Uluslararası Siyasette Nash Dengesi Kullanımı: Kıbrıs Meselesi Örneği

 

Strateji oluştururken hamlelerinizin hesaplanmasında ve rasyonelleşmesinde oldukça önemli olan oyun teorileri günümüzde Nash Dengesi ile oldukça isabetli ve kullanılabilir hale gelmiştir. Nash Dengesi her oyuncunun diğerinin adımını da hesaba katarak hamlesini yapması ve her oyuncu için kazancın dengeye kavuşması demektir. Nash Dengesi, ünlü matematikçi John Nash’in ortaya attığı bir teoridir ve oyun teorisi için oldukça önemli bir adım olmuştur. Bu adım ile birlikte oyun teorisinin kullanım alanı yaygınlaşmış ve pek çok alanda kullanılmaya başlanmıştır. Bu alanlardan birisi de uluslararası politikadır.

Uluslararası politikadaki aktörlerin hamlelerinin en doğru hamle olup olmadığının anlaşılması  noktasında düşünce kuruluşu RAND’ın oyun teorileri üzerine çalışmaları vardır. Bunlardan en ünlüsü oyun teorilerinde Nash Dengesini açıklamak üzere kullanılan Mahkum İkilemidir. Kısaca Mahkum İkilemi; bir suç çetesinin sorgulanması sırasında yetersiz delile sahip savcının pazarlık teklifi ile başlar. Ayrı yerlerde tutulan ve iletişim olanağı bulunmayan iki mahkûm için

1) her iki suçlu da itiraf ederse iki suçluya da 2 yıl ceza verilir

2) her iki suçlu da inkâr ederse iki suçluya da 1 yıl ceza verilir

3) biri itiraf edip diğeri inkâr eder/sessiz kalırsa itiraf eden ceza almaz, inkâr edene/sessiz kalana 3 yıl ceza verilir

şeklinde teklif sunulmuştur. Nash Dengesi, bu oyunda her oyuncunun kendi çıkarına diğer oyuncunun hamlesini de düşünerek ulaşabileceğini öngörür. Düz mantıkla düşünüldüğünde, her iki suçlu da inkâr ederse her birisi 1’er yıl ceza alacaktır. Ancak biri inkâr ederken diğeri itiraf ettiğinde ceza almayacağı seçeneğini düşünerek oyunculardan birisi muhtemelen bu yolu tercih edecektir. Bu durumu Nash Dengesi ile öngörebilen diğer oyuncu da itiraf edecektir ve Nash Dengesi 1. seçenekte kurulmuş olacaktır. Tamamen rasyonel reflekslere dayalı olarak hesaplanan bu adımların neticesinde her iki suçlu için denge, 2 yıl ceza almaktan geçer.

Mahkûm ikilemi ile daha rahat anlayabildiğimiz Nash Dengesinin uluslararası politikada uygulanması ise oldukça zordur. Bu noktada çalışmalar daha çok yeni olsa da alınan sonuçlar oldukça önemlidir. Ancak politikanın yapısı düşünüldüğünde, hele ki uluslararası politikanın yapısı düşünüldüğünde, bu oyunların “Eksik Bilgiye Dayalı Oyunlar” olacağını ve her durum için rasyonel hamlelerin  hesap edilemeyeceğini akılda tutmak gerekir. Bu sebeple çok daha karmaşık olan uluslararası siyasetteki bir olayı Nash Dengesinin ne olduğunu görmek adına bir oyuna dökmek her zaman için mümkün olmayabilir. Bu bilgiler ışığında Türkiye’nin Kıbrıs meselesini Nash Dengesi ile ele almaya çalışalım. Ancak tekrar ifade etmem gerekiyor ki Nash Dengesi pek çok alanda rasyonel bilgiler getiriyorken uluslararası politikada yukarıda saydığımız sebeplerden ötürü bunu sağlayamayabilir.

Kıbrıs meselesine baktığımızda Türkiye için seçenekler şunlardır:

1) Mevcut durum korunur.

2) İki devletli çözüm kabul edilir.

3) Konfederasyon çözümü kabul edilebilir, Türkiye garantör olur.

4) Federasyon çözümü için anlaşma sağlanabilir ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nde birleşilebilir. Türkiye garantör devlet olur.

5) Kıbrıs’ta tek devletli çözüme gidilir, Türkiye garantör devlet olur veya olmaz.

6) Türkiye Kıbrıs’taki bütün haklardan vazgeçer.

Kıbrıs için Rum/Yunan tarafına bakıldığında seçenekler şunlardır:

1) Mevcut durum korunur.

2) İki devletli çözüm kabul edilir.

3) Konfederasyon çözümü kabul edilir, Yunanistan garantör olur.

4) Federasyon çözümü kabul edilir, Yunanistan garantör olur.

5) Kıbrıs’ta tek devletli çözüme gidilir, Yunanistan garantör devlet olur veya olmaz.

6) Yunanistan Kıbrıs’taki haklarından vazgeçer.

Bu seçeneklerden Türkiye için ilk akla gelen seçenek 2. seçenektir. Yani Kıbrıs’ta iki devletli çözümdür. Yunanistan içinse 4. seçenektir, yani Kıbrıs’ta tek devletli çözüme gidilmesidir. Bütün bu hamleler karşılıklı düşünülünce Nash Dengesinin 3. seçenek olan konfederasyon modelinde, yani hem iki devletli çözümü hem de tek bir birleşmeyi kapsayan, her iki taraf için de dengeyi sağlamış olan çözümde olduğu söylenebilir. Baktığımız zaman Türk tarafı açıkça tek devletli çözümü kabul etmeyeceğini belirtmiştir. Statüko Türk tarafı için kısa ve orta vadede problem arz etmemektedir. Öte yandan Rum tarafı ise adada iki devletli çözüme yanaşmamaktadır. Uluslararası kamuoyu ise doğalgaz aramaları başta olmak üzere daha pek çok sebepten dolayı statükodan yana değildir ve bir çözüm beklemektedir. Dolayısıyla her iki taraf için de dengenin ve kazancın konfederasyon modelinde olduğu düşünülebilir.

Bugüne kadar Kıbrıs meselemiz ile ilgili kaleme aldığım bütün yazılarda iki devletli çözüm önerisinin adada uzun vadede daha kalıcı bir çözümün anahtarı olduğunu savunan birisi olarak Nash Dengesi hesabında ortaya çıkan “konfederasyon” önerisini de oldukça makul bulduğumu ifade edebilirim. Konfederasyon modeli her iki taraf için de karşılıklı kazanç getiren ve adadaki her iki halkın refah düzeyini arttırabilecek bir yöntem olabilir. Hem adada KKTC ile yıllardır elde ettiğimiz kazanımları korumuş oluruz, hem konfederasyon modelinde KKTC, AB gibi önemli kazanımlar elde edebilir hem de olası bir istikrarsızlıkta mevcut statükoya herhangi bir problem olmadan dönebiliriz.

Öyleyse masada elimizde birden fazla seçenek bulunması adına ve bu seçeneklerin hem iyi niyeti hem de gerçek bir çözümü içermesi noktasında hem Kıbrıs meselemizde hem de daha pek çok konuda Nash Dengesini kullanabiliriz. Ancak bunu yaparken yazıda bahsettiğim “eksik bilgiye dayalı oyunlar” gerçeğini ve politikanın kendine özgü yapısını unutmamak gerekir.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et