Muhtelif İlimler Köşesi
Şagili: Ebu Laklak Efendi
Sual: Demokrasi tehdidi ortadan kalktı mı?
Muhterem karilerim,
Dedim ya üfürmek okumuşluğun şanındandır, ayrıca ciğerleri genişletir. Misal Şehr-i Diyarbekir’de “üfür, ciğerine rahmet” derler. Zaten fikrin işkembe-i kübranın çıkış kapısından değil, ciğerden üfürüleni makbuldür. Neyse…
Bugünkü sualimizin cevabına bir girizgâh babından başka bir sualle başlayalım.
“Ruslar sıcak denizlere inme emellerinden vazgeçtiler mi?”
Henüz Akdeniz havalisine uğramamış Yozgatlı, Tokatlı hemşehrilerimiz haklı olarak bu suali tevcih ediyorlar. Ben geçtiğimiz yaz Antalya vilayetimizin güzide beldelerini dolaştım. Uzun uzun tarassut eyledim. (Bu tarassutun tamamiyle ilmi gayelere matuf olduğu izahtan varestedir. Zira ilmî metotlar içinde tarassut mühim bir yer işgal eder. Neyse…) Antalya havalisindeki seyahatlerim esnasında, bilhassa ismiyle müsemma Beldibi beldesinde bizzat müşahede ettim ki Rusların bu emelleri çoktan gerçekleşmiş, tehdit işgale dönmüş. Akdeniz’e fevc fevc akın eden Rusların işgali altındaydı bu güzide beldemiz.
Lakin yıllar yılı ahalinin korkulu rüyası haline gelen Rus tehdidini ahalinin artık ciddiye almadığını da tespit ettim. Bilakis ahaliyi ziyadesiyle mesut ve mesrur gördüm.
Elbette Rusların bu emelinin gerçekleşmesiyle komünizm tehlikesinin Akdeniz’in sıcak sularına gömüldüğünü söylemek kabil değildir. Tedbiri elden bırakmamak, neş’e içinde çimen ve güneşlenen Rusların her hareketini daimi tarassut altında tutmak gerekir. Zira takiyye yapıp yapmadıklarını bilemeyiz.
Muhterem karilerim gelelim asıl suale. Asırlar boyunca “ya demokrasi gelirse” korkusu ile uykuları kaçan ve buna karşı bilumum çarelere başvuran zevat-ı kiram artık rahat bir nefes almıştır. Nasıl anlatayım? Malumunuz demokrasi havarilerinin ağzından egalite ve hürriyet lafı düşmez. Bu iki kelimenin mazide pek hoş karşılanmadığı da malumdur. Misal eskiden huzur ve sükûnu sağlamaya matuf bir kanunun 1. maddesinin, “İrtica ve isyana ve memleketin nizamı içtimaisini ve huzur ve sükûnunu ve emniyet ve asayişini ihlâle bais bilumum teşkilât ve tahrikat ve teşvikat ve teşebbüsat ve neşriyatı Hükümet, Reisicumhurun tasdiki ile resen ve idareten men’e mezundur” hükmünün mer’i olduğu günler geride kalmıştır. Teşkilat, tahrikat, teşvikat, teşebbüsat ve neşriyatın memnu olduğu bir dönemden ahalinin çarşı pazarda serbestçe yellenebileceği bir döneme geçtik.
Keza memnuniyetle müşahede etmekteyiz ki, avamın diline pelesenk olmuş demokrasi havariliği dünyanın her yerinde havasa geçmiştir. Demokrasi tehdidinin ortadan kalkması da bu sayede olmuştur nitekim. Zaten bu fikrin avamın uhdesinde bulunması münasip değildi. Zira bu mükemmel rejimin avamın elinde istenmeyen neticelere sebebiyet vermesi kuvvetle muhtemeldir. Şimdi diyeceksiniz ki ya Ebu Laklak, bu nasıl oldu.
Muhterem karilerim, ne zaman ki reylerde müsavat tesis edildi ve ahali reylerde müsavat ile hakiki müsavatın tesis edildiğine, ayriyeten kendilerini vatana ve millete vakfetmiş devletlülerin hizmet aşkındaki samimiyete kani oldu, işte o zaman oldu. Gerçi bir kısım zevat halen “Püsküllüzade Yakub Efendinin rey’i ile kasap Hamit’in rey’i bir olur mu” kabilinden lüzumsuz endişelerle feveran ediyorlar ama bunlar çocukluk döneminden kalma endişelerdir. Gramsci namlı mütefekkir de, uzun yıllar önce kaleme aldığı hapishane hatıratında bu mevzuya bir bab ayırmıştır. Bazılarının hali, hayatında çarşı pazar nedir bilmeyen rahmetli ninemin eline nerden geçtiyse elli sene evvel tedavülden kalkmış bozuk parayı bana bayram harçlığı olarak vermesine benziyor. Buna zamane gençleri anakronizm diyorlarmış.
Muhterem karilerim, eğer kafanıza takılan sualler olursa sorun çekinmeyin. Ebu Laklak sizler için burada.
Baki selam