Türkiye’de hemen hemen herkesin bir şekilde bildiği, yani ya kişisel gözlemlerinden, tecrübelerinden ya da başkalarının anlatımından ve kamuya mal olan vakalardan varlığını öğrendiği bir toplumsal problem var: Toplu taşıma araçlarında sürücülük yapanların kalitesi. Bu sorun yüzünden neredeyse her Allah’ın günü kavgalar, tartışmalar yaşanıyor, kazalar oluyor, hatta faciaya dönüşen olaylar vuku buluyor. Ancak o zaman insanlar bu problemin varlığını keskin biçimde hatırlıyor ve ne denli can yakıcı oluğunu kavrıyor. Sonra her şey unutuluyor ve problem olduğu gibi yaşamaya, hayat kalitemizi düşürmeye, can yakmaya ve canlara mal olmaya devam ediyor.
Sürücülerle ilgili eleştiri ve şikâyetler genellikle taksi şoförleri üzerinden dile getiriliyor. Taksi hizmetlerinde UBER taksicileri ile plakalı sarı taksiciler arasında kavga çıktığında, daha doğrusu bazı sarı taksiciler bazı UBER’cilere saldırdığında doğan tartışmalarla toplumda taksi şoförlerine karşı birikmiş öfke adeta patladı. Sosyal medya hakarete varan ifadelerle taksi şoförlerinin yaptığı haksızlık ve terbiyesizliklere dair şikâyetlerle doldu taştı. Ancak, toplu taşıma araçlarında sürücü probleminin sadece taksi şoförleriyle ilgili ve sınırlı olduğunu sanmak hem büyük yanılgı hem de problemi istemeden de olsa hafife almak anlamına geliyor. Sürücü kalitesi problemi dolmuş ve otobüs sürücülerinin şahsında da yoğun biçimde karşımıza çıkıyor.
Elbette aralarında böyle olmayanlar da –inşallah- vardır, ama bu sürücülerin çoğu nezaketten uzak, saygısız, hırçın, öfkeli, küfürbaz, her an kavga etmeye hazır ve hatta saldırgan. Kendilerine nazikçe bir eleştiri yöneltildiğinde bile sesini yükseltmeye hazır. Trafik kurallarını çiğnemede çok rahat. Birçok insanın canının emanet edildiği bir kamusal görevi yerine getirdiğinin bilincinde olmaktan ve gereğini yapmaktan fersah fersah uzak.
Niçin böyle? Sorun nasıl çözülebilir?
Haksızlık etmemek için hatırlatalım: Bazen insanların yaşadığı şahsî problemlerin geçici de menfî tavır ve davranışlara yol açması mümkün. Hepimiz bu duruma düşebiliriz. Ancak, insanın bu sorunların yansımalarını kendi içinde yaşaması başka, onlarla hiç alâkası olmayan başka insanlara yansıtması başka. Bu yüzden, böyle problemler yaşayan sürücülerin normalleşene kadar işlerinden uzak kalması uygun olur. Lâkin problemin toplumsal kökleri daha dallı budaklı ve daha derin.
Sürücülük ender olmayacak şekilde ülkemizde hiçbir iş yapamamış, hiç bir sektörde tutunamamış, bir mesleği olmayan, düzgün çalışma itiyadı bulunmayan birçok kimsenin son çare olarak düşündüğü bir iş. Sürücülük yapmada yaş ve tahsil sınırı yok. Ayrıca, sürücü olmak için, etraflı bir sağlık raporu almak ve örneğin –bildiğim kadarıyla- psikolojik testlerden geçmek de gerekmiyor.
Çok genç, dolayısıyla tecrübesiz ve öfkesini kontrol etmesi daha zor insanların toplu taşıma araçlarında sürücü olamaması lâzım. Çünkü neredeyse karşılaştığım tüm genç sürücüler –bilhassa taksi ve minibüs kullananlar- haşin, öfkeli ve keskin. Yaşın getirdiği olgunluktan mahrum. Aşırı hızlı ve riskli araç kullanmaya teşne. Tartışmak, hatta kavga etmek için bahane aramakta.
Ciddî trafik kuralları bilgisi ve sürüş tecrübesi toplu taşıma araçlarının sürücüleri için ilk şart. Ama yetmez. En az onun kadar önemli olan bir diğer şart bu kimselerin büyük bir sorumluluk altına girdiklerini kavrayacak idrak gücüne ve sorumluluk üstlenmeye yetecek olgunluğa sahip olması.
Kamu taşıma araçlarında sürücülük yapma ruhsatı almada psikolojik testler çok önemli bir unsur olmalı. Çünkü kötü bir dolmuş-otobüs sürücüsü yolda giden bir dinamit gibi. Pek çok insana ağır zarar verme potansiyeline sahip. Bu yüzden, bu sürücülerin sakin olma, öfke kontrolü, yumuşak bir dil kullanma, alttan alma, susma, insanlarla empati kurma yeteneklerine sahip olması lâzım.
Daha önceden kaleme aldığım bu yazı yayımlanmak için beklerken iyi bir haber önceki gün medyaya yansıdı. Minibüs şoförleri düzenli olarak öfke kontrolü, sakin olma, nazik ve saygılı davranma gibi hususlarda eğitimden geçirilecekmiş. Bu habere çok sevindim. İnşallah vaat lafta kalmaz, hayata aktarılır ve inşallah verilen eğitimler işe yarar.
Yeniyüzyıl, 5 Ocak 2019