Suriye’deki gelişmelerin dikkatle izlendiği şu günlerde durumu değerlendiren siyaset bilimcisi ve akademisyen Atilla Yayla, “Sınırı aşıp oraya asker sokmak ve orada bizzat bir çatışma içine girmek doğru olmaz diye düşünüyorum. İnsani müdahaleden yanayım” dedi
İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Atilla Yayla, olası bir Suriye operasyonunu değerlendirerek, Türkiye’nin insani yardım yapmakla birlikte askeri bir müdahale durumunda aktif rol almaması gerektiğini belirtti.
Yayla, “Türkiye’nin sınırı aşıp oraya asker sokması ve orada bizzat bir çatışma içine girmesi doğru olmaz diye düşünüyorum” dedi
İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Siyaset Bilimci Prof. Dr. Atilla Yayla, Türkiye ve dünya gündeminin birinci sırasına yerleşen Suriye’de yaşananlar ve olası bir operasyon ihtimali ile ilgili olarak, Türkiye’nin böyle bir operasyonda aktif yer almasının doğru olmayacağını söyledi. Suriye’de insani bir dramın yaşandığını, Türkiye’nin de sınır komşusu olan Suriye’de bu yaşananlara duyarsız kalmaması gerektiğini vurgulayan Yayla, “Sınırı aşıp oraya asker sokulması ve orada bizzat bir çatışma içine girmesi doğru olmaz diye düşünüyorum. Insani müdahaleden yanayım” dedi. Yayla, Suriye meselesi, Mısır’da darbe ve sonrasında yaşanan gelişmeler ile “Darbenin arkasında İsrail var” söylemlerini Yenigün’e değerlendirdi.
“Türkiye asker göndermemeli”
Suriye konusunda Özellikle Türkiye’nin girmemesi gereken bir savaşa doğru sürüklendiği yorumları en çok konuşulanlar arasında. Siz bu duruma ne diyorsunuz?
Suriye’de insani bir dram yaşanıyor. Otoriter bir rejim, tüm insani değerleri ayaklar altına alarak halkını katlediyor. Şüphesiz bu tür meselelerin bir iç mesele olarak görülmesi mümkün değil. Dolayısıyla uluslararası toplumu ilgilendiriyor ve Suriye ile ilgili bir şeyler yapılması gerekiyor. Türkiye de bunun bir parçası olarak, mükellefiyet altındadır. Ayrıca Türkiye’nin özel bir durumu var. Suriye ile 900 kilometrelik bir kara sınırımız var. Sınırın iki tarafındaki insanların tarihi, dini kültürel bağları var. Türkiye istese de istemese de Suriye’den etkilenir. Dolayısıyla Türkiye’nin bu otoriter tavra karşı cephe alan dış politikasını olumlu buldum. Ama tabii ki bunun da sınırları var. Hiçbir ülke yapamayacağı gibi Türkiye de oradaki problemi tek başına çözemez. Uluslararası toplumun birlikte hareket etmesi gerekir. Uluslararası toplum da kolay kolay harekete geçmiyor. Bunu Bosna örneğinde de gördük, dram ağırlaştıkça yönetimler hareketleniyor. Iç kamuoyunu ikna anlamında da dramın ağırlaşması gerekiyor. Suriye’de de artık bu noktaya gelinmiş görünüyor. Bir operasyon yapılacak. Bu operasyon son olmayacaktır ve devamı da gelecektir. Ben şahsen Türkiye’nin burada çok aktif bir rol alması taraftarı değilim. Mültecilere kapısını açması çok normal. Özgür Suriye Ordusu’na destek vermesi son derece normal. Ancak sınırı aşıp oraya asker sokması ve orada bizzat bir çatışma içine girmesi doğru olmaz diye düşünüyorum. Insani müdahaleden yanayım.
Başbakan’ın söylem problemi var
Bir de Mısır’da yaşananlar var. Mısır’daki gelişmeler ve Türkiye’nin bu süreçteki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aşağı yukarı aynı şeyleri söyleyeceğim. Mısır tarihi bir tecrübe yaşıyor. Mısır önemli bir ülke. Türkiye ile birlikte bölgenin en önemli iki ülkesinden biri. Demokrasiye doğru gidilmesi herkesin yararına olacaktı. Bunun yolu açılmıştı. 2011’deki devrimle demokrasiye giriş süreci başlamıştı. Son seçimler oldu. Iş başına gelen Mursi’nin yönetimi meşru bir yönetimdi. Yönetimdeyken ne tür hatalar yapmış olursa olsun meşruiyeti ortadan kalkmış değildi. Bu nedenle ona karşı yapılan darbe gayrımeşrudur. Katliamların ise vicdan sahibi olan herkes tarafından zaten kınanması gerekir. Türkiye tabii ki Mısır’a destek olmak istiyordu. Genel olarak Türkiye’nin Mısır politikasını doğru buluyorum. Ancak yine bir söylem problemi var. Başbakan çok konuşuyor , her yerde konuşuyor ve çok hissi konuşuyor. Ancak tabii ki ahlaki duruş olarak en doğru yerde durduğumuzu düşünüyorum.
Darbe İsrail’in işine yaradı
Bu süreçte bir de İsrail faktörü var. Başbakan’ın olayın arkasında İsrail’in olduğu yönündeki açıklamalarını nasıl değerlendirirsiniz?
Bu tür şeyleri söylemek için istihbarata sahip olmak lazım. Benim böyle bir istihbaratım yok, bizler açık kaynaklardan bilgilerimizi elde ediyoruz. Dolayısıyla böyle bakınca “Darbenin ardında İsrail var” demek biraz zor. Ancak bu olmadığı anlamına da gelmez. “Bu, kimin işine yaradı?” mantığıyla bakmak da bir yöntemdir. Böyle düşününce de İsrail’in işine yaradığını söylemek yanlış olmaz. Çünkü Arap dünyasının en büyüğü Mısır zaten karışık, kendi kendisiyle uğraşıyor. Bu da İsrail’in rahat olması anlamına gelir. Keza demokrasiler otoriter rejimlerden kendi toplumlarını korumak açısından daha güçlüdür. Güçlü bir demokratik yönetim kurulsaydı bu da İsrail’in işine gelmeyebilirdi. Emperyal güçler de diktatörleri tercih ederler. Çünkü onları daha rahat devirirsiniz, daha rahat satın alabilirsiniz. Ancak demokratik yönetimler böyle değildir. Kamuoyu değiştiği zaman demokratik yönetimler de pozisyonlarını değiştirmek durumunda kalabilirler. Böyle baktığımız zaman İsrail arkasandadır diyemesek bile işine yarıyor diyebiliriz. Zaman içerisinde belki bilgi ve belgeler ortaya çıktıkça daha da kesin konuşmak mümkün olabilir. Şimdilik ihtiyatlı olmak gereklidir diye düşünüyorum.