Seçmen daha oy pusulasında Gelecek Partisi’nin amblemini göremeden parti siyaset arenasından çekiliyor. Peki neden? Benim aklıma Davutoğlu’nun siyasetten “onurlu” bir çıkış (kendisine önerilen “onursal başkanlık” herhalde en iyi böyle anlaşılır) arayışından başka bir şey gelmiyor. Çünkü bu parti kendini daha hiç test etmedi. Gerçek bir mücadeleye de atılmadı. Partinin iki seçim deneyimi var: 1) Altılı Masa ile CHP listelerinden girdiği genel seçim 2) Ülkenin çoğu bölgesinde aday çıkarmadığı bir yerel seçim.
Parti kendi imkânlarıyla mücadele ederek, kazanıp kaybederek, siyasi sermayesini biriktire biriktire bir yere gelemedi. Henüz yeni kurulmuş bir parti olduğu için fazla bir şey de beklememek gerekir. Altılı Masa’da yer aldığı için de Gelecek Partisi’ni suçlamamak gerekir. Davutoğlu başka alternatifleri samimiyetle aradı. Olmayınca günün siyasi koşullarının gerektirdiği şekilde davrandı. 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesi ve sonrasına etki edebilmek o dönemin siyasi atmosferinde her şeyden önemli görünüyordu. Nitekim Davutoğlu Altılı Masa’yı yönlendiren en önemli aktörlerden biri oldu.
Sanırım Davutoğlu halktan umduğu teveccühü bulamadığını düşündüğü için, bir “onursal başkanlık” payesiyle siyasetten çekiliyor. Ama kendisinin de ifade ettiği gibi, Gelecek Partisi’yle kalkıştığı iş sabır gerektiriyor. Gelecek Partisi’nin siyasette bir yer kaplayıp kaplamadığı Erdoğan sonrasında ortaya çıkacak. Ak Parti’nin eski genel başkanı; Erdoğan’a, biraz gecikmeli de olsa başkaldırmış bir lider olarak Davutoğlu çok zor bir işi üstüne aldı.
Başbakanlıktan ve Ak Parti’den ayrılış sürecinde haklıydı; çünkü bir başbakan olarak, siyaset dışı müdahale ve kumpaslar neticesinde görevi bırakmak zorunda kaldı. Bu süreçte ne kadar haklı olursa olsun, Erdoğan’la bir güven ilişkisi kurmuş muhafazakâr kitleler Davutoğlu’nun sözüne kulak asmadı. Ama aynı kitle Erdoğan sonrasının önemli seçeneklerinden biri olarak Davutoğlu’nu görüyordu.
Şimdi Gelecek Partisi, bu potansiyelini ortaya koymadan, daha mücadele etmeden Deva Partisi için varlığını sona erdirme yolunda. Gelecek Partisi’nin Deva Partisi’ne katılacağı söyleniyor. Halbuki, Deva Partisi “kimliğini bulmak için” defalarca Gelecek Partisi’nin beraber hareket etme tekliflerini reddetmişti. Davutoğlu’nun açmaya çalıştığı kapıları Babacan, karşısındakini aşağılamak pahasına sertçe kapatmıştı.
Bu birleşme girişimi, Gelecek Partisi’nin Erdoğan sonrası için taşıdığı potansiyeli yok etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Çünkü Gelecek Partisi ile Deva Partisi aynı şeyi temsil etmiyor. Davutoğlu’nun Ak Parti seçmeniyle kurmaya çalıştığı bağı Deva Partisi umursamıyor, ya da umursamadı. Deva Partisi, 2002’deki Ak Parti’yi ya da Özal’ın ANAP’ını yeniden kurmaya çalışıyor. Belli başlı kritik meselelerde, örneğin 7 Ekim sonrası Filistin Meselesi’nde, fazla renk vermeden, köşeleri olmadan ilerlemeye çalışıyor. Deva Partisi’nin muhafazakâr kesimi temsil etme gibi bir niyeti yok, bu yüzden yeni bir kimlik arıyor. Gerek Ak Partili, gerek Ak Parti öncesi yıllar yaşanmamış gibi, tarihi sıfır noktasından, Deva Partisi’nin kuruluşundan başlatmak istiyor. Gelecek Partisi ise bir kimlik arayışında değil, doğrudan temsil ettiği muhafazakâr kitleye, özellikle de eski ya da mevcut Ak Parti seçmenine hitap ediyor.
Dolayısıyla bu birleşme girişimi, umulan güçlü alternatif düşüncesini gerçekleştiremeyecek, aksine, Gelecek Partisi’ndeki mevcut güçlü alternatif potansiyelini de ortadan kaldıracaktır. Bunda iki partinin farklı siyaset anlayışları yanında, iki partinin iletişiminde Deva’nın benimsediği tavrın yol açtığı kırgınlıklar da rol oynayacaktır. Bu kırgınlıklar ve siyasete bakıştaki farklılıklar sebebiyle Gelecek Partisi’nin parti örgütünü, kitlesini ya da Erdoğan sonrasına ilişkin potansiyelini Deva Partisi’ne taşıyabileceğini düşünmüyorum.