Korkmayın, herkese yetecek kadar özgürlük var!

On yıllardır Türkiye’nin dört yanında özgürlük ve özgürlükçü siyasî, ekonomik ve hukukî sistemler hakkında konuşmalar yapmakta, seminerler vermekteyim. Her seferinde, şaşmaz biçimde, şu mealde bir soruyla karşılaşırım: ‘Hocam, elbette özgürlük iyi, güzel ama özgürlüğün başka insanlara ve topluma zarar vermesini nasıl engelleriz?’ Bu, özgürlüğü temel değer kabul eden biri için şaşırtıcı ve hayal kırıklığı yaratıcı bir soru. Umutsuzca beklerim ki, dinleyiciler bana ‘Özgürlükleri genişletmek için ne yapmalıyız ?’ çizgisinde sualler yöneltsin…

Ne yazık ki, ülkemizde, bırakın ortalama toplum katmanlarını, aydın çevrelerinde bile özgürlüğün ne olduğu hakkında yeterince sağlam ve derin bir bilgi birikimi ve kavrayış yok. Bunun sonucu olsa gerek, ilkeli özgürlükçü tavır da, yani özgürlüğü bir genel ve eşit hak olarak herkes için her durumda savunmak da, nadiren karşımıza çıkıyor. Özgürlükle ilgili vahim birçok yanlış ortalarda geziyor. Bunların belki de en kötüsü ve zararlısı, özgürlüğün bir kazan – kaybet olayı olduğunun sanılması. Bu yanlışa düşenler birinin özgürlüğünün artmasının bir başkasının özgürlüğünün azalması, bir kesimin özgürlüğünün artmasının bir başka kesimin özgürlüğünün azalması anlamına geleceğini zannediyor. Örneğin, çoğu Türk milliyetçisine göre Kürtlerin özgürlüğünün artması Türklerin özgürlüğünü azaltır. Kemalistler de, aynı şekilde, dindarların özgürlüğünün artmasını kendi özgürlüklerinin azalması olarak görüyor. Bazı dindarlar seküler kesimlerin özgürlüğünün artmasının kendi özgürlüklerini gerileteceğini iddia ediyor.

Bu görüşlerin, duruşların, korkuların hepsi yanlış, temelsiz. Özgürlük hiç ama hiç kimsenin tapulu malı değil. Tüm insanlar, her insan teorik olarak eşit özgürlüğe sahip. Özgürlük, iktisadî tabirle, bir kıt mal teşkil etmez. Özgürlük havuzu sonsuz genişliktedir. Birinin özgürlüğünün genişlemesi başka birinin özgürlük alanını daraltmaz. Bir toplum kesiminin özgürlüğünün artması bir diğer kesimin özgürlüğünü azaltmaz. Bir alanda özgürlüğü genişletmek için başka bir alandan özgürlük çalmamız gerekmez. Örneğin, Alevilerin özgürlüğünün artması, Sünnilerden özgürlük parçaları alıp Alevilerin özgürlük alanına eklenmesine ihtiyaç duymaz. Kürtlerin özgürlük alanlarının takviye edilmesi Türklerin özgürlüğünün azaltılması neticesini vermez. Her kişi ve kesim üzerinden gerçekleştirilen her türlü özgürlük artışı cemiyetin toplam özgürlük stokunu zenginleştirir. Bir ülkede hangi alanda ve ne şekilde olursa olsun özgürlüğün genişlemesi herkesin özgürlüğüne katkıda bulunur.

Gerçek bir özgürlükçü olmanın ilk şartı, sadece kendin ve kendin gibiler için özgürlükçü olmamaktır. Özgürlüğü sadece bir kişi veya kesim için değil, her kişi ve her kesim için istemektir. İnsanları özgürlüğe sahip olma derecesi bakımından pozitif veya negatif ayrımcılığa tabi tutmak ahlâk dışıdır. Lâkin, Türkiye toplumunda birçok kesimde özgürlüğe bakışta ağır ve çirkin bir çifte standart boy gösterir. Bazıları kendileri için özgürlük ister ama onlar gibi olmayanların özgürlüğü hak etmediğini düşünür. Kendi hayat tarzına, bırakın müdahale edilmesini, müdahale edilmesi fikrini bile tepkiyle karşılarken, başkalarının hayat tarzına müdahale edilmesini ister, destekler. Hatta bunu zaman zaman, alay eder gibi, özgürlük adına yapar. Başörtülü kızların başörtüsünü zorla açtıranlar, bunun onları özgürleştirdiğini iddia ediyordu. İçki içilmesinin yasaklanmasını talep edenler de, özgürlük kavramını çarpıtarak, yasağın içki içenleri içkiden özgürleştireceğini öne sürebiliyor. Özgürlük sonuçlarından bağımsız olarak savunulması gereken bir değer. Özgürlüğün her zaman herkesin hoşuna giden sonuçlar vermeyeceği açık. Ancak, birileri başka birilerinin özgürlüğünü hoşlarına gitmeyen neticelerden ve tezahürlerden dolayı kısıtlamaya kalkışırsa, bu, gerektiğinde onlara karşı da kullanılabilecek meşru bir yol hâline gelir. Bu yüzden, özgürlük isteyenler başkalarının özgürlüğüne, özgürlüğü kullanma biçimlerine karışmamalıdır. İster dinî ister seküler gerekçelerle bireysel özgürlüğün üzerine kısıtlamalar koymaya teşebbüs etmekten kaçınmalıdır.

Özgürlük en tatlı meyvedir ve herkese yetecek kadar boldur. Ne özgürlükten korkun ne de özgürlüğün biteceğinden.

Bu yazı Yeni Şafak Gazetesi‘nde yayınlanmıştır.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et