Bırakılmayan silahlar ne yapılacaktı ki?

Abdullah Gül’ün 2011 yılında paylaştığı bir tweetin 42 bin üzeri beğeni, 75 bine yakın RT almasına şaşırmamak gerekiyor. Bazen gerçekten de öyle durumlarla karşılaşıyor ki insan, söyleyecek söz bulamıyor ve yaşadığı duyguyu en iyi bu sözler ifade ediyor: “İnsan gerçekten hayret ediyor.”

Ben de bugünlerde gerçekten “hayret” içindeyim. Beni hayrete düşüren durum ise ateşkesi kaldırarak çatışmaları tekrar başlatan PKK’nın belli bir grup aydın tarafından eleştirilmesidir.  Buradaki tuhaflık PKK’nın eleştiriliyor olması değil, bu aydın grubu tarafından eleştiriliyor olmasıdır.

Çünkü bu aydınlar, zamanında, yani herkes barışı pamuklara sarmaya çalışırken, barışın ve çatışmasızlığın üstüne titrerkenPKK silah bırakmasın ve çözüm masasından kalksın diyeolmadık taklalar attılar.

Kürtleri masadan kalkmaya ve silah bırakmamaya ikna etmek için “demokrasi olmadan barış olmaz” dediler. PKK’ya, neden AKP ile çözüm sürecini sürdürmemesi gerektiğini anlattılar. Daha da ileri gittiler “Kürtler Türkleri özerklik için sattı mı?” diyerek barışı sürdürdüğü ve masada oturmaya devam ettiği için Kürt siyasî hareketini ayıpladılar. Bunu yaptığı için stratejik öngörüsüzle itham ettiler, kendilerine ve demokrasi mücadelesine ihanetle suçladılar. Aman ha “müzakerede tek kozunuz silah”, hele bir ülkeyi ‘demokrasi+plus’ yapalım, sonra bırakırsınız dediler. Bilhassa Gezi’den sonra daha çok kişi, daha açık ve doğrudan bu tür çağrılar yaptı. Böylece, Kürt siyasî hareketi üzerinde adeta bir tür mahalle baskısı oluşturmaya çalıştılar.

İşte insanı “hayrete düşüren” tam da bu. Daha düne kadar sakın silah bırakmayın, masadan kalkın diyenler, birden bire dönüp PKK’yı çatışmalar için eleştirmeye ve ona hata yapmakta olduğunu söylemeye  başladılar. Soru şu; PKK’nın masadan kalkınca “bırakmadığı silahlarla” ne yapacağını umuyordunuz ki! Militanlar silahlarını nostaljik bir aksesuar olarak mı kullanacaklardı? Yoksa onları evlerde veya mağaralarda kurdukları mini köşe-müzelerde mi sergileyeceklerdi?

Aslına bakarsanız, bu aydınların motivasyonunu doğru teşhis ettiğinizde, ortada hayret edecek pek bir şey kalmıyor. Bu aydınların temel motivasyonu şeytanlaştırdıkları Erdoğan’ı ne pahasına olursa olsun devirmek, olmadı geriletmek. Bu yüzden PKK’ya önce masayı devir diye akıllar verirken, bir kaç ay sonra tam da PKK bunu yaptığında dönüp onu paylayabiliyorlar. Zira, Kürtlerin hakları veya barış ilgilendikleri ve önem verdikleri esas mesele değil artık. Kürt hareketine ve onun hem siyasî hem silahlı gücüne kendi gayeleri için çok kullanışlı ve güçlü bir araç olarak bakıyorlar. Kendi siyasî gayeleri uğruna Kürtlerden bazen savaşmalarını bazen siyaset yapmalarını istiyorlar.

Daha önceden masayı devirip savaşmalarını istiyorlardı. Çünkü 2013-2014 koşullarında ülkenin yönetilemez hale gelmesinde PKK’nın hem dağ hem şehir şiddeti muazzam işlevsel olurdu. Ülkenin Batısı ayaktayken, üstüne 17-25 Aralık binmişken Erdoğan karşıtı cepheye katılan bir Kürt hareketinin ölümcül vuruşu yapabileceğini umuyorlardı.

Ancak koşullar değişip, AKP ve Erdoğan yerini daha fazla tahkim edince, PKK şiddeti de işlevselliğini yitirmiş oldu. Şimdi sırada HDP’nin seçimle elde ettiği gücün üzerine çıkarak Erdoğan karşıtlığı sörfü yapmaya gelmişti. Zaten HDP Erdoğan karşıtı cephedeki yerini almıştı. Şiddetin hiç sırası değildi. Bu koşullarda uygulanan şiddet Erdoğan’ı güçlendirmekten başka bir işe yaramazdı.

Velhasıl, şimdi bu aydınlar PKK şiddetine ilkesel veya kategorik olarak karşı olduklarından değil, taktiksel olarak yanlış bulduklarından itiraz ediyorlar.

 

Yeni Yüzyıl, 08.01.2016

http://xn--yeniyzyl-b6a64c.com.tr/makale/birakilmayan-silahlar-ne-yapilacakti-ki-830

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et