında sürekli kavgalı ve problemli bir aile ortamında yaşamış bazı kadınlar da evlilik ve çocuk istemeyebilir.
- Çocukken yakınları veya diğerleri tarafından cinsel taciz-istismara uğramış kızlar da, benzeri akıbeti çocuklarım yaşayabilir diye anne olmak istemeyebilir. En güvendiği aile çevresinden erkeklerin tacizi, kız çocuğunun erkeklere olan bütün güvenini sarsar…
- Zorla ilişkiye zorlanan ve evlenmek mecburiyetinde bırakılan kadınlar da, “bu adamdan” çocuk istemeyebilir.
- Gönülsüz evlendirilen ve “adamı sevmeyen” bir kadın da anne olmak istemeyebilir.
- Kocasının düzensiz ve sorumsuz yaşamı nedeniyle kendisini güvencede hissetmeyen bir kadın da çocuk doğurmak istemeyebilir.
- Aldatılan, kötü muamele gören bir kadın da “bu adamdan” çocuk doğurmak istemez.
- Kalabalık aile ortamında yaşayan ve eşi tarafından korunmayan ve kendisine güven vermeyen bir kadın da anne olmak istemeyebilir.
- Fiziksel özelliklerine ve kendisine “aşık” bir kadın da, hamilelikle beraber ortaya çıkacak bedensel değişimlerden dolayı anne olmayı red edebilir. Vücutta çatlaklar, kilo alımı, göğüslerin sarkması, vajen genişlemesi veya sezeryan dikiş izleri gibi kaygılardan dolayı da çocuk istenmeyebilir.
- Ekonomik nedenlerle çocuğunu besleyemeyeceğini düşünen kadın ve erkekler de vardır.
- Yaşadığı ülke ve dünyanın çocuk yetiştirmeye uygun bir yer olmadığını düşünüp de çocuk yapmayan kadınlar da vardır.
- Sorumluluk almak istemeyen, “hayatını yaşamak” isteyen bazı kadınlar da hamile kalmak istemez.
- Evliliği, çocuk yapmayı toplumsal bir “dayatma” olarak gören ve buna karşı çıkan insanlar da çocuk istemez…
- Bazı erkekler gibi, bazı kadınlar da eşcinsel olabilir. Yani karşı cinse değil de kendi cinsine sevgi aşk, cinsellik hissedebilir. Bunlar da doğal olarak bir erkekten hamile kalmak istemezler. Ama bir kısmı evlat edinir ve samimi olarak annelik duygusunu yaşar.
- Hamileliğinde ya da doğurduktan sonra çocuğu ölen bazı anneler de tekrar aynı travmayı yaşayabilirim diye hamile kalmak istemeyebilir.
- Cinsel istek ve arzusu olmayan, frijit kadınların bir çoğu da seks ve çocuk istemez.
Görüldüğü gibi, birçok gerekçelerle bazı kadınlar anne olmak istemeyebiliyor. Herkesin öyküsü ve dinamikleri farklı. Bizlere düşen onları yargılamak değil, anlamaya yardım talepleri varsa onlara el uzatmaktır…