Ahmet Hamdi Ayan – Laiklerin İran ve Hizbullah Aşkı

Ülkemizde dinle aralarına aşılmaz mesafeler koymayı ilericiliklerinin teminatı olarak gören bazı kişi ve gurupların,  diğer saygın ilericilik teminatları “İran ve Hizbullah karşıtlığı” idi.

Dine mesafeli bazı gurupların, her kötülüğün arkasında İran’ı gördüklerini bilmeyenimiz var mı?

Uğur Mumcu cinayeti, İran’ı kötülüklerin anası olarak gören zihniyete uygun olarak İran’a fatura edilmeye çalışılmıştı. Sadece Mumcu değil diğer faili meçhul birçok politik cinayetin arkasında İran mollalarının olduğunu ilerici – laik çevreler hep söylediler. Neticede İran, Salman Rüşti için fetva yayınlayacak kadar politik cinayetleri meşru gören bir yönetimdi. Üstelik, Rüşti’nin kitabını Türkçeye çevirmek isteyen Aziz Nesin’i yakmak isteyenlerle (Madımak) İran arasında organik bağ olmasa da en azından duygu ve fikir birliği vardı.

İlerici – laik çevrelerin Madımak katliamını yapanlarla İran’ı farklı kefeye koymadıklarını biliyoruz.

İlerici – laiklere göre İran, dinî baskının merkezi, dinsel terörün planlayıcısı ve finansörü hatta laik cumhuriyetin en yakın ve büyük düşmanıdır.

Hizbullah da İran’dan farklı değildi. Hizbullah, İran ve benzeri dinci siyasal yapıların tetikçisiydi.

İlerici ve laik çevreler Türkiye’de birçok cinayeti üstlenen kanlı bir örgütün bazı ülkelerde partileşmiş Hizbullah’la bir farkının olmadığını zannedecek kadar cahil veya kötü niyet sahibiydiler. Sonuçta İran ve Hizbullah adları, ülkemizde lanetlenmek için yeterliydi.

Sincan’da tankların yürümesine neden olan Kudüs Gecesinin misafiri İranlı bir diplomattı. İranlı diplomatın etkinlikte bulunması, Kudüs Gecesinin ne kadar tehlikeli olduğunun bir kanıtıydı.

İrancı veya Hizbullahçı (yerel veya ecnebi) damgası yemek, ülkede bazı kesimlerin gözünden düşmek ve mağdur edilmekle aynı şeydi.

**

Suriye’de yaşanan olaylar ve yönetimin Hizbullah ve İran tarafından ölümüne desteklenmesi, sürecin başında İran ve Hizbullah eleştirilerinin yapılmamasını sağladı. Sadece İran eleştirilerinin bir tarafa bırakılması bile bazı laik guruplar için başlı başına bir büyük değişiklikti.

Cumhuriyet için tehlike artık İran değil ABD idi. Tuhaflık burada zirve yapıyor: Laik Türkiye’nin rejimi için bir şeriat devleti olan İran güvence olarak görülürken, laik batılı ülke ABD tehlike olarak görülüyor.

Acayip değil mi?

“Ne yaparsa Amerika yapar, Amerika ne yaparsa yanlıştır, Amerika’nın düşmanı dostumdur” gibi tümel yaklaşımlar, bugün Kemalistlerle İran’cıları aynı saflara yerleştirdi. Bu gayet garip ve komik bir durumdur.

Laiklik, cumhuriyet ve irtica kelimelerini kullanmadan düzgün bir cümle kuramayacak kadar dinle mesafeli ve dağarcığı zayıf (bazı) Kemalistlerin İran’ı öve öve bitirememeleri gayet eğlenceli değil mi?

İster misiniz bazı Kemalistler Hizbullah’ın Ankara temsilciliğini veya “Muhibbani İran’iyanı Derneği” kursunlar.

Neler göreceğiz?

 

ahmethamdiayan@hotmail.com

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et