Gelin Suriye’de olan biteni ve Türkiye’nin durumunu bir senaryo üzerinden anlamaya ve tahlil etmeye çalışalım. Belki bu sayede bazı kapalı gözleri ve kalpleri açabiliriz.
Doğusu Rusya destekli Rus azınlık tarafından işgal edilerek ülkeden kopartılan Ukrayna Türkiye’ye dost bir ülke. Zor zamanlar yaşayan, Rusya’nın verdiği silahlar ve sızdırdığı militanlarla desteklediği isyancı Rus azınlığın baskısı altında kalanUkrayna Türkiye’ye çağrıda bulunup yardım istese. Türkiye bunun üzerine Ukrayna topraklarındaki bir hava üssüne savaş uçakları yerleştirse. Oradan kalkan uçaklarıyla Rus azınlığı gece gündüz bombalasa. Bu bombalamalarda sivil asker ayrımı yapmasa. Rusların vahşiliğini taklit ederek yerleşim birimlerini ateşe boğsa, sivilleri, kadınları, çocukları öldürse. Hayatını kurtarmak isteyen binlerce Rus Rusya’ya sığınmak için yollara düşse. Bu durumda Rusya Türkiye’ye nasıl tepki gösterir?
Türkiye tam da bu pozisyonda. Suriye ile sınırı olmayan Rusya hava gücüyle ve danışman denilen adamlarıyla açıkça, kara gücüyle örtülü şekilde Suriye’de. Türkiye’nin dil, din ve tarih birliğine sahip olduğu Türkmenleri ve Arapları alçakça ateş altında tutuyor. Hastaneleri, pazarları, okulları dahi vuruyor. İnsanî yardım konvoylarını yok ediyor, sivil ikmal hatlarını kesiyor. Beş yüz bin kişinin ölümüne sebep olmuş bir rejime tüm gücüyle destek veriyor. Kontrol altına aldığı, işgal ettiği topraklarda etnik ve ideolojik temizlik yaptığı siciline işlenmiş olan PYD ve YPG’yi Türkiye’yi Güney’den kuşatmak için tahrik ve teşvik ediyor,var gücüyle destekliyor.
Türkiye bu durumda ne yapıyor, ne yapmalı? Elini kolunu bağlayıp beklemeli mi yoksa elindeki bütün araçları ve başvurabildiği tüm yolları kullanarak sivillerin öldürülmesini, göçe zorlanmasını engellemeye mi çalışmalı? Sesini çıkartmayıp Suriye’nin alandaki –Rusya, İran, Hizbullah, ABD, İngiltere gibi- güçler tarafından kendisi hiç hesaba katılmadan şekillendirilmesine mi razı olmalı yoksa yeniden şekillenecek Suriye’de söz sahibi olmak için mi çaba sarf etmeli?
Türkiye medyasında yazan bazı kişilerin satırlarını okuyunca insan dehşete düşüyor. Bunlar adeta büyük bir zevkle “Türkiye’nin Suriye’deki çöküşü”, “tüm kozlarını tüketişi”, “ne işimiz var Suriye’de” yazıları yazıyor. Bu istikamette twitler atıyor veya paylaşıyor. Yazılarının ve mesajlarının satır aralarından büyük bir memnuniyet akıyor. Bu satırlar, yorumlar, değerlendirmeler adeta Rusya ve Suriye rejimi perspektifinden kaleme alınıyor. Yazarları kendi ülkelerinin rezil ve perişan olmasını istiyor.
Biliyoruz ki bunun ana sebebi hükümete ve özellikle Erdoğan’a duyulan nefret. Gözleri o kadar kararmış ki, Erdoğan’dan kurtulmak için iç savaşa razı olanları bile var. Türkiye’nin Suriye’de tamamen başarısız olmasını candan istiyorlar. Bazen arzularını erotik bir iştahla/tarzla dile getiriyorlar. Bir başka deyişle binlerce masum insanın Rusya ve Esad rejimi tarafından öldürülmesini, milyonlarca Sünni Arap ve Türkmen’in ülkelerini, evlerini, topraklarını terk etmeye zorlanmasını, Türkiye’nin kıskaca alınmasını umursamıyorlar.
Hükümetin doğru politikaları yanında yanlış politikaları da olabilir, ama Türkiye hükümetten ve Erdoğan’dan ibaret değil. Hükümetin başarısızlığından sadece hükümet değil asıl ve daha çok Türkiye zarar görür. Bu yüzden, Türkiye’nin politikaları çöktü diye adeta göbek atanlar, kısa vadeli düşmanlıklarını bıraksınlar, gerçekten Türkiye’yi düşünüyorlarsa, bu toplumun iyiliğini istiyorlarsa, sadece eleştirmesinler, itiraz etmesinler, genel ve özel politika önerileri yapsınlar. Hükümetin yanlış politikalarına karşı doğru politikaların neler olduğunu söylesinler, göstersinler. Bunu yapmayıp yıkıcı muhalefet çizgisini izlemeye, hükümete muhalefet maskesi ardında Türkiye’ye zarar veren şeyleri savunmaya ve övmeye devam ederlerse ilerde, eğer hatırlanırlarsa, hayırla anılmayacaklardır.
Yeni Yüzyıl, 22.02.2016
http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/turkiye-ruslari-bombalasaydi-1416