Erdoğan’ın Ermeni tehcirine yönelik taziye mesajı, meselenin çok ötesine geçen bir anlam taşımaktadır. Bu mesajla Erdoğan, Gezi olayları ve 17 Aralık sürecinde yurtiçinde ve yurtdışında üretilen otoriter, radikal imajla örtüşmediklerini bir kez daha göstermiştir.
Birinci Cihan Harbinin kızıştığı 1915 yılı, Müslim-gayrimüslim Anadolu insanı için dünyanın bozulduğu yıldı… Bildiğimiz kanunların, ahlakın, her türlü kuralın ortadan kalktığı bir istisna ve kaos hali söz konusuydu…1000 yıldır var olan kanun-u kadim, 1000 yıllık komşuluk hukuku yok oldu… Bunu yüz binlerce insanın yok oluşu, yerinden, yurdundan, ailesinden, kozmosundan kopması takip etti. “Cihan harbini gören ihtiyarlamıştır” sözü, cihan harbini görenlerin çocuklarına dahi teşmil edilebilecek bir hakikati ifade ediyordu. Daha doğmadığı 1914’ün, 15’in acısını taşıyarak ihtiyar doğmuş nesiller, acılarını miras gibi yeni nesillere aktardılar.
Anadolu insanı 19.yüzyıldan itibaren bu acıların biriktiği bir banka gibiydi. İmparatorluğun farklı yerlerinde dünyanın bozulduğu birçok yıl yaşandı: Ölümler, kayıplar, muhaceret, sürgün, tehcir bu dönemin normuna dönüştü. Anadolu insanının bozulan dünyasına karşılık, komitacılık ve çetecilikle kavramlaşan gayrinizami harp kurucu babaların yeni dünyasını, kozmosunu oluşturdu.
Bunun kozmosun esası, kaos duygusunu sürekli kılacak hukuktan arınmış çıplak devlet gücüyle homojen uluslar yaratmak ve devlet eğitimiyle yeni bir hafıza oluşturmak, yeni bir insan yetiştirmekti. I. ve II. Dünya Savaşları ile soğuk savaş bu gayrinizami harbe elverişli uzun bir dönem vardı. Ancak merkezi siyasi aygıtla, insanı tamamen şekillendirme düşüncesi, bu örneklerde de tam olarak başarılı olamadı. Mamafih bu tecrübenin başarılı olduğu haliyle tarihe yön verecek bir dinamik yarattığı kaydedilmeli.
Bugün 100 yıllık bu gayrinizami harp dinamiğinin debisinin çok düştüğü görülebiliyor.
Bugün itibariyle, 100 yıldır bozulan dünyasında yaşayan aktörlerin, kaostan kozmosa yöneldiği bir dönem yaşanıyor.
Erdoğan’ın 1915’teki Ermeni Tehciri dolayısıyla ilk defa TC Başbakanı olarak taziye mesajı yayınlaması işte bu döneme denk geliyor. 23 Nisan’da Türkiye’de TBMM’nin kuruluş gününde yayınlanan bu mesaj, TBMM’nin ve dolayısıyla Türkiye’nin üzerinde kurulan vesayetin sona erdiğini gösteren çok mühim bir sembolik kopuşu ifade etmektedir.
Artık TBMM ve siyaset, Türkiye’nin bütün temel meseleleri üzerinde söz söyleyebilmektedir. Türkiye toplumu egemenlik ve siyaseti yönetme hakkını, iç politikadan dış politikaya her alanda vesayet kurumlarının elinden almıştır. Vesayetin tasfiyesi, toplumun egemenliğini ve siyasetin yönetme hakkını sağlayan Türkiye’deki değişimin siyasi temsilcisi olan AK Parti ve onun Başbakanı Erdoğan, bütün aleyhte propaganda ve içe kapanmasını sağlamaya yönelik baskılara teslim olmayarak iç ve dış politikada siyaset yapmaktan vazgeçmediğini Taziye mesajıyla çok açık bir iradeyle yurt içine ve dışına duyurmuştur.
Bu bakımdan
Erdoğan’ın Ermeni tehcirine yönelik taziye mesajı, Ermeni meselesinin çok ötesine geçen bir anlam taşımaktadır.
Taziye mesajıyla Erdoğan Gezi olayları ve 17 Aralık süreciyle yurt içinde ve yurtdışında üretilen otoriter, problem üreten, radikal, otarşik imajla örtüşmediklerini bir kez daha kuvvetli bir şekilde göstermiştir.
Erdoğan’ın taziye mesajı bu iç dinamiklerin yanı sıra, küresel ve bölgesel dinamiklere verilen kuvvetli bir cevabı taşımaktadır. Dünyanın sanayi devrimi sonrasında kazandığı iktisadi ve siyasi güç dengesi Batının aleyhine, Doğunun lehine değişmektedir. Türkiye bu değişimin sıklet merkezlerinden biri olmaya adaydır. Dünyanın bozulduğu yıllarda Türkiye iktisadi, insani ve kültürel olarak kendisini besleyen coğrafya ve toplumlarla irtibatını koparmak zorunda kalmıştı. Bugün Orta Asya, Hazar ve Kafkasya’yı birbirine bağlayan ulaşım, doğalgaz ve petrol hatlarıyla kurulan yeni dünyada, dünyanın bozulduğu yıllardan kalan asırlık problemlerin de çözülmesine çalışılıyor. Ermeni meselesi, Kürt meselesi, Filistin meselesi ve Kıbrıs meselesi…
Türkiye bütün bu meselelerde çözüm ve barış aktörü olarak devrededir.
Taziye, Türkiye’nin bu büyük dönüşümü iyi okuduğunu göstermektedir. Ermenistan’la ilişkilerin Ermenistan- Azerbaycan ilişkilerine bağlanması bu bağlamda yorumlanmalıdır. Taziye mesajını bir söylem veya ahlaki manifesto olmanın ötesine taşıyıp bir politikaya dönüştüren bu bağlam ve dikkattir. Bazı aydınların Erdoğan’ın taziye mesajı karşısında büyük bir şaşkınlık yaşamaları, politik analiz dünyasından başka bir dünyada olduklarını bir kez daha gösterdi.
Başbakan Erdoğan’ın 1915’teki Ermeni tehciri üzerine yayınladığı taziye mesajı, 17 Aralık darbe sürecinin atlatıldığı ve 30 Mart 2014 yerel seçimlerindeki mıntıka temizliğini takiben Türkiye’de siyasetin temel meselelerdeki çözüm iradesini teyit ediyor. Mesajı ahlaki kalmanın ötesine, politika seviyesine taşıyan küresel ve bölgesel dinamikler dikkate alındığında, Yeni Türkiye’nin aynı zamanda Yeni Dünya anlamına geldiği de görülebiliyor. Erdoğan’ın taziye mesajı 30 Mart 2014 seçimlerinin yerel olmanın ötesinde Türkiye genel seçimlerini de aşan küresel sonuçlarından biri olarak anlam kazanmaktadır.
Bu yazı Sabah Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.