1- Çözüm Süreciyle şiddet ortamı gitmiş, ülkenin dağlarına bahar gelmişti. Batıdan Doğuya ve G. Doğuya akın akın turlar düzenleniyordu. Korkuların yerini, güven ve huzur almıştı. Ciddi bir kültürel, sosyal kaynaşma oluşmuştu. Kürtlerin varlığı ve demokratik insanî haklarının iadesi noktasında bir konsensus oluşmuştu. Bir zamanlar “bebek katili” olarak nitelendirilen Öcalan “Bilge, filozof” lider olarak değerlendirilip, ev hapsine alınması sonra da serbest bırakılması sessizce kabul görmüştü.
Hendek siyasetiyle bütün bu ılımlı iklim gitti. Ve yerini şiddetli bir fırtına ve hortum aldı. Önüne geleni yutuyor.
2- HDP nin Çözüm Süreci partnerine karşı aşırı bir muhalefet geliştirmesi: “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışıyla karşılıklı düşmanlığa dönüştü.
Kronik Erdoğan düşmanları, paralel yapı, Türk marjinal solu, beyaz Türkler ve diğer Erdoğan muhalifleriyle birlikte hareket edilmesi karşılıklı güveni ciddi manada sarstı.
7 Haziran Seçim sonuçları Ak parti’de bir “Kürt travması” yarattı.. Kürtleri “ihanetle” suçlayıp, Kürtlere nefret söylemlerine zemin hazırladılar.
3- Seni Başkan yaptırmayacağız politikası “Dolmabahçe mutabakatını” bitirdi. Sayın Erdoğan “Yok böyle bir süreç” dedi ve masayı devirdi. Pkk de çok iyi bildiği “fabrika ayarlarına” döndü. Devlet de zaten pişman olmuştu. O da eski güvenlikçi politikalara döndü.
4- Hendek ve Barikat siyaseti sürecinde ise; savaşın en ahlâksız yöntemleri devreye sokuldu. Taraflar kazanmak için her yönteme başvurdu. 5 – 6 bin civarında insan 10 ayda yitip gitti. Binlerce fiziksel ve ruhsal yaralı da işin cabası.
Yıkılan yok olan evler, kentler ve onlarla beraber silinen anılar. Yaralanan dağlanan ana, baba, eş, evlat yürekleri… Yetim kalan çocuklar; çocuk yaşta şiddet kurbanı olup, hayatı Hendekler arkasında ıskalayan gençler… Bütün Türkiye’yi sarsan bombalama ve canlı bomba eylemleri…Toplumda korku, kaygı dalgasını arttırdı. Türklerden Kürtlere ve Hdp-Pkk eksenli Kürtlerden Türklere yönelik ötekileştirme ve nefret söylemlerinde artış meydana geldi.
Batı illerinde birçok Kürt vatandaşın evinin iş yerinin yakılması, Kürt işçilerin dövülmesi, kovulması kutuplaşmanın sonuçları oldu
4- 30 yıldan fazladır şiddet ortamında per perişan olan Kürtlerin barış ve huzur umudu yok edildi.
Kürtlerin çoğu 7 Haziran’da HDP yi tercih etti. Artık şiddetle değil de, sivil demokratik siyasetle bu sorunun çözün mesajıydı bu. Hdp bunu kısmen anladı. Ama Kandil’deki yaşı 60’ı geçmiş savaş baronları bunu “okuyamadı”. Halkın onların silahlı yöntemlerini destekledikleri yanılgısına kapıldılar. Hendek-Barikat, özerklik savaşı bu yanlış akıldan türedi. Halk Pkk’ye destek vermeyerek, hendeklerde yalnız bıraktı. Buna rağmen, her ilçede top yekün yok edilen militanlarına rağmen, başka bir il ya da ilçede yine ÖLÜME KOŞA KOŞA GİTTİLER!
Bu bir çılgınlık, akıl tutulmasıdır. MAZOHİSTİK bir davranıştır.
Kürtlerin bir çoğunun kızgınlığını üzerlerine çektiler. Olası bir seçimde HDP’nin barajı aşması artık şüpheli. Çünkü, HDP Hendek siyasetine teslim oldu. Kandili ikna için ciddi bir direniş göstermeleri gerekiyordu.
PKK, Hendek – Barikat savaşlarıyla, kazdığı hendeklere gömüldü. Barış için atan yürekleri durdurdu. Umutları söndürdü, Türkiye’de, milliyetçi, ırkçı dalgayı artırarak. “Türk tipi başkanlık” yolunu açtı. Toplumda güvensizlik ve korku oluşturdu.
Anlamsız ve gereksiz misyonlar edindi. AKP’yi, Erdoğan’ı devirerek Türkiye’ye demokrasi getireceklermiş. Sen önce kendi içinde demokrasiyi inşa et. HDP üzerindeki VESAYETİNİ kaldır!
Çözüm partnerine düşmanlık bir izansızlıktır. Sonuç ne oldu? Silahlı militanlarının üçte biri yok edildi. Devleti ceberrut, güvenlikçi politikalara döndürdüler.
Kürt Aydınlarının ciddi bir eleştiri getirmesi gerekiyor. PKK’nin Kürtler üzerindeki siyasî tekeli sorgulanmalıdır. Pkk’nin Türkiye sınırlarında şiddete son verip, demokratik sivil siyasetin önünü açması elzemdir. Terör bahane edilerek bu ülke 30 senedir antidemokratik yasalarla yönetiliyor.
Her şeyin özgürce konuşulması için, şiddetin gölgesinin üzerimizden gitmesi gerekiyor. Yoksa hep beraber “su alan” bu gemide batacağız.