HDP’lilerin dokunulmazlığı meselesini tekrar ele almak istiyorum. Çünkü bu konudaki tutumlar hem genel olarak Türkiye demokrasisi hem de özel olarak Kürt sorunu açısından önemli sonuçlara yol açabilecek nitelikte. Her ne kadar Davutoğlu’nun hamlesiyle dokunulmazlık tartışmasının alanı genişlediyse de meselenin merkezinde hâlâ HDP milletvekilleri var.
Demokrasi tarihinde milletvekillerinin görüşlerinden ve sözlerinden dolayı taciz edilmemesi kuralının Fransız Devrimi’nden itibaren gelişmesi ve şekillenmesi mühim bir yer işgal etmekte. Milletvekilleri hep birlikte yasama organını teşkil eder. Yasama üç ana kuvvetten biri. Ayrı bir teşkilâtı olmaması yüzünden yürütmeye ve yargıya karşı her zaman dezavantajlı. Milletvekillerinin yürütmenin ve yargı bürokrasisinin elinde şamar oğlanına dönmemesi milletvekilliği statüsünün güçlendirilmesine bağlı. Aksi takdirde, geçmişte bu ülkede örnekleri görüldüğü üzere milletvekilleri çok korumasız kalabilir ve bu yasama organını zayıflatır.
Uygarlık şiddetin sınırlanmasına ve kurallara tâbi kılınmasına bağlı. Terör ise gayri insanî. Terör şiddeti sınırsızlaştırır, vahşileştirir, kuralsızlaştırır. Tanımı ve kapsamı üzerinde kısmî ihtilâflar olmakla birlikte terör tüm demokrasilerde dışlanmakta ve ağır şekilde cezalandırılmakta. Diğer taraftan, teröre övgü ve teröristleri teşvik anlamına gelen sözler de çoğu zaman ifade özgürlüğünün sınırları dışında tutulmakta. Ancak, elimizde hangi sözlerin teröre teşvik sayılacağını hemen anlamamızı sağlayacak ve hepimizi uzlaştıracak bir şablon yok.
HDP’li bazı milletvekillerinin teröre destek verdiği iddia ediliyor. Buna dayanarak dokunulmazlıklarının kaldırılması ve yargılanmaları isteniyor. Meselelere tahlil edişte benimsediğim yaklaşım gereği bu konuda da toptancı olmamak gerektiğini düşünüyorum. Bunun anlamı şu: Dokunulmazlık açısından her milletvekilinin durumu tek tek değerlendirilmeli, toptancı olunmamalı.
Araba bagajında silah taşıma, teröristleri saklama gibi fiilleri işlemiş milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve yargılanması anlaşılabilir. Ancak, HDP milletvekillerininne kadar aşırı ve itici olursa olsun sözlerinden dolayı aynı muameleye tâbi tutulması aynı kolaylıkla kabul edilemez.
HDP’li vekillerin dokunulmazlığının kaldırılması iki düzeyde değerlendirilebilir. İlki, demokratik standartlar ve teamüller. Bu açıdan bakıldığında bazı vekillerin dokunulmazlığının sırf sözlerin yüzünden kaldırılması yanlış olur ve demokrasimize zarar verir. İkincisi, faydalar ve zararlar. Kürt meselesinde en önemli şey, içinde bulunduğumuz şiddet dalgasına rağmen, ilgili kesimlerin ve tarafların konuşabilmesi. Sözlerinden dolayı bazı milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması karşılıklı konuşma imkânını azaltır, diyalog alanını daraltır. Kürt probleminin çözümüne değil çözümsüz kalmasına hizmet eder.
PKK anti-demokratik hendek siyasetiyle büyük bir hata yaptı. Yanlışı sürdürmekte ısrarlı da görünüyor. Bu, HDP/PKK’nın Kürt halkı içindeki tabanını zayıflatmakta. Bütün göstergeler buna işaret ediyor. HDP bugün seçim yapılsa barajı aşamayacak görünüyor. Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması bu süreci aksatır, hatta tersine çevirir. HDP tabanını konsolide eder. Belki de HDP kurmayları keşke böyle bir şey olsa diye el ovuşturuyorlardır. Kaldı ki, bu yol daha önce de denendi ve iyi sonuç vermedi.
HDP’li vekillerin dokunulmazlığının kaldırılması PKK ile mücadelede devletin pozisyonunun ahlâkiliğini de zayıflatır. Bu durumda demokrat yazarlar ve Kürt kanaat önderleri HDP/PKK’ya dönüp, “Meclis’te varsınız. İstediğiniz gibi siyaset yapabiliyorsunuz. Onlarca mahallî idarede iktidarsınız. Durum böyleyken hangi hakla ve ne umarak şiddete başvuruyorsunuz?” diye soramaz.
Öfke ve acele çoğu zaman yanlışa yol açar. Türkiye HDP’li vekillerin dokunulmazlığı meselesinde öfkenin ve aceleciliğin önünde sürüklenmemeli.
Yeni Yüzyıl, 01.04.2016
http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/dokunulmazlikta-ofke-ve-acele-1850