Üniversiteler Başlarken

Türkiye’de 200 den fazla üniversite ve yaklaşık 4.5 milyon öğrenci olmak üzere eğitim dönemine başladı. Üniversite eğitimi ülkemiz için çok kritik bir öneme sahiptir. Zira her lise mezunu öyle ya da böyle üniversite eğitimi alabiliyor. Üniversiteyi okumak ayrıcalık olmaktan çıktı. Ancak, mezun genç, üniversite yıllarının sonunda; yakıcı gerçeklere uyanıyor, işsiz kalıyor!

Geleneksel olarak ilkokul muallimleri, aileleri ve anaokullarını, ortaokul muallimleri, ilkokulları, liseler ortaokulları ve en nihayetinde üniversiteler de tüm okulları suçlar ve ağızlardan şu cümle dökülür: “çocuklar, gençler çok boş geliyor, her yıl daha kötü…” Olaya böyle yaklaşan eğitmen artık sorumluluğu uzaya göndermiştir…

İşte bu şartlar altında yeni bir akademik yıl başladı. Üniversite, uzun eğitim yaşantısının son bölümüdür, mezun artık iş dünyasına girmek durumundadır. Bu durumdan gayr-ı memnun olmak sorumluluğumuzu ortadan kaldırmıyor. Üniversite eğitimi bir nevi son fırsattır. Artık yetişkin olan bireye beceriler, uzmanlık yetkinlik kazandırmak için çok önemli yıllar, aylar, günler ve hatta saatler önümüzde durmaktadır. Üniversite eğitiminde farklı üniversitelerin geleneksel olmuş yaklaşımları vardır. ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, Bilkent, İstanbul, Ege ve Ankara üniversiteleri gibi. Son yıllarda yeni ama atak Anadolu üniversiteleri de dikkat çekmektedir. Üniversite eğitiminin kalitesi için üç ana aktöre görevler düşmektedir.

YÖK: Genellikle bu kurumdan başlanmamaktadır. Son yıllarda kurum/kurul üniversite eğitiminin kalitesi için yoğun çaba sarfetmektedir. Bunun için bazı organizasyon kararları, birtakım kurumsal tanımlama (tema üniversitesi, araştırma üniversitesi gibi) çalışmaları yapmaktadır. Bunlar çok önemli olmakla birlikte bazı derslerin öğrencilere 10. kez verilmesine son verilmelidir. Elimizdeki gençler girişimcilik, problem çözme ve iletişim gibi dersler almalıdır. 11. Kez Türk Dili ve Edebiyatı, TC. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük derslerini vermenin bir gereği var mıdır?

Üniversiteler: Üniversite yönetimi, rektörler, fakülteler, dekanlar, bölüm başkanları vs. bütün bu kurum/kurullar üniversitedeki eğitimi masaya yatırmalıdır. Üniversiteler Kariyer Merkezleri yoksa kurmalı ve çok iyi işletmelidir. Genel olarak  3 ana başlıkta hamleleri sayabiliriz.

  1. Dersler: Dersler mutlaka çağa uygun olmalıdır. Derslerin seçiminde, yıllara dağılımda ve kredilendirilmesinde gerekli reform yapılmalıdır. Ana dal, yan dal ve ek yetkinlikleri kazanma imkânı mutlaka tanınmalıdır.
  2. Ders içerikleri: Özellikle fakülte yönetimleri ve bölüm başkanlıkları ders içeriğine ilişkin ciddi çalışma yürütmek zorundadır. 30 yıldır aynı içerik ile ders verildiğini biliyoruz bu şekilde çağı yakalamak mümkün değildir.
  3. İş dünyası ile barışık bir eğitim politikası: Şu gerçeği kabul etmek gerekiyor: “mezun buradan çıkıp iş dünyasına gidecek” başka da bir yere değil. İş dünyası, şirketler, firmalar hatta çalışma dünyasının içindeki her insana üniversite derslikleri sonuna kadar açık olmalıdır.

Akademisyenler: Türkiye’de akademisyenler önemli ölçüde özgürlüğe sahiptir. Ders süresi, derste neye değineceği, sınavları vb. konularda genişçe bir hareket alanına sahiptir. Bu geniş alanın zaman zaman suiistimal edildiğini hepimiz biliyoruz. Böyle davranan, ders ya da yetkinlik öğretmek yerine ideolojik taraftar toplayan, herkesi kolayca dersten geçiren hocalar çok sevilir. Oysa bu davranışlar genç için en tehlikeli yollara çıkar…

  1. Öğretim görevlileri, ders içeriğini sık sık güncellemelidir, yeni çağdaş ve etkili öğretim yöntem ve tekniklerini uygulamalıdır,
  2. Ders devamı konusunda titiz olmalı, gençlerin yanlış alışkanlıklar edinmesine yardım etmemelidir,
  3. Derslerinde teoriyi pratik ile zenginleştirmelidir.
  4. Staj, iş deneyimi uygulamalarına büyük önem verilmeli, üstünkörü yapılmasına izin verilmemelidir.
  5. Rehberlik anlayışı geliştirilmelidir. Ailesinden uzakta, kimlik karmaşası yaşayan, çeşitli zorluklarla baş etmesi gereken genç ile ilgilenmeli, çözüm bulunmasına destek olunmalıdır.
  6. Sınavlar çok iyi hazırlanmalı, bilgi, beceri ve yetkinlik kazanımı sağlıklı, doğru ölçülmelidir. Gençler basit sınavlarla tembelliğe alıştırılmamalıdır.

Başarılı sağlıklı bir yıl olsun !

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et