AK Parti, Demokrasi Denizi ve Son Firavun

“Yahu bu ne acele, daha piramidimi bile yaptırmadım” demiş Mübarek. Böyle dalga geçiyorlar twitter’da meymenetsiz diktatörle.

Bismarck’ın dediği gibi “süngülerle zafer kazanılıyor, ama üstüne oturulmuyor”. Artık ABD’ye dayanıp süngü zoruyla halkı dizginlemek kolay değil. Mağrip’ten başlayan rüzgar, kendi halkına işgalci güç gibi davranan tiranları önüne katmış götürüyor.

Bazıları yaşananları bildikleri devrim kalıbına sokamadıkları için, son firavuna karşı bayrak açıp meydanları dolduran Mısır halkının mücadelesinin neyi simgelediğini de anlamıyor.

Oysa İslam coğrafyasında tarihin üstüne dökülmüş beton çatlıyor. Öyle ki, bundan sonra artık hiçbir diktatör, ABD’nin onayı dâhilinde kendi halkını devlet terörüyle sindirdiğinden emin biçimde rahat uyuyamayacak; kendisini tam olarak güvencede hissedemeyecek.

***

Büyük bir ülkeye dayanarak iktidar olanlar, ABD’nin desteğiyle darbe yapan generaller, desteğini aldığı güce hizmet etmek zorunda oldukları için kendi halklarıyla kavgalı olanlar, artık halkın her an sokağa el koyabileceğini ve kendilerinin de tıpkı Bin Ali gibi zelil biçimde kaçmak zorunda kalabileceklerini bilecekler.

Tam Baudrillard’lık bir tarihsel anı yaşıyoruz.

Lidersiz, örgütsüz ve amorf bir dalga bu. Ve galiba gücü de dezavantajı da buradan geliyor. Çünkü potansiyel muhaliflerin ezildiği, alternatif iktidar odaklarının yok edildiği bir ortamda, firavunun askerleri namluyu çevirecek somut bir hedef bulmakta güçlük çekiyorlar. Ama bu durum, aynı zamanda, halk hareketinin saptırılma potansiyelini de ifade ediyor.

***

İşte bu noktada, Türkiye’deki demokrasinin başarısı bölge halkları tarafından dikkatle izleniyor.  “Düşünebildiğim en iyi model, Türkiye’deki AK Parti modeli” diyor, Tunus’a dönen muhalif lider Raşit el Gannuşi. Bunun AK Parti’ye ne kadar ciddi bir sorumluluk yüklediği çok açık.

Ama bu sözler kimseyi havaya sokmamalı.

Unutulmamalı ki AK Parti bu itibarı Osmanlıcılık veya şanlı geçmiş nostaljisi yapmadan, patronaja kalkışmadan, eşitlik temelinde barışçı ilişkiler kurarak, arabuluculuk yaparak, “sıfır sorun politikası” izleyerek kazandı (Zaten tersini yapsa, “abilik”  taslasa kazanamazdı).

İslam dünyasındaki AK Parti ilgisi de sadece Erdoğan’ın Davos’taki duruşuna dayanmıyor. Siyaset Bilimci Dr. Murat Erdoğan’a göre Erdoğan sempatisi iki kanaldan geliyor. Bunlardan biri onun anti-Amerikan ve anti-İsrail tavrı; ki bu bağlamda Erdoğan’ın cesareti ve duruşu kuşkusuz sempati ve coşku yaratıyor.

Ama yine Dr. Murat Erdoğan’a göre en az onun kadar önemli ikinci bir kaynak daha var. Bu da Erdoğan’ın temsil ettiği demokrasi arayışı; ki asıl önemli olan ve heyecan yaratan da bu.

İşte bu noktada, başta Kürt Sorununu, sivilleşme ve demokrasi sorununu çözmüş barışçı bir sosyo-politik düzen inşa edebilmiş bir ülke olabilmek çok önemli. İsrail’le kavga ederken, aynı anda “antisemitizm bir insanlık suçudur” diyebilmek olağanüstü değerli ve Erdoğan’ın AK Parti’si bunu yapıyor. Ve bu da onu bölgedeki ittihatçı/basçı partilerden kategorik olarak ayırıyor.

***

Dileyelim referandum sonrası demokratikleşme ve sivilleşme yolunda ilerlemesi gerekirken, hamasi söylemlerle ve anlamsız tartışmalarla zaman öldüren AK Parti, ne kadar önemli bir potansiyelin üstünde oturduğunu anlasın ve bunu gereğini yapıp yapmadığını kendisine bir kez daha sorsun.

Meymenetsiz diktatörlere karşı Arap halklarının yanında saf tutmanın zamanı şimdi.

Ve firavunları demokrasi denizinde boğmak mümkün.

Silikozis Beklemez, Hayat ekemez

Biz ağartılmış kot giyerken, onlar o kotu ağartan ölümcül maddeyi solumak zorunda bırakılmışlardı. Merdiven altında ciğerlerine çekmek zorunda kaldıkları kimyasallar, zaman içinde “silikozis” denen hastalığa yol açacaktı.

Bugünlerde Meclis’te görüşülmekte olan “torba yasa tasarısı”, silikozis hastası işçilerin mağduriyetini önemli ölçüde giderecek.

Ama silikozis hastaları “meslek hastalığı sigorta kolu”ndan yine yararlanamayacak. Çünkü bu hastalar “Özürlüler Yasası” kapsamında değerlendirilecek.

Bu yasanın da sorunu tam olarak çözmeye yetmeyeceğinden yana kaygılar var. Çünkü bu yasadan yararlanabilmek için bedensel kaybın (“meslekte kazanma gücü kaybı”) en az % 40 olması ve kişinin üç ay içinde başvurması gerekiyor.

Silikozis işçilerinin hukukunu korumak için olağanüstü çaba sarfeden arkadaşlarımız, işte bu iki şartın mağduriyetin giderilmesini güçleştireceğini ifade ediyorlar. Gülçin Avşar, bu iki konudaki kaygılarını şöyle ifade ediyor:

“Birincisi, her hastalık bir değil ve bazı silikozis hastaları akciğerlerindeki tahribatın ürünü olan % 20’lik kayıp durumunda bile hayatını kaybedebiliyor”.

“İkincisi ise, üç ay içinde başvurmak da her zaman mümkün değil; çünkü bu hastalık kot kumlama işini yaptıktan 10 yıl sonra bile ortaya çıkabiliyor”.

Bu yüzden de, hastaların haklarını savunanlar, mağduriyetin tam giderilmesi için 5510 sayılı yasanın 14. maddesine şu hükmün eklenmesini istiyorlar:

“Meslek hastalığının, görülen iş veya görev gereği olarak ortaya çıktığı Kurum Sağlık Kurulu kararıyla kesin olarak tespit edilebildiği takdirde, sigortalılığın veya fiili çalışmanın ispatlanması aranmaz.”

Bu olmazsa, mağduriyetin giderilebilmesi bakımından torba tasarıdaki maddenin şöyle revize edilmesini arzuluyorlar:

1- Üç aylık süre koşulu kaldırılmalı veya artırılmalı

2- Meslekte kazanma gücü kayıp oranı %10’a indirilmeli

3- Sakatlığı stabil hale gelen kişi çalışırsa yardım kesilmemeli

4- Vefat halinde anne-babaya da gelir bağlanmalı.

Bugün bundan daha önemli hiçbir gündem yok.

O işçilerin hayatları karartılırken engel olamadık, bari bugün bir avuç hasta üzerinden yürütülen yüz kızartıcı tartışmalarla, üç kuruşluk tasarruf hesaplarıyla onları daha fazla incitmeyelim, yalnız bırakmayalım.

Hatırlatmak isterim ki, devletin yapacağı hiçbir ödeme, onlara kaybettiklerini geri vermeyecek; telafi etmeye yetmeyecek.

Bütün milletvekillerimizin dikkatlerine sunuyorum.

Lütfen çözün bu sorunu.

01.02.2011

 

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et