Dış politikada çok yönlülük ihtiyacı

Fikren yetişmem ve olgunlaşmam soyut düşünce geleneği içinde oldu. Doğruluğu felsefî, ahlâkî ve tarihî olarak ispatlanmış ilkelerin dünyaya yön verdiğine inanarak okudum, yazdım, tartıştım. Çalışmalarımda hep bu kanaati destekleyen kaynaklara, isimlere gitmeyi tercih ettim. Dünyaya ve beşerî ilişkilere tutarlı bir ilkeler demeti açısından bakmaya çalıştım.

Soyut ilkelerin dünyaya şekil ve yön vermesi olgusunun milletler arası ilişkilerde de geçerli oluğunu düşünmeye teşneydim. Özellikle demokratik ülkelerin dış politikasına bu açıdan yaklaşıyor ve bu ülkelerin dış politikalarını ilkelerle dayandırmakta diğer ülkelerden daha başarılı ve tutarlı olduğunu düşünüyordum. Son yıllarda yaşanan kimi gelişmeler ve daha yakından bakma fırsatı bulduğum bazı vakalar bu kanaatimi çok sarstı. Artık uluslararası ilişkilerde ilkelerin var ve hükümran olduğunu, ülkelerin, ister demokratik ister anti-demokratik olsun, diğer ülkelerle ilişkilerinde ve uluslararası olaylarda ilkelere dayalı tutalı ve istikrarlı bir tavır alma durumunda olduğunu düşünmüyorum.

Kuşkusuz, bu bakımdan en büyük hayal kırklığı yaratan ülke ABD oldu. Ne var ki, sadece son olaylardaki tavırlarını takip etmekle yetinmeyip tarihine bakınca ABD’nin zaten eskiden beridir aynı çizgide olduğunu gördüm. Yanılan bendim.

Geçtiğimiz günlerde bazı ABD yetkililerinin Esed rejimi ile Şam yakınlarında bir görüşme yaptığı medyada haber oldu. Haberin peşinden bu görüşmelerin eskiden beridir sürdüğü bilgisi de sızdı. Bunu öğrenince ABD’nin, tabiri caizse,  “her tarafı oynayan”, bir dediği bir dediğini tutmayan, bugünkü dostuyla yarın düşman, bugünkü düşmanıyla yarın dost olmakta beis görmeyen bir ülke olduğunu idrak ettim.  Gerçekten, ABD asla bir ilkeye ve tek bir senaryoya bağlı kalmıyor. Masada daima birden çok alternatif bulunduruyor. Aynı anda birden çok senaryo üzerinde çalışıyor. Açıkta şiddetli kavgaya tutuştuklarıyla sahne ardında görüşüyor, konuşuyor. Bu bir ölçüde büyük devlet olmanın eseri ise bir ölçüde de ilkesiz ve oynak olmanın eseri olsa gerek.

Artık iyice kabul etme noktasındayım, uluslararası ilişkilerde ilke diye bir şey yok. Her şey “millî menfaatler” etrafında dönüyor. Bu menfaatler de sabit olmaktan uzak. Zaman içinde değişebiliyor ve birbirine tamamen ters pozisyonlar alabiliyor.

İşte böyle bir dünyada Türkiye nasıl bir dış politika izliyor? Öyle sanıyorum ki Türkiye çok alternatifli bir dış politika izlemekte ABD kadar başarılı değil. Hissî ve fevrî tavırlara ve tepkilere daha yatkın. Birden çok senaryoya değil tek senaryoya bağlı kaldığı durumlar çoğunlukta.

Daha somuta inmek için Türkiye-Suriye ilişkilerine bakalım. Türkiye başlarda kendi Suriye politikasını oluşturmadı. Doğruyu yapacağını düşündüğü veya umduğu ABD’nin peşinden gitmeye niyetliydi. ABD’den büyük kazıklar yiyince aklı başına geldi ve kendi yolunu çizmek için çabalamaya başladı. Bu, kaçınılmaz olarak, Rusya ile daha yakın bir diyaloga girmeyi gerektirdi. Durum elbette ABD’yi rahatsız etti.

Peki, Türkiye Esed rejimi ile bir temasa sahip mi?

Evet, Esed rejimi kanlı bir diktatörlük. En masum taleplere silahla karşılık vererek bir iç savaş başlattı. Binlerce kişiyi katletti. Türkiye Suriye’de olan biteni tek başına belirleyebilecek güce sahip değildi ama orada olup bitenlerden en çok etkilenecek ülkelerin başında gelmekteydi. Nitekim öyle de oldu.  Türkiye Suriye’den gelen milyonlarca sığınmacıyı barındırmak zorunda kaldı. Güvenliğiyle ilgili endişeler yüzünden Suriye’de sahada olmaya mecbur. Ama Şam yönetimi ile de bir şekilde diyalog içinde olması iyi olmaz mı? Savaşı Şam’ın kazanacağı anlaşılıyor. Bu durumda Esed komşumuz olmaya devam edecek. Türkiye yeryüzündeki bütün adâletsizlikleri tek başına düzeltemeyeceğine göre elinde birden çok senaryo bulundurması, tek senaryoya takılıp kalmaması uygun olmaz mı?

Türkiye’nin perde gerisinde Esed rejimi ile bir teması var mı bilmiyorum. Ama olmasını isterim, en azından varsa kınamam. Türkiye gerek Suriye sorununda gerekse genel olarak dış politika meselelerinde ABD gibi tek senaryoya bağlı kalmaktan kaçınmalı.

Yeni Yüzyıl, 06.09.2018

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et