İlginç ve hayatımız üzerinde çok yönlü tesirleri olabilecek bir haber okudum. Taşıt sigorta sisteminde yeni bir dönem başlayacakmış. Malûm, cari trafik sistemine göre araç sahipleri araçlarına genel trafik sigortası yaptırmak zorunda. Aksi takdirde, devlet tarafından, trafiğe çıkmaları engelleniyor. “Kasko” adıyla anılan kaza sigortasını yaptırıp yaptırmamak ise araç sahiplerinin isteğine bağlı. Kasko sigortası yaptıranların sayısı da oranı da trafik sigortası yaptıranlara göre çok düşük. Bu olağan, zira, biri zorunlu diğeri gönüllü. Ancak, özellikle büyük şehirlerde kasko sigortası yaptıranların sayısı mütemadiyen artmakta. Kasko sigortası bir taraftan sürücülere güven sağlayan muazzam bir dayanışma ağı oluştururken diğer taraftan da kazalara taraf olan sürücüler arasındaki şiddet kullanılması muhtemel tartışmaları engelliyor.
Piyasa ekonomisi teorisi çerçevesinde, araçların zorunlu sigorta uygulamasına tâbi kılınmasının faydalı mı yoksa zararlı mı olduğu, devlet regülasyonu olmadan piyasanın bu problemi çözüp çözemeyeceği ilginç bir tartışma ve araştırma konusu teşkil edebilir. Ancak, benim bu yazıda üzerinde durmak istediğim, özel araç sigorta sisteminde meydana geleceğe benzeyen değişikliklerin insanların özel hayatı üzerindeki muhtemel tesirleri.
Kasko sigortası satan şirketler, fiyatlandırmayı bir taraftan aracın –yaşı, cinsi, teknik donanımı, piyasa değeri vs. gibi- genel şartlarına diğer taraftan sürücünün –yaşı, sağlık durumu, sürücülük sicili gibi- özel şartlarına bakarak yapıyor. Şirketler, kaza riski yükseldikçe, prim miktarını da yükseltiyor. Gelişen teknoloji, sigorta şirketlerine, daha fazla detay bilgiye dayanan fiyatlandırma yapma imkânı verecek. Araçlara yerleştirilecek kablosuz “telematik” sistemiyle sigortacılar sürücülerin direksiyon tutuşunu, bozuk yollara girip girmediğini, araç kullanırken saldırgan davranıp davranmadığını, hız sınırlarını ısrarlı biçimde aşıp aşmadığını, hatta gerekli sinyalleri verip vermediğini takip edip kayda alabilecek. Böylece her sürücü hakkında teferruatlı bir bilgi dosyası ortaya çıkacak. Şirketler sigorta poliçesinin ücretlendirilmesini bu bilgi havuzuna dayanarak yapacak. Bu sistemin uygulanması çok zor değil. Şu anda da şirketler şirket araçlarının nerede olduğunu, bu kadar teferruatlı olmasa bile, takip etmelerini sağlayan teknolojileri kullanıyor.
Bu müstakbel gelişmenin bir iyi bir de kötü yanı var. İyi yanı, sürücüleri, daha az sigorta parası ödemek için, daha dikkatli davranmaya, trafik kurallarına riayet etmeye itecek olması. Bunu yapanlar veya zaten böyle davranmakta olanlar, ödül olarak %15- 20 arasında indirimli fiyatlarla karşılaşacak. Sanırım, bu teknik araç kiralamada da kullanılacaktır. Böylece, araç kiralayanlar sabit bir ücret ödemek yerine, özel durumlarına uygun ücret ödeme imkânına sahip olacaktır. Mamafih, meselenin kötü yanı da hafife alınacak gibi değil. Sistem aracınıza yerleştirildiğinde, sigorta şirketi aracınızla gidip geldiğiniz her yerden haberdar olacak. Bulunduğunuz, ziyaret ettiğiniz yerlerle ve hatta karakter özelliklerinizle ilgili bilgileri depolayacak. Böylece, bir taraftan mahremiyet alanınız daralacak, diğer taraftan şahsınızla ilgili bilgiler merkezîleşecek.
Şimdi diyeceksiniz ki, mobese kameralarının şehirlerin tüm işlek yerlerini gözetlediği ve ceplerimizdeki telefonların konum bildirmekten dinleme cihazına dönüşmeye kadar birçok işlevi yerine getirerek özel hayat alanlarımızı zaten daralttığı bir ortamda, bir de araç telematik sisteminin devreye girmesi neyi değiştirir! Haklısınız. Ancak, üç sistem tarafından takip edilmektense iki sistem tarafından takip edilmeyi tercih etmemeli miyiz?
Hiç şüpheniz olmasın, sistem teknik olarak gelişince, üretici firmalar devlete sistemin her araçta zorunlu olarak kullanılmasına yönelik bir karar aldırtmak için yoğun lobi faaliyetine girişecek ve sonunda kazanacaktır. Devlet sigorta sektörünü bu istikamette regüle ederken, elbette bizim iyiliğimiz için(!), sigorta şirketlerinin ellerinde toplanan bilgiyi kamu organlarıyla paylaşmasını isteyecektir. Böylece bizi, daha çok cihazla, daha fazla alanda gözetleme imkânına kavuşacaktır.
Siz hâlâ bir özel hayatınız olduğunu mu zannediyorsunuz?
24.06.2014, Yeni Şafak