Asker savaşa karşı

Askerlik ‘savaş mesleği’dir. Buna göre asker eğitilir ve savaşa hazır bekler.

Savaş, düşmanın durdurulması kadar imha edilmesini de gerektirir. Asker öldürmeye ve ölmeye hazırdır. Yani, belli değerlerin savunulması adına ‘gönüllü’ olunan bir ‘iş’ değil, savaşmayı iş edinen bir meslektir askerlik.

İyi de böyle bir meslekten gelen asker savaşa nasıl karşı olabilir, şayet korkak değilse ve mesleğini inkâr etmiyorsa? Askerlik kutsanmamış, ölmek ve öldürmek üstün bir erdem olarak kodlanmamışsa eğer asker de savaşa karşı çıkabilir.

Bunların sayıca çok olduğunu düşünmüyorum, ama böyle askerler de var. Bizimkileri bilmiyorum, ama bir grup Amerikalı general geçenlerde Washington Post gazetesine verdikleri tam sayfa ilanla ABD Başkanı Obama’yı savaşa karşı uyardılar.

Açıkçası ben şaşırdım buna. Savaşmayı gerektirecek bir durum ortaya çıktığı düşünüldüğünde genellikle bir yandan ‘gaz verilir’, öte yandan da askerin kahramanlıkları hikâye edilir.

Amerikalı generaller tersini yapmışlar. İran’a karşı Amerika müdahalesi için lobi yapan İsrail’in Başbakanı Netanyahu’nun Başkan Obama ile görüşeceği gün gazeteye verdikleri ilanla İran’a yönelik bir savaşa karşı Başkan Obama’yı uyarmışlar. İlana da Obama’nın yanına Netanyahu’nun fotoğrafını koyarak.

İlan metni de ders gibi. Diyorlar ki; “Sayın Başkan, ABD ordusu dünyadaki en heybetli askerî güçtür. Fakat her meydan okumanın askerî bir çözümü yoktur. Biz ya da müttefiklerimize saldırı olmadıkça, savaş son seçenek olmalıdır. Cesur askerlerimiz sizden onları zorlukla dolu yola göndermeden önce tüm diplomatik ve barışçıl seçenekleri tüketmenizi bekliyor. Nükleer silahlı bir İran’ı önlemek haklı olarak sizin önceliğiniz ve kırmızı çizginiz. Neyse ki, diplomasi henüz tükenmedi ve barışçıl çözüm hâlâ mümkün. Şu anda askerî bir harekât sadece gereksiz değil aynı zamanda hem ABD hem de İsrail için tehlikeli. Sizi İran’la savaş seçeneği baskısına direnmeniz için uyarıyoruz.”

Tamam, adamlar askerlerini yüceltiyorlar vs. ama siyasilere de ders veriyor, onların görev ve sorumluluklarını hatırlatıyorlar.

Askerlerin ‘savaşa hayır’ kampanyasına kalkışması enteresan. Her ne kadar en son Irak’ta yüz binlerce masumun ölümüne neden olan Amerikan ordusundan emekli generallerden de gelse ben böyle bir ‘savaşa hayır’ çağrısını takdire şayan buluyorum. Ayrıca her ülke ve ordu için de örneklik teşkil ediyor.

Uyardıkları başkan da, dikkat edin, Bush değil, Obama. Savaş konusuna muhtemelen kendi yönetimi altında çalışanlardan çok daha uzak birisi. Ama ‘baskılara direnin’ diyorlar, yalnız değilsiniz mesajı gönderiyorlar. Bunu, üstelik İsrail lobisine karşı yapıyorlar. Gel de takdir etme…

Savaş bir cinnet hali. Bunu savaş mağdurları kadar, savaşa katılan askerler de bilir. ‘Savaş son seçenek olmalı’ sözü bile savaşa açık kapı bıraktığı için yetersiz aslında. Ancak böyle bir tavrın askerlerden gelmesi anlamlı. ‘Tüm diplomatik ve barışçıl seçenekleri’ deneyip bitirmeden savaşa hayır diyen asker doğru bir yerde duruyor demektir; sonuçta mesleğinin gereğini yapar, ama savaşın bütün insani ve ahlaki sorumluluğunu da ‘siyasiler’in kucağına atar. Geriye siyasetin aklı, vizyonu, becerisi kalır, insanları savaşın cehenneminden korumak için…

Bütün bu sözler ne için? Amerikan ordusundan emekli bir grup generalin barışseverliğini anlatmak için değil herhalde… Savaş asıl bizim kapımızda da ondan. Bir yandan İran, öte yandan Suriye krizleri tırmanıyor… Bölgede ve dünyada bu işi Türkiye’ye ihale etmeye çalışan güçlü bir lobi var. Bunlar hem Suriye üzerinden İran’ı vurmak istiyor hem de ‘yükselen güç Türkiye’yi inişe zorlamak… İçerde ‘savaş’ı fırsat olarak görenler de yok değil. Kimi 1453 filmiyle fütuhat havasına girmiş, kimi de demokratikleşme ve yeni anayasa sürecini savaşla kesmeye göz dikmiş… Bizde askeri bırakın, toplum bile savaşa karşı değil galiba…


Zaman, 09.03.2012

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et