Seçim Vaatleri Üzerine

1 Kasım Sonrası Bolluk mu ?

Bu yazımda 1 Kasım seçimlerinde genel ağırlığı oluşturan, partilerin temel motivasyonu olan ekonomik vaatlerine değinmeye çalışacağım. En büyük iki partiyi ele alacağım, ki bu partiler, ya tek başına iktidar ya da iktidar ortağı namzedi konumundalar. Dolayısıyla Ak Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin merkeze aldığım birer projesine değineceğim. Yaptığım değerlendirmedeki eleştirilerden diğer iki parti olan Milliyetçi Hareket Partisi ve Halkların Demokrasi Partisi de beri değillerdir. Zira benzer vaatler bu iki partinin seçim beyannamelerinde de geniş yer tutmaktadır.

Ak Parti “Asgari Ücret 1300 TL”: Asgari Yanlışlar

Asgari ücret konusundaki cömertlikten Ak Parti de etkilendi ve 1000 TL tutarında olan ücret tavanını 1300 TL’na çıkarma vaadinde bulundu. Bu durumda diğer partilerin de tekrarladığı yanlışlar zincirine bir halka da Ak parti eklemiş oldu. Asgari ücret konusundaki gözden kaçan yanlışları şöyle sıralayabiliriz. İlk olarak, asgari ücreti tek başına hükümet belirleyemez, işverenlerin bu konuda ne düşündüğü henüz bilinmiyor. İkinci olarak, asgari ücretin artıştı hele yüksek oranda artışı işsizliği arttırmaktan ve yeni işe giriş oranlarını düşürmekten başka bir işe yaramaz. Üçüncüsü, asgari ücretteki artışları finanse edecek kimseler gereklidir. Bu da doğal olarak işverenlerdir. İşveren, iki seçenekten birini yapar, ya işçi çıkartır ya da üretilen mal ve hizmete zam yapar. “Yo onlar fedakâr insanlar öz sermayelerinden işçilerine farkı öder” diyorsanız o başka. Ben böyle birini tanımıyorum. Dolayısıyla enflasyonun yükselme tehlikesi kapımızı çalar. Ücret artışında oluşacak maliyetin SGK prim oranını arttıracaktır. Böylece ücret artışındaki ek maliyet görünenden daha fazla yük oluşturacaktır bu da kayıt dışılığı arttırır. Son olarak yasa ile ekonomik gelişme sağlanmaz Soma’daki maden kazası sonrası çıkartılan yasa, maden ocaklarının kapatılmasından başka bir işe yaramadı. O zaman iyi niyetle çıkarılan ama ekonomik gerçeklerle uyuşmayan pek çok düzenlemenin zaman içinde tam tersi sonuçlar meydana getirdiğini unutmamak gerek. Sonuç olarak, asgari ücret uygulaması başlı başına yanlışken bir de bunu artış ile sınırlamak işsizlik, işte kalanların daha fazla zorlanması ve enflasyon olarak geri dönecektir.

CHP “Bedava Öğle Yemeği”: Öğretmenler Yaşadı

CHP her seçim döneminde denediği ekonomik popülist vaatlere bir yeni halka daha ekledi. İktidara gelirlerse, öğretmenler bedava öğle yemeği yiyecek. “Kaynak” diye sakın sormayın “onu adı Kemal”… Hiçbir şey bedelsiz olmayacağına göre önce bu öğle yemeğinin bedelini hesaplayalım. Devlet Personel Başkanlığı verilerine göre 858,239 öğretmen var. (http://www.dpb.gov.tr/tr-tr/istatistikler/kamu-personeli-istatistikleri 30 Ekim 2015). Bir öğle yemeği iki şekilde finanse edilir, ya doğrudan her öğretmene okulda fiilen çalıştığı gün için maaşına ek ödeme yapılır ya da öğretmenlerin öğle yemeğinde yemesi için yemek temin edilir. Her iki durumda da söz konusu yemeğin bir bedeli olduğunu ortalama zekâya sahip herkes kabul edilecektir.  Devam edelim. Bir öğle yemeğinin yaklaşık 8-10 TL olduğunu varsayarsak. 800 bin öğretmenin bir günlük yemek maliyeti: 5.6 milyon TL’dir. Bu durumda bir aylık maliyet ise:112 milyondur. Yıllık maliyet yaklaşık olarak 1.120 milyar Türk Lirasıdır. CHP’nin genel başkanının bir çırpıda söylediği bu mavi boncuğun bir milyar Türk Lirasından daha fazla bir maliyeti olacağı görülüyor. Bu maliyeti ise, öğle yemeğini simit, evden götürdüğü soğuk pilav, hatta aile bütçesine yük olamamak için bir şey yemeden akşamı bekleyen milyonlarca insan karşılayacaktır. Yani öğretmenlerin öğle yemeği için başkaları aç kalacak veya onlar için belki 1 saat fazla çalışacak. Son derece hakkaniyetsiz, adaletsiz bir uygulama olacaktır. Son olarak; yemek temini şeklinde yapılacak bir usulde, yemeklerin önemli bir miktarının israf edileceğini, çöpe giderek ciddi bir ekonomik kayıp oluşacağını söylemek yanlış olmayacaktır.  Zira bedava gibi görünün bu yemeğin israfı çoğu kimseyi rahatsız etmeyecektir.

Başta da ifade etmeye çalıştığım gibi meclise girmesi beklenen MHP ve HDP’nin bazı vaatleri yukarıda irdelediğim iki vaadi mumla aratacak türdendir. Hemen hemen tüm partilerin yeniden dağıtım popülizme kapılmaları önümüzdeki en ciddi sorunlardan birisidir. Bu vaatlerin bir kısmının bile yerine getirilmesi, üretimin düşmesi, bireylerin hazırcılığa alışması, ülkemizin koskoca boş gezenler ülkesi olmasına yol açacaktır. Bu ülkede yaşayanlar olarak biraz daha ciddiyet isteme hakkımız var.

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et