Bekaroğlu’nun açıklamasında okumuştum: HDP’liler muhalefetin kendileri ile birarada görünmemesini makul ve anlayış ile karşılıyorlarmış. Ahmet Türk de verdiği demeçte bu “makul karşılama” mevzusunu doğrulamış. Önlerine çıkan tarihî fırsatı heba etmemek adına Türk demiş ki: “Türkiye’nin, demokrasi güçlerinin, farklı düşünenlerin ‘evet, bu tarafsızlığı ile toplumu demokratik bir sürece taşıyacak kişidir’ diyebileceği biri etrafında birlik oluşturmaları gerekiyor.” Kendi ifadesi ile HDP’nin sorumluluklarının bilincinde olan bir parti olmasının gereği olarak bu temelde oluşacak bir blok ile HDP’nin beraber görünmesini de sağlıklı bulmamış. Neden sağlıklı bulmuyor? Çünkü, sürecin sağlıklı ilerlemesi için Erdoğan’ın aleyhte kullanacağı kozların verilmemesi gerekirmiş. “Biz daha başında bu işin içinde olursak Erdoğan bunu çok kötü kullanır. Topluma dönük olarak, ‘Bakınız, bölücülerle bir araya geldiler’ şeklinde aleyhte propaganda yapar. Böyle bir şeyin olmasını biz de istemeyiz. Bu duruma dönük hassasiyetimizi de gösteriyoruz.”
Bu durum sadece bana mı tuhaf geliyor? Tarafsızlığı ve demokratlığı ile tescillenmiş ya da tescillenecek bir aday etrafında şekillenen bir blok oluşacak ve bir hareketin bu blokta yer almamasını yani dışarıdan desteklemesini bu hareketin kendisi makul karşılayacak. Bloku oluşturanların kendileri ile hareket etmemesini, yan yana görünmemesini yüksek bir sorumluluk gereği anlayış ile karşılayacak. Bunun nasıl mümkün olacağı; bu dışarıdan desteklemeyi halkın, insanların ve bunu kullanacak olan tarafların gözünden nasıl kaçırabilecekleri başka bir mesele; ancak burada tuhaflıktan öteye başka bir durumun esasen ikrarı var. Eğer siz bir blokun içinde görünmemeyi sağlıklı bulmuyor, buna tepki gösterenleri anlayış ile karşılıyor ve makul buluyorsanız, aynı zamanda hareketin içinde bulunduğu durumu, savunduğu politik hattı da sağlıklı, makul bulmayıp anlayışla karşılamamanız gerekir. Bu durumda, öncelikle ya da acilen dönüp anlayış ile karşıladığınız insanlar hangi gerekçeler ile yan yana durmaktan kaçınıyorsa aynı gerekçeler ile bu hareketi eleştirmeniz; bir dönüşüm istemeniz ve mümkün değilse onlar ile birlikte olmamanız gerekir.
Seçimler doğası gereği muhalefet için bir fırsat ve imkân tanır. Nasıl ki insanlar mahşer gününde hesap verecekse siyasetçiler de seçim gününde hesaba çekilir. AKP ve Erdoğan açısından bu kolay bir seçim ve hesap günü olmayacaktır. AKP iktidara geldiğinde doğan çocuklar bugün oy verme hakkını elde etmişler. Ekranlarda aynı yüzü gördüler. Uzun bir süre iktidarda kalmanın doğal olarak getireceği dezavantajlar var. Onları var eden ve iktidara getiren, dedikleri gibi “çıraklık dönemindeki” “misyon” veya “ruh” “ustalık dönemleri”nde hayat bulamadı; kendi tabanlarının ciddi eleştirileri, kırgınlıkları ve küskünlükleri var. Diğer taraftan üç dönemdir kamu politikasını belirliyorlar; bu politik tercihlerin yansımaları ve kendilerine getirdiği çeşitli eleştiriler ile seçime gidecekler. Bu temelde Ahmet Türk’ün de dediği gibi bu bir tarihî fırsat sağlayabilir, onlara. Ancak Türk ve arkadaşlarının bu tarihî fırsattan önce üstüne düşünmeleri gereken kendilerinin politik çizgisi ve içinde bulundukları tıkanmışlıktır. Bu politik hat onların hareket alanlarını daraltıyor. Onların elini kolunu bağlıyor. Bu kadar yorulmuş bir iktidar karşısında ve ayrıca bir oyun dahi önem arz ettiği bir durumda, yan yana bir blokta görünmemeyi sağlıklı ve makul karşılatıyor. Bu durum Kürtlerin iradelerinin yansımasını ve Kürtlerin çeşitli pazarlıklar yapabilmesini engelliyor. Çünkü Kürtler hatırı sayılır bir oranda, çeşitli sosyo-kültürel ve politik gerekçeler ile HDP’ye destek veriyor. Bu destek ile Kürtler birçok kazanım elde edebilirler. Ancak HDP’nin PKK ile olan ilişkisi, PKK’nın siyaseti terörize eden şiddete dayalı politikası, cinayet, infaz ve benzeri şiddetten vazgeçmemesi; HDP’nin PKK’yi ikna edememesi ve buna yönelik bir çaba dahi göstermemesi bir tarafa, kendilerine verilen desteği suiistimal ederek çeşitli araçlar ile PKK şiddetini meşrulaştırmaya çalışması sebebiyle doğal olarak diğer taraflar kendileri ile hareket etmek ve dahi yan yana görünmek istemiyor. Bu ve benzeri gerekçeler ile ortaya çıkan siyasî fırsat ve imkânlardan faydalanamamaktalar.
Bu nedenlerle HDP, yüksek bir hassasiyetle, başka grupların kendileriyle yan yana görünmek istememelerini makul karşılamayı bırakmalı. Bu durumlarının pek makul ve sağlıklı olmadığını anlayıp bir an önce PKK’yi silah bırakmaya ikna etmeleri ya da bu mümkün değilse başka tarafların kendileri ile birlikte yan yana görünmekte sorun olmayacak politik bir duruşa evrilmeleri gerekiyor.