Başbakan mı seçtirdi?

Haberi herkes gibi ben de Taraf’tan okudum.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın 11 Nisan’da Futbol Federasyonu Başkanlık Koordinatörü Mümtaz Karakaya ile yaptığı bir telefon görüşmesi teknik takibe takılmış. Takibe takılan konuşmada Başbakan Erdoğan’ın da adı geçiyor. Açıkçası, Aziz Yıldırım Mümtaz Karakaya’ya vahim şeyler anlatıyor bu görüşmede. Bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde (15.30) Başbakan’dan henüz bir açıklama gelmiş değildi.
Dolayısıyla, biz şimdilik Aziz Yıldırım’ın yalancısıyız.

Yıldırım 2008’deki Federasyon seçimi öncesinde Başbakan’la görüştüğünü ve bu görüşmede Başbakan’ın kendisine “Kimi istiyorsan onu söyle. Mehmet Ali Aydınlar mı olsun, Mahmut mu” dediğini söylüyor.

Teknik takibe takılan bu konuşmanın savcılık sorgusunda Aziz Yıldırım’a da sorulduğunu ancak Yıldırım’ın bu soruya cevap vermemeyi tercih ettiğini; yani telefon görüşmesinin gerçek olduğunu biliyoruz.

Aziz Yıldırım doğru mu söylüyor; yoksa iktidar üzerindeki gücünü göstermek için yalan mı söylüyor; abartıyor mu, herhangi bir cümleyi tahrif mi ediyor, henüz bilemiyoruz. Ama sonuçta diğer bütün davalarda teknik takibe takılan telefon konuşmalarını nasıl ciddiye alıyorsak, bunu da ciddiye almak durumundayız.

Ciddiye aldığımızda da vahim bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz.

Her şeyden önce, bir ülkenin başbakanının bir futbol kulübü başkanıyla böyle sıkı fıkı olması; özel görüşmeler, telefon konuşmaları yapması başlı başına sorunlu bir durum. Neden sorunlu olduğu da bu olayda ortaya çıkıyor. Diyelim ki Aziz Yıldırım güç gösterisi yapmak için yalan söylüyor ve Başbakan’a iftira atıyor. Ama eğer Başbakan Yıldırım’la bu kadar sıkı fıkı olmasaydı, özel görüşmeler yapmasaydı, Yıldırım da bu yalanı söyleyemezdi. Olmayan bir görüşmeyi tahrif edemezdi, Başbakan’ın adı da şike olayları dosyasının içinde yer almazdı.

İkincisi, Başbakan’ın -sonuçta ne konuşmuş olursa olsun- Futbol Federasyonu seçimleri hakkında konuşmuş olması ayrıca bir sorun. Bir başbakan, Futbol Federasyonu seçimleriyle neden bu kadar yakından ilgilenir? Bunun istismara ne kadar müsait bir ilişki olduğunu hesap edemez mi? Türkiye’de futbola en uzak olanlar dahil herkes üç büyük kulübün “devlet içinde devlet” olduklarını; mafyayla içli dışlılıklarını; milyonların futbol tutkusu üzerine kurulmuş olan bu kirli dünyanın elebaşlarının tekin adamlar olmadığını bilir de Başbakan bilmez mi?

Hele hele bu konuşmada Yıldırım’ın iddia ettiği gibi, “kimi istersen söyle seçtireyim” dediyse iyice vahim bir durum… Böyle bir durumda, Başbakan yetkisini kötüye kullanmış, özerk bir kurumun seçimlerine karışmış oluyor ki, artık bu noktadan sonra bunun hangi kurum olduğunun da önemi yoktur. Kamuoyu haklı olarak, Erdoğan’ın Futbol Federasyonu’nun iç işlerine müdahale ediyorsa başka kurumlara da karışabileceğini; Federasyonun başına istediği adamı getiriyorsa, başka kurumların başına da istediği adamları getirebileceğini -ve hatta getirdiğini- düşünecektir. Böyle bir tablo Başbakan’a yöneltilen “aşırı güç kullanımı”, “gücün tek elde toplanması”, “keyfilik”, “padişah gibi davranma” tarzındaki eleştirileri haklı çıkaracak, Erdoğan’ı ciddi biçimde yaralayacaktır.

Ve açıkçası, şimdiye kadar bu kadar büyük işler başaran bir başbakanın böyle bir sebepten yaralanması yazık olacaktır.

Bugün, 13.08.2011

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et