Türkiye’de vesayet sistemi ve ideolojisinin yıkılmasıyla oluşan büyük siyasi alan, hala tam olarak doldurulamadı. Bu boşluğun yarattığı rekabet, girdap ve kaos endişesi devam ediyor. Yeni anayasa, hükümet sistemi, siyasi partiler ve seçim sistemi reformları tamamlanana kadar da bütün toplumsal katmanlara yayılan bu endişenin devam edeceğini söyleyebiliriz. Eskinin yıkıldığı ve yeninin kurulmadığı geçiş dönemlerinde toplumdaki umut ve korku makası açılır. İktidar, kurumlar ve muhalefet bu makasın içinde hırpalanırlar. Machiavell’den Tocquvelli’ye kadar büyük siyaset bilimciler bu geçiş dönemlerinin zorluklarına işaret etmiştir.
Türkiye, hâlihazırda bu kriz dönemini aşabilmiş değil. Gezi’deki sokak ayaklanması, 17/25 Aralık Paralel Devlet Yapılanmasının darbe teşebbüsü, 6-8 Ekim’de PKK’nın sokak hâkimiyeti kıyımı, PKK’nın ve 10 sol terör örgütünün ittifakıyla yürütülen şiddet kampanyasında, işte bu umut ve korku makası kullanılarak meşru iktidar devrilmek istendi.
Krizi Engelleyen Seçimler
Türkiye’nin bu geçiş döneminde daha büyük bir krize savrulmaması demokrasinin işlemesi, ekonomik büyüme ve devlet kapasitesinin gücü sayesinde mümkün olabildi. Türkiye bu sayede son iki yılda dört başarılı seçim yaptı. Önce 29 Mart 2014’te yerel yönetimler seçimleri, ikinci olarak Türkiye tarihinde bir ilk olan Cumhurbaşkanının halkoyuyla seçildiği 10 Ağustos 2014 seçimleri, üçüncü olarak 7 Haziran 2015 TBMM genel seçimleri ve bu seçimlerden sonra hükümet kurulamaması üzerine yenilenen 1 Kasım 2015 TBMM genel seçimleri… Türkiye bu geçiş dönemindeki türbülansları seçimlerle oluşmuş meşru seçilmiş otoritelerle aşabilmiştir. Yerel yönetimler, TBMM ve hükümet ile Cumhurbaşkanı halkoyuyla seçilmiş, meşruluk tartışması yaşamayan siyasi otoritelerdir. Bu seçilmiş otoriteler dışarıdan gelebilecek darbe, şiddet ve kara propagandaya karşı meşru mecraları ve meşru devlet otoritesini muhafaza ederek, siyasi türbülansın meşruiyet krizi yaratmasını engellemiştir.
Türkiye’deki krizi arttıran ve uluslararası hale getiren şey, Türkiye’de vesayet sisteminin yıkılmasına benzer bir şekilde ABD’nin Ortadoğu’dan hızlı çekilişinin yarattığı çatışma, kriz ve kaostur. ABD bölgeden çekilirken enerji akışının garanti altına alındığı ve İsrail’in korunduğu bölgesel güçlerin arasındaki güç ve tehdit dengesini esas alan bir politika takip ediyor. ABD’nin bıraktığı boşluk ve dengeleme politikası, bölgesel güçlerin sadece dış politikalarını değil iç politikalarını da etkileyebilecek bir girdap yaratmış durumda. Bölgesel güçler özel harp yöntemleri de kullanarak çatışmacı rekabete yönelmiş durumda. Türkiye, bu girdabın etkisine karşı kendisini korumaya çalışıyor. Bu mesele, Türkiye’nin içerideki geçiş sürecinin umut ve korku makasını güçlendiriyor ve üzerindeki yükü arttırıyor. Türkiye’nin iç politika tartışmalarına uluslararası güçlerin müdahil olmasının sebebi de burada yatmaktadır.
Demokratik Kurumsallaşma Sorunu
Türkiye’nin iç politika ve dış politika alanında ortaya çıkan büyük siyasi boşluk, yeni anayasa ile bir çerçeveye kavuşuncaya kadar siyasi aktörlerin güçlerini arttırma ve sınırlarını genişletme mücadelesi olarak okunmalıdır. Türkiye, bu yeni dönemde demokratikleşme ve kurumsallaşma problemlerini beraber çözmek durumundadır. Bu Türkiye için yeni ve zor bir tecrübe. Çünkü Türkiye’deki tarihi tecrübe, demokratikleşme ile kurumsallaşmanın atbaşı gittiği bir tecrübe değil.
Şerif Mardin’in işaret ettiği gibi demokratik olmayan İttihatçı gelenek kurum kurmayı başarabilmekte ama bunu demokratikleştirememektedir. Buna karşılık İttihatçıların karşısında yer alan gelenek bir çadır etrafında halkı toplayabilirken kurumsal yapıyı inşa etmekte zorlanmaktadır. İttihatçı yapıların darbe tehdidi de, karşıdaki geleneğin hem kendi içinde hem de ülkede kurumsal bir yapı inşa etmesini zorlaştırmaktadır. AK Parti, bugün darbe tehdidini aşarak Başbakan Davutoğlu’nun genel başkan olduğu AK Parti Kongresinde söylediği üzere kendi içinde ve Türkiye’de kurumsallaşma problemiyle karşı karşıyadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, karizması ve liderliğiyle bu kurumsallaşmaya imkân veren bir şemsiye sağlamaktadır.
Yeni Yüzyıl, 05.04.2016
http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/ak-parti-ve-kurumsallasma-sorunu-1891