Hükümet Orta Vadeli Programı açıkladı. TÜSİAD bu programa bakıp yapısal reformların yapılmasını istemiş.
Yapısal reformlar, son dönemde TÜSİAD ve onu destekleyenler tarafından sık sık dile getiriliyor. Peki nedir bu yapısal reformlar?
Eğer gerçekten yapısal reformlardan söz edeceksek, bu reformların ilki demokratikleşme olmalı. Çünkü demokratik bir anayasaya sahip olmadan, sürdürülebilir yüksek oranlı ve uzun vadeli bir kalkınma hızına ulaşılamaz. İşte bu nedenle, her şeyden önce askeri vesayetin ve yargı vesayetinin bulunmadığı, halkın seçtiği hükümetlerin yönettiği bir ekonomik düzen olmalı. Oysa TÜSİAD ve statükocu İstanbul sermayesi 12 Eylül referandumunda anayasa değişikliklerine “evet” diyemedi. Böylece yapısal reformların ilk adımının atılmasına karşı çıktı. Ama halk TÜSİAD’dan daha ileride olduğu için anayasa referandumunda “evet” diyerek yapısal reformun ilk adımını TÜSİAD’ın karşı çıkmasına rağmen attı.
Yapısal reformların ikincisine gelince… Ülke ekonomisine rekabet gücü sağlayacak olan enerji maliyetlerinin düşürülmesi olarak ele alınabilir ikinci adım. Türkiye’de elektrik üretiminin yarısını TÜSİAD üyesi olan özel sektör firmaları yapıyor.
Bu firmaların bazıları doğalgazdan elde ettikleri elektriği kilovat saati 6 $/cent maliyetle üretip, 16 $/centten devlete satarak adeta soygun yapıyorlar. TÜSİAD, üyesi olan ve elektrik üreten işadamlarını “bu kadar yüksek maliyetle elektrik satılır mı” diye niye uyarmıyor?
Çünkü kendi yapması gerekeni yapmayarak yapısal reform istemek pek doğru bir davranış olmuyor.
Gelelim yapısal reformun üçüncüsüne… Emek verimliliğini artırmak için eğitim ve yeni teknolojiye yatırım gerekiyor. TÜSİAD’ın “silah alımlarını azaltın, eğitime harcama yapın” dediğini hiç duymadık.
Çünkü silah alımlarına aracılık eden işadamlarından bazılarının üyeleri olduğu biliniyor.
O halde sürekli yapısal reformlar yapılmalı söyleminin pek bir anlamı kalmıyor. İçi boş, tuhaf ve gerçekleri gizleyen bir istek olarak sürekli tekrarlanıyor sadece.
Peki Türkiye ekonomisinde asıl yapılması gereken ne?
Türkiye ekonomisinin rekabet gücü kazanabilmesi için faizlerin indirilmesi gerekiyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan faizlerin indirilmesi gerektiğini söylüyor. Anadolu sermayesi sürekli faizlerin indirilmesinin şart olduğunu ileri sürüyor. Ama Merkez Bankası, TÜSİAD’ın da desteğini alarak bir türlü yüksek faiz düşük kur politikasından vazgeçmiyor. Çünkü yüksek faiz düşük kur politikası, rant kollamayı benimsemiş TÜSİAD’ın işine geliyor. Tam aksine bu faiz politikası rekabet ortamında çalışan, rant kollamayan, Anadolu sermayesinin işine gelmiyor.
İşte bu nedenle TÜSİAD içi boş bir söylem olarak yapısal reformları öne çıkartıp asıl önemli unsur olan faizlerin indirilmesi gerçeğini gözden kaçırmaya çalışıyor ve sürekli içini doldurmadığı bir yapısal reform istiyor. Gelinen aşamada ekomideki sorun yüksek faiz düşük kur politikasıdır. En önemli yapısal reform da faizlerin indirilmesidir.
Sabah, 14.10.2010