“The Effects of Minimum Wage on Productivity”, Fee.org, 17 Ağustos 2022, https://fee.org/articles/the-effects-of-minimum-wage-on-productivity
Çeviren: Murathan Aksoy
Asgari ücret yasalarının düşük vasıflı işçiler için, özellikle de giriş düzeyinde istihdam arayan gençler için istihdamı azalttığı bir gerçektir. Kongre Bütçe Ofisi’nin (CBO) tahminleri, ulusal asgari ücretteki artış göz önüne alındığında haftalık istihdamda önemli kayıplara işaret etmektedir. Asgari ücret artışlarının istihdam üzerindeki etkilerini inceleyen birbirinden farklı sonuçlara sahip binlerce çalışma var.
Bu çalışmaların birçoğu, asgari ücret yasalarının yürürlüğe girdiğinde istihdam üzerinde oluşturduğu olumsuz etkilere ulaşıyor. Ancak Başkan Biden’ın 15 dolarlık federal asgari ücret yasasını imzalamasının ardından, pandemi sırasında ve sonrasında büyük hükümet harcamalarının neden olduğu kontrolsüz enflasyon göz önüne alındığında, asgari ücret zammının artması yönünde çağrılar devam ediyor.
Bu nedenle, asgari ücreti mümkün olan tüm açılardan analiz etmek önemlidir. Bu açılardan biri, asgari ücret yasaları onaylandığında işçi verimliliğine etkisinin ne olduğuna bakmaktır. Bunu yapmak için, genellikle asgari ücret artırıldığında farklı beceri seviyelerine sahip işçilerin güncel verimliliklerine bakarız.
Belirtildiği gibi, firmalar en verimsiz çalışanlarını işten çıkardıkça, düşük vasıflı işçiler asgari ücret artışlarının etkisini en çok hisseden işçi kesimi oluyor. Öte yandan, orta vasıflı işçiler, kendilerine göre nispeten daha masraflı sayılabilecek düşük vasıflı meslektaşlarının yerine geçme olasılığı en yüksek olan kişiler oldukları için bu durumdan genellikle fayda sağlarlar. Yüksek vasıflı işçiler ise ikame olarak daha az işlev gördüklerinden dolayı istihdam etkileri onlar için daha belirsiz seyretmektedir.
Terry Gregory ve Ulrich Zierahn tarafından yapılan bir çalışma, 1997 yılında Almanya’da çıkarılan asgari ücret yasasının inşaat sektörü üzerindeki etkisini değerlendiriyor. Araştırmacılar firmalar arasında düşen gelirler nedeniyle işverenlerin daha az yüksek vasfa sahip işçileri işe aldığını görmüşler.
Ayrıca, sektöre giren yüksek vasıflı işçi akışının yüzde 9’un üzerinde azaldığını ve bunun da orta vasıflı işgücündeki yüzde 0,5’lik artışa kıyasla yükseldiğini gözlemliyorlar. Bu bulgu, verimliliği daha da alt seviyelere indirebilecek düşük ve yüksek vasıflı işgücü arzı üzerindeki gözden kaçan dinamik etkileri göstermektedir.
Joseph J. Sabia tarafından yapılan bir başka araştırma, asgari ücret yasalarının devletin gayri safi yurtiçi hasılası (GSYİH) üzerinde önemli bir etkisinin (olumlu veya olumsuz) olmadığını ortaya koymaktadır. Ancak, toptan ticaret ve imalat gibi az kabiliyet gerektiren sektörler arasında, finans veya gayrimenkul gibi fazla kabiliyet gerektiren sektörlere kıyasla verimlilik bağlamında giderek artan bir düşüşü tespit etmektedir.
Genel olarak araştırmacı, “bu çalışmadaki bulgular, asgari ücret artışları sonucu elde edilen toplam verimlilik kazanımlarına dair son derece az kanıt olduğunu ve fazla kabiliyet gerektiren sektörlere kıyasla az kabiliyet gerektiren sektörlerin GSYİH ’ya katkısının asgari ücret artışlarının bir sonucu olarak azalabileceğine dair bazı kanıtlar olduğunu gösteriyor” demektedir. Verimlilik şoku en çok kısa vadede görülür, bu da asgari ücretlerin verimlilikteki ani büyümeleri teşvik edemeyeceğini gösterir.
Bazı araştırmalar da bireysel işçiler arasındaki verimlilik artışlarını gözlemler. Ne yazık ki, bu çalışmalar yalnızca düşük vasıflı işçilerin asgari ücretlerinin artışları sonucu ortaya çıkan statik etkilere odaklanmaktadır. Bazı ekonomistler, asgari ücret artışlarının ardından verimlilik artışlarının kaynağı olarak teşvik ikramiyelerini işaret ediyorlar. Teşvik ikramiyelerinin, çalışanların morallerini arttırması, daha düşük ciro ve daha iyi bir başvuru havuzu sağlaması ile sonuçlandığı ve ücret artışından doğrudan etkilenen işçiler arasında da verimliliği artırdığı söylenebilir.
Düşük vasıflı işçiler işten çıkarılma ihtimalinden korktukları için, teşvik ikramiyelerinin de işçi verimliliğini arttırdığına dair bir sonuç elde edilebilir. Ancak kovulma korkusunu kullanarak uygulanan bir politika, uzun vadede sağlıksız sonuçlar doğuracaktır. Tüm bu durumlarda, analizler yalnızca bir grup işçiye odaklanır ve asgari ücret yasaları sonucunda ortaya çıkan dinamik etkileri ise göz ardı ederler.
Örneğin, Jonathan Meer ve Jeremy West, asgari ücretin istihdam artışı üzerindeki etkilerini incelemek için dinamik bir model kullanmaktadır. Asgari ücretin, literatürde daha önce incelenenin aksine, istihdamı uzun bir süre boyunca azalttığını keşfetmişlerdir. Asgari ücretin istihdam ve verimlilik üzerindeki olumsuz etkisi, analizin kapsadığı zaman dilimi genişledikçe artmaktadır.
Isaac Sorkin bir makalesinde asgari ücretin istihdam artışı üzerindeki sonuçlarının uzun vadeli etkilerini belirlemek için çeşitli istatistiksel yöntemler kullanıyor. Sorkin, asgari ücretin sabit olduğu durumlarda tıpkı asgari ücretin enflasyona endekslendiğinde olduğu gibi, istihdam üzerindeki olumsuz etkilerinin, asgari ücretin değişken olduğu durumlarda gözlemlenen etkilere kıyasla çok daha ağır bastığını gösteriyor. Sorkin, bu etkileri, işverenlerin emekten uzaklaşıp sermayeye yönelme sürecinin başlamasıyla birlikte, istihdamı azaltmasına bağlıyor.
Daha az dikkat çeken nokta, düşük ve yüksek vasıflı işçiler arasındaki etkileşimdir. Abdurrahman Aydemir, Çalışma Ekonomisi Enstitüsü (İZA) için yazdığı bir makalede, yerli işçi verimliliği konusunda, düşük ve yüksek vasıflı göçmenler arasındaki tamamlayıcılığı anlatıyor. “Düşük vasıflı işçilerin göçü, göç edilen ülkedeki düşük vasıflı işçilerin kazancını azaltmaktadır ve bu ülkelerde yüksek vasıflı işçilerin ve sermayenin verimliliğini artırmaktadır” diye yazıyor. Aynı durum yüksek vasıflı işçilerin göçü için de geçerlidir.
Cato Enstitüsü’nün ekonomik ve sosyal politika çalışmaları direktörü Alex Nowrasteh, göçmenlerin yerli işçiler arasındaki verimliliği nasıl artırabileceğini, Giovanni Peri ve Mette Foged tarafından yapılan bir araştırmadan alıntı yaparak anlatıyor. “Göçmenler, Danimarkalı işçileri ve diğer Avrupalıları firmaların yoğun iletişim gerektiren meslek alanlarına yönlendirdi… Sonuç olarak, Danimarkalı işçiler daha verimli hale geldikleri için maaşları yaklaşık 5-6 yıl sonra artış gösterdi.”
İşçiler arasındaki farklı beceri seviyeleri arasındaki karşılıklı avantajlar, göçmen işçiler için geçerliyse, asgari ücret politikası için de geçerli olmalıdır. Diğer bir deyişle, düşük vasıflı işçiler uygulanan asgari ücret politikası nedeniyle işsiz kaldıklarında yüksek vasıflı işçiler daha az verimli hale gelebilirler.
Örneğin, resepsiyonistin çalışmaya devam etmesi işveren için pahalı bir hale geldiğinde, evrakları dosyalamak veya randevuları ayarlamak için daha fazla zaman harcamak zorunda olan bir araba tamircisine ne olabileceğini düşünün. Veya bir restoran sahibinin, restoran hostesinin veya temizlikçinin maaşlarını ödeyemeyecek duruma gelmesiyle birlikte daha fazla hizmet görevini üstlenmek zorunda kalacağını tahmin edebilirsiniz.
Bozulmuş bir işgücü piyasası verimlilik açısından zararlıdır çünkü bu durum zayıf işçileri mesleki becerilerini geliştirmekten alıkoyar ve yüksek vasıflı işçileri, kendilerini daha verimli kılan düşük vasıflı iş gücünden mahrum bırakır.
Asgari ücret politikası, yardım etmeyi amaçladığı insanlara çoğunlukla zarar veren bir hal almıştır. Don Boudreaux ve Walter Williams’ın The Wall Street Journal‘da yazdığı gibi, “Asgari ücret artışlarını savunanların tüm bu iyi niyetleri, kötü sonuçları düzeltmeye hiçbir fayda etmiyor… şefkatli politika, eğitimsiz kalplerimizle değil, beynimizle düşünmemizi gerektiriyor.”
Benzer Yazılar:
Asgari Ücret Uygulaması Kötüdür, Yenal Berzeg
Asgari Ücret Uygulaması Niçin Yanlış, Atilla Yayla
Asgari Ücret Muamması, Ahmet Uzun
Asgari Ücretin Düşündürdükleri, Buğra Kalkan