Burada konuya doğrudan girmekte fayda var. İşte en son gerçekleşen 103-104 Amiral meselesinde bir kere daha görüldü ki CHP, Atatürkçü TSK’nın siyasal parti görünümlü sivil yüzüdür. Yıllarca çeşitli bahanelerle CHP darbe severliğine ve militarist TSK’cılığına kılıf aradı. Çoğunlukla da aslında kılıfı bulduğunu göstermeye çalıştı. Sözüm ona sivil siyaset söylemleri ile siyasetin gündemini meşgul etmeye çabaladı durdu. Yeri geldi kendisini özgürlükçü ve demokratik seçimsellik taraftarı olarak bile gösterdi. Hatta kimi zaman, özellikle AKP siyasetine kendince “demokrat” eleştiriler getirdi. Çağdaşlık, laiklik, uygarlık, demokrasi, kendi kendine belirlediği ve uydurduğu özgürlük söylemleriyle vatandaşların karşısına çıktı ve siyaset yaptığını iddia etti. Siyaset yapıyordu tabii ama, Atatürkçü TSK’nın siyasetini.
Bir yandan da günlük siyasetin içindeki söylemlerinde ve bunlarla oluşturduğu “demokrasi gösterilerinde” CHP, fikren TSK’nın bir sivil uzantısı olduğu gerçeğini saklamaya çabaladı. Bunu da Atatürkçü-TSK’cı siyasetin çok boyutlu siyaset mücadelesinin birer yansıması olarak görmek gerekiyor. Çok açıktır ki, CHP darbelere karşı koymuyor, koyamıyor. TSK’nın Atatürkçü subaylarının sözlerinin ve siyasetlerinin dışına çıkabilecek bir CHP’nin olacağını kim “gerçekten” iddia eder? CHP’nin parti merkezinde yapılan siyaset ne kadar CHP siyaseti? CHP’li siyasetçilerden kimilerinin “paşa” sevgisi nasıl yorumlanmalı? Şöyle de düşünelim: CHP “paşalara” rağmen hangi siyaseti yaptı? CHP’nin demokrasisi böyle bir demokrasi.
CHP rekabetçi-özgürlükçü bir siyasetten rahatsız olduğunu gösterdi. Oy verenlerin rızalarını almaya dayalı bir yöntemi ne kadar uyguladı? Çünkü biliyordu, iktidar “komutanların” onlara sunacağı bir yapıydı-güçtü. Böyle bir CHP, bir yandan da darbelerden büyük beklentiler içinde olmadı mı? Hadi gelin 15 Temmuz’a bakın. Kılıçdaroğlu belediye başkanının evinde heyecanla darbenin gerçekleşmesini ve daha sonrasında komutanların onu bir makama atamasını beklemiyor muydu? CHP’de kaç siyasetçi vardır 103-104 amiral meselesinin yaratacağı siyasi krizden fayda sağlamayı beklemeyen? CHP’nin bu noktada aklında tek parti döneminin rüyaları mı vardır dersiniz? Altı oklu restorasyon dönemi en büyük arzularından biri değil mi? Bunu kendileri de açıkça söylemiyor mu?
Tabii, CHP madalyonunun diğer yüzü TSK, CHP’yi bir PR politikası olarak kullanıyor. Günümüzde doğrudan siyasete müdahil olmasının yaratacağı “imaj” problemlerini böylelikle aşmaya çabaladıkları aşikâr. NATO içerisinde demokrasiyi kesintiye uğratan yapı olmak istememeleri pragmatik tutumlarını son derece iyi yansıtıyor. Kılıçdaroğlu parti toplantılarının “bazılarında” TSK’nın siyasal iletişimini gerçekleştiriyor sanki. “Bunları söyleyen gerçekten sivil bir siyasetçi olabilir mi?” dedirten kim bilir kaç tane konuşması vardır? TSK’ya sorsak herhalde “0” derler. Fakat gizli bir makyavelizmi gerçekleştirdikleri anda “hepsi” kelimesini de kullanabilirler. Siyasette farklı zamanlarda farklı anlatımların “iş yapması” üzerinden konuya baktığımızda bu durum daha bir anlam kazanıyor.
Tabii TSK-CHP ilişkisinin korporatist ekonomi yönüne de mutlaka bakmak gerekiyor. Yine aslında TSK temelinden türeyen, CHP ile renklendirilmiş ekonomi politikasının kazananları artık “yer yer” açıktan bile kendilerini göstermiyorlar mı? Konumlarını, Atatürk kimliği üzerinden meşrulaştırma çabalarında olanların ekonomisini herkes rahatlıkla okuyabilir. Her siyaseti “sınıfsallık” üzerinden yürüten kimi sosyalistler ise işin bu noktasında, hakim konuma gelmiş “bir kesim”i siyasetlerinde göstermemeyi doğru siyaset olarak düşünüyorlar belli ki.
Ümit ederim ki bir gün gelmez de yasaklı siyasette TSK CHP’yi “Türkiye üzerinde” yetkili kılmaz. Bunun için can atan siyasetçilere karşı verilecek tepkiler son derece gereklidir. Yoksa TSK çoktan bunu gerçekleştirdi mi demeliyiz? Fiilî olarak siyaset Türkiye’de çok uzun zamandır böyle yürüyor dersek “fazla” bir söz söylemiş olmayız büyük ihtimalle. Bu yazının konusu olmamakla birlikte bir de, CHP dışında da TSK’cı olacak siyasal partileri hesaba katmak gerekiyor. Onlar da belki CHP kadar olmasa bile TSK’cılıklarından çok “kazanç” bekliyorlardır. TSK’nın silahlarına karşı düşünsel karşı koyuşu gerçekleştirenlerin fikirlerine belki her zamankinden daha çok ihtiyaç var.