Türkiye’de sık sık Cumhurbaşkanına yönelik ağır ifadeler kullanılıyor ve bunların bir kısmı hakaret davalarına konu oluyor.Bu tür sözler nadiren sarf edilse muhtemeldir ki konu bu kadar gündemde olmazdı. Bu durumu nasıl değerlendirmemiz gerekir?
Kişiler korunan bir özel alana sahip. Kişilere yönelik hakaret ifadeleri kullanmak bu özel alana tecavüz sayılır. Ancak, neyin hakaret olduğunu tespit etmek her zaman kolay değil. Üstelik korunacak özel alan kişilerin durumuna göre de değişiyor. Kamusal tanınırlığa sahip olan ve kamu otoritesi kullanan şahıslar sıradan insanlara nispetle daha dar bir özel alana sahip. Bu yüzden bu kimselerin daha tahammüllü olması gerekiyor.
Türkiye’de Cumhurbaşkanına hakaret davalarına konu olan bu tür sözlerin hakaret olmadığını iddia edenler var. Bazı kimseler de Cumhurbaşkanına hakaret suçunun tamamen kaldırılması gerektiğini söylüyor. Geçenlerde Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’nun da Türkiye’ye Cumhurbaşkanına hakaret suçunun ya tamamen kaldırılması ya da çok daraltılması tavsiyesinde bulunduğu öne sürüldü.
Bu hususta demokratik ölçütlere uygun akıl yürütmek için diğer ülkelere bakmak gerekir. Adalet Bakanlığı bunu yapmış. Durum şu: Türkiye’de Cumhurbaşkanına hakareti suç sayan Türk Ceza Kanunu’nun 299. Maddesinin benzerleri Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerin ilgili kanunlarında da bulunuyor. İtalya’da Cumhurbaşkanının şerefini veya itibarını küçük düşüren kişilerin bir ila beş yıl arasında hapis cezasına çaptırılmasına hükmedilirken, Polonya Cumhuriyeti’nin kanununda da “Cumhurbaşkanına alenî olarak hakaret eden kişi üç yıla kadar hapisle cezalandırılır” maddesi yer alıyor.
Almanya’da Cumhurbaşkanına hakaret üç aydan beş yıla kadar, İspanya’da İspanya Kralı’na, eşine, çocuklarına, torunlarına, kraliyet mensuplarına veya mirasçılarına hakaretin, eylemin ciddiyet derecesine göre, altı aydan iki yıla kadar hapisle veya para cezasıyla cezalandırılması ön görülüyor. Belçika’da Krala hakaret suçunun cezası altı ay ile üç yıl arasında değişen miktarlarda hapis cezası. Sanığa, hapis cezasının yanında, para ve siyasî haklarını kullanmaktan men cezası da verilebiliyor. Yunanistan’da hakaret suçunun müeyyidesi üç aya kadar hapis cezası. Suçun yayın yoluyla işlenmesi hâlinde bu yayınlara el de konabiliyor. Diğer Avrupa ülkelerinin kanunlarında da benzer düzenlemeler mevcut.
Bu bilgiler gösteriyor ki Avrupa ülkelerinde Cumhurbaşkanına hakaret suçu var. Ancak, büyük bir ihtimalle bizdeki kadar çok dava açılmıyor. Bunun bir sebebi oralarda devlet başkanlarının daha hoşgörülü davranması olabilir. Ancak, bir diğer sebep, mutlaka, çok daha az vaka ile karşılaşılmasıdır.
Türkiye’de Cumhurbaşkanına ağır sözlerle saldırmak bir politik taktik hâline getirildi. Bunu yapanlar çoğu zaman içeriği olan bir söz sarf etmiyor, sadece çirkin kelimeler kullanarak içini rahatlatıyor. Cumhurbaşkanı bunların bazıları hakkında suç duyurusu yapıyor. Kimi durumlarda savcılar kendileri harekete geçiyor. Sonuç çok sayıda dava ve bunlarla ilgili medyaya yansıyan haberler oluyor.
Şahsî görüşüm şu: Cumhurbaşkanının her ağır sözü yargıya götürmesi iyi olmuyor. Her dava beklediği sonucu vermiyor ve hem dava açmak hem de davalardan sonuç alamamak kimilerini aynı şeyi yapmaya veya tekrar yapmaya teşvik ediyor.Yapılacak şey, istisnai durumlar hâricinde, dava açmak yerine Cumhurbaşkanının kendisinin veya tabanının sözle, yazıyla cevap vermesi. Her şeyi hukukla çözmek mümkün değil. Sonunda bu iş bir siyasî kültür meselesi. Ağır sözler sarf etmek kimsenin tezini güçlendirmiyor, tabanını genişletmiyor. Olsa olsa birilerine manevî tatmin sağlıyor. Daha ılımlı ve daha az çatışmacı ilişkileri teşvik eden bir siyasî kültür geliştirmedikçe bu meseleyi tam olarak halledemeyiz.
Yeni Yüzyıl, 02.04.2016
http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/devlet-baskanina-hakaret-1860