Gündemdeki “Kesintili mi, kesintisiz mi” tartışmasının özü hiç şüphesiz imam hatiplerin orta kısımlarının yeniden açılması ya da açılmaması.
Tasarı ilk gündeme geldiğinde bu konudaki fikirlerimi -kim bilir kaçıncı kez- yazdım. Daha sonraki günlerde ise aynı argümanları tekrarlayıp durmaktansa, bu tasarı nedeniyle gündeme gelen “yan temalara” girmeye, bu yolla tartışmayı biraz olsun derinleştirmeye çalıştım. Evde eğitim yazılarının amacı buydu. Bugün de yine bu tasarı dolayısıyla gündeme gelen bir başka “yan tema”yı mercek altına almak istiyorum.
Konu karma eğitim…
Biliyorsunuz, 28 Şubat’ın eğitim sisteminde yaptığı değişikliklerden biri de kız ve erkek okullarının kaldırılıp bütün okulların karma yapılmasıydı.
Şimdi, başta İmam Hatip Mezunları Derneği olmak üzere bazı eğitim kuruluşları dünyada birçok ülkede hem eğitimcilerin hem de pedagogların yaptığı çeşitli araştırmalarda karma eğitimin birçok sakıncasının ortaya çıktığını öne sürerek “Hazır eğitim sistemi ele alınıyor, karma eğitim dayatması da düzeltilsin, ayrı kız ve erkek okullarının yeniden açılması serbest bırakılsın” diyorlar. Tabii, bunun üzerine karşı taraf da kıyameti koparıyor: “İşte görüyorsunuz, okulları da harem-selamlık yapmak istiyorlar” deniyor.
Bana kalırsa, sağlıklı bir tartışma için önce konuyu ikiye ayırmalı ve teker teker tartışmalıyız.
Birincisi, esasa ilişkin bir tartışma; yani hangisi daha iyi konusunda fikir mücadelesi…
İkinci olarak da usule ilişkin bir tartışma; yani tek bir “iyi” üzerinde anlaşmak zorunda mıyız meselesi.
Hangisi daha iyi?
Önce birinciden başlayalım…
“Karma eğitim mi daha iyidir, ayrı eğitim mi” tartışması ABD’de ve Avrupa’da uzun yıllardır yapılıyor. Özellikle Almanya ve ABD’de 90’lı yıllarda karma eğitimin ciddi bir biçimde sorgulanmaya başlandığını, Batı’da çok sayıda eğitimcinin karma eğitimi “yüzyılın en büyük pedagojik yanılgısı” olarak nitelediğini okuyoruz.
Karma eğitim karşıtları, karşı cinsin varlığının öğrencilerin ders konsantrasyonunu azalttığını; stresi artırdığını; kız öğrencilerin erkek öğrencilerin yanında “pıstığını”; hata yapıp mahcup olma korkusu içinde derslerde yeteri kadar söz alamadığını, özelikle matematik ve fen gibi derslerde erkek öğrenciler tarafından bastırıldığını, bu yüzden de derslerden yeterince yararlanamadığını söylüyorlar. Karma eğitimde erkek öğrencilerin uğradığı zararlarla ilgili de çeşitli iddialar var.
Ben bu araştırmaların yaygınlık derecesini, sonuçların ne kadar sağlıklı olduğunu bilemem elbette.
Ama diyelim ki doğru… İyi de, 6-17 yaş gurubunu cinsiyete göre ayırıp ayrı ayrı okullarda okutmakla neyi halledeceğiz? Var olan sorunu hayatın daha ileri safhalarına ertelemekten başka ne yapmış olacağız? Lise sona kadar kız kıza ya da erkek erkeğe bir ortamda “gerilimsiz” geçiren kızlar ve erkekler, üniversitede bir araya geldiklerinde aynı sorunları yaşamayacaklar mı? Üniversiteleri de mi karma olmaktan çıkaracağız? Bu genç kızların iş hayatına atıldıklarında erkekler karşısında duydukları çekingenlik, özgüven eksikliği artık iyice kemikleşmiş ve alt edilemez bir hale gelmiş olmayacak mı?
Kızları hangi yaşa kadar kadınlar dünyası içinde korumaya alacak, hangi yaştan sonra “kurt sürüsü”nün içine salacağız?
Karma bir toplum
İşin aslına bakarsanız kadın ve erkek cinsinin bir arada huzur bulamamaları, okul sıralarını çok aşan bir sorun…
Gerçekten de kadınlar ve erkekler birbirlerini geriyor, role zorluyor ve yoruyorlar. Zaten o yüzden de, sözde bir arada yaşıyor görünseler de, her fırsatta ayrılıp birbirlerine sokuluyorlar. Kabul günleri bu yüzden hâlâ sürüyor. Erkek kahvehaneleri bu yüzden dolup taşıyor. İş yerlerinde bu yüzden kadın ve erkek arkadaş grupları oluşuyor. Eşli toplantılar bu yüzden birinci saatin sonunda iki farklı telden çalan iki gruba bölünüyor.
Bu durumda iki yoldan birini seçeceğiz: Ya kadın ve erkek cinsi arasında bir tür kan uyuşmazlığı olduğunu kabul edip “doğayı” zorlamaktan vazgeçecek, “herkes kendi dünyasına” diyeceğiz. Yani pes edeceğiz… Ama o zaman da hiçbir zaman doğru dürüst aşklar yaşayamayacağımızı, ne cinselliğin, ne evliliğin sağlam olamayacağını ve kadının “ikinci cins” olarak kalmasının kaçınılmaz olduğunu bileceğiz ya da karma bir toplum yaratmak için, kadınla erkeği daha beşikten yan yana koyacak ve hiç ayırmayacağız.
Ben kendi payıma, bunun bir eğitim tartışması değil, yaşam tarzı tartışması olduğunu düşünüyorum. Konu karma eğitim değil, karma toplumdur. Ve benim oyum her zaman karma toplumdan yana olmuştur.
Ama ben böyle düşünüyorum diye, herkesi de öyle düşünmeye zorlayabilir miyim? İşte bu noktada da tartışmanın ikinci boyutuna geliyoruz; yani tek bir “iyi” üzerinde anlaşmak zorunda mıyız meselesine.
O da yarın…
Bugün, 02.03.2012