“Eğer bu darbe püskürtülmemiş olsaydı, Türkiye Mısır değil Suriye olacaktı” diyor Ahmet Kemal Bayram.
Bu durumda biz 15 Temmuz Devrimi ile sadece uçurumun değil cehennemin kıyısından dönmüş oluyoruz. Birbirimizin zebanisi olacağımız, birbirimizin kanına gireceğimiz ve sonuçta kendi kanımızda boğulacağımız bir cehennemin.
Darbe girişimi ve sonrasında Batılı “müttefiklerimizin” sergilediği tutumun fecaati konusunda Türkiye’de hemen herkes müttefik durumda.
İç savaş yapıp birbirimizi kessek aldırmayacak büyük devletlerin dünyasında yaşadığımızı, süper adaletsiz güçlerin belirlediği uluslararası arenada (sahiden “arena” çünkü) birbirimizi yeme lüksümüzün olmadığını şimdi herkes daha iyi anlamış olmalı.
Gerçekten zor bir dönemden geçtik; hâlâ da geçiyoruz.
Ama gündelik hayatın içindeki erdemin görünür hale geldiği, sokaktaki insanın içindeki kahramanın ortaya çıktığı 15 Temmuz Şanlı Devrimi, bize bu zorlu dönemi aşmanın imkanlarını da sunuyor.
Beraberce maruz kaldığımız bu musibetin garip bir şekilde birbirinden farklı kesimler ve siyasi gruplar arasında heyecan verici bir yakınlaşma doğurduğunu da gözlemlemek mümkün.
Yaşadığımız ortak felaketi birlikte savuşturmamız, birbirimizle uzlaşabildiğimizi ve zor zamanda birbirimize güven duyabildiğimizi gösterdi.
Çok muhtemeldir ki darbeyi tasarlayanlar bunu hesap etmemişlerdi. Eğer darbenin iki aşamalı veya “B Planlı” tasarlandığına ilişkin analizler doğruysa, yani Gülenist darbeci çetenin başaramaması durumunda bir kaos çıkarıp, ardından Kemalist bir darbeyle nihai vuruş hedeflenmişse, ortaya çıkan güven ve enerjinin bu tezgahı boşa çıkaracağını da.
Ama bu enerjiyi “kuvvadan fiile” aktarmayı başarmak gerek.
Şimdi iktidara ve muhalefete, bu ülkede yaşayan her kesimden daha iyi bir dünya için çaba gösteren bireylere düşen tarihi sorumluluk, bu tarihsel anı yeni bir barış için beraber değerlendirmek; tarihi bir anda kendiliğinden oluşan zemini güven artıcı jestler, önlemlerle pekiştirmek ve bu sosyal mutabakat üzerinde, kapsayıcı bir siyasi ve hukuki yapı inşa etmek olmalı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davaları geri çekmesi, MHP ve CHP’nin demokrasi nöbetini sonlandıran mitinge katılacağını açıklamış olması güzel işaretler. Keşke HDP de bu tabloda yerini alsaydı. Ama bu sadece iktidara düşen bir sorumluluk değil; bu partinin de bu yönde çaba göstermesi gerek.
Bu ülkenin halkı 15 Temmuz’da tarihi bir başarıya beraber imza attı.
Şimdi onu taçlandırmanın vakti.