Koalisyona bir şans

Anketler erken seçimin tek parti iktidarı çıkarması ihtimalinin oldukça düşük olduğunu gösteriyor ki, bu da beklenen bir durum. 7 Haziran’dan bu yana geçen süre içinde oy tercihlerini ciddi olarak değiştirecek bir şey yaşanmadığına göre sandıktan üç aşağı beş yukarı aynı sonuçlar çıkar. AK Parti oylarında bir-iki puanlık bir yükseliş olur belki ama bu da tek başına hükümet kurmaya yetmez. Buna karşılık, bir kere daha sandık başına gidip yeniden bir koalisyon tablosuyla karşı karşıya kalmanın, seçmenlerde bir bıkkınlık, karamsarlık ve sandığa inançsızlık oluşacağını da dikkate almak gerekir.

Sonuç olarak benim kanaatim, erken seçimin iyi bir fikir olmadığı, Meclis’in bu tablodan bir koalisyon çıkarmak için elinden geleni yapması gerektiği yönünde.
Bu noktada, seçenekler ikiye inmiş durumda. Hatta, Bahçeli’nin son günlerdeki keskinleşen söylemine bakılırsa bire indiği bile söylenebilir: AK Parti- CHP koalisyonu…
Meseleye taban uyumu ve geçişkenliği açısından bakanlar, AK Parti ve CHP tabanı arasındaki tarihi zıtlığın ve uyuşmazlığın böyle bir koalisyonu neredeyse imkânsız hale getirdiğini söylüyorlar.
Bu değerlendirmede elbette doğruluk payı var. Ama ben en azından AK Parti tabanında bir değil iki farklı eğilim olduğunu, çoğu kere de bu iki eğilimin iç içe yaşandığını düşünenlerdenim.
AK Parti tabanı 2002’den beri süregelen düşmanlıktan, tehdit olarak görülmekten yorulmuş bir halde. Artık siyasetteki bu aşırı gerginliğin yumuşamasını ve kendini güvende hissettiği daha huzurlu günlerin gelmesini istiyor. Bunun bir yolunun da AK Parti’nin kendi dışındaki bazı güçlerle birleşmesi ve etrafındaki kuşatmayı yarması olduğunun farkında. O yüzden de, CHP’ye duyduğu antipatiye rağmen, bir AK Parti- CHP koalisyonunun yıllardır Türkiye’nin havasını zehirleyen kutuplaşmanın ve düşmanlaşmanın ilacı olacağını düşünebilir ve sanılandan daha büyük oranda destek verebilir.
Arkasında yüzde 65’lik bir halk desteği olan böyle bir koalisyon için, Kürt sorunuyla ilgili kalan bazı reformları yapmak ve hatta eğer işler iyi giderse özlenen yeni anayasayı gerçekleştirmek bile mümkün olabilir.
Doğrusu bu noktada da CHP’ye karşı yoğun güvensizlikler var ve bunların haklı sebepleri var.
CHP’nin geçen dönemde anayasa değişikliğine tıkaç olduğunu biliyoruz. Ama unutmamalıyız ki, CHP seçim öncesi söylemiyle, yarattığı havayla, verdiği sözlerle kendini bağlamış durumda. Koalisyon ortağı olduktan sonra farklı bir şekilde davranırsa çok yoğun bir toplumsal baskıyla karşı karşıya kalacağının da farkında.
Öte yandan, Türkiye’nin dış politikada yapması gereken revizyonlar açısından bakıldığında da AK Parti-CHP koalisyonunun belli kolaylıklar sağlayabileceğini düşünebiliriz.
Hepsinden önemlisi de, böyle bir koalisyon dayandığı güçlü sosyolojik tabanla Yeni Türkiye’nin inşası projesini halkın yüzde 65’inin gücünü ve birikimini kattığı bir proje haline getirebilir.
Ama bütün bu güzel hayallerin gerçekleşebilmesi için, CHP’nin de partnerine belli konularda güven verebilmesi gerekiyor.
Eski Türkiye’yi geri getirmekten vazgeçmesi; darbecilik özlemlerinden tümüyle arınması, devlete çöreklenmiş gizli otonom yapıyla uzlaşmayı bırakıp onu tasfiye etmeye hazır olması ve tabii bir de, politika yapmayı hep bir şeyleri engelleme olarak anlayan, yeniliklere ve gelişmeye korkuyla bakan tutucu-bürokratik siyaset geleneğinden kurtulması…
Bakalım CHP, AK Parti’ye bu konularda belli bir güven verebilecek mi…
Bir de şöyle düşünmek mümkün:
Bu koalisyon geniş bir toplumsal kesimin destek verdiği denenmeye değer bir koalisyon… Eğer yürürse çok iyi olur. Ama yürümediği görülürse yapılacak bir erken seçim, 15 Kasım’da yapılacak olan seçimden çok daha anlamlı sonuçlar verebilir.

 

Akşam gazetesi, 09.07.2015

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et