PKK ilan ettiği “devrimci halk savaşı” sürecinde ciddi başarısızlıklar yaşıyor. 7 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye’deki siyasi istikrarsızlığı ve Türkiye’nin uluslararası konumunu yanlış değerlendirerek başlattıkları devrimci halk savaşında ciddi hesap hataları yaptıklarını, bugün kendileri de görüyor ama itiraf edemiyorlar. PKK’nın Öcalan vurgusu ve müzakerelere dönebiliriz söylemi, bu başarısızlıkların bir sonucu. Ancak PKK yanlış yaptığını ve silah bırakarak normal bir partiye dönüşmeyi kabul etmediği sürece, şimdiki çağrıları da sadece toparlanmak ve üzerlerine gelen devlet makinasını soğutmak için bir oyalamadan ibaret olarak yorumlanacaktır.
PKK’nın Hesap Hataları
PKK, savaş ilanı karşısında Türkiye siyasetinin geri adım atarak PKK’nın yeni denklemiyle müzakere sürecini devam ettirmeye çalışacağını düşünerek ilk hesap hatasını yaptı. PKK, bir çatışma durumunda “darbe mekaniği”nin harekete geçeceği iddiasıyla siyasi iktidarı teslim alacağını düşündü. Eğer çatışmalar başlarsa Erdoğan karşıtlığı üzerinden bir ittifak kurabileceğini ve siyasi iktidarın toplumdan ve devlette tecrit olacağını varsaydı. Çatışma döneminde Ergenekon, Balyoz ve PDY’nın güvenlik, istihbarat ve yargıda yarattığı tahribatın devletin kapasitesini zayıflatacağını ve zayıflık karşısında PKK’nın bir denge kurabileceğini düşündü. Bu düşünce ve varsayımlar, tamamen yanlış çıktı. Türkiye güçlü bir siyasi irade ve üstün bir devlet kapasitesiyle PKK ile mücadeleye başladı.
Türkiye’nin Kuzey Irak ve kırsalda üstün teknoloji, ateş gücü ve hava kuvvetleriyle sert müdahalesi, PKK’nın hareket kabiliyetini ve bahar stratejisini bozdu. PKK’nın uzun süreli gerilla harbinin üçüncü ve son aşamasında kesin sonuç alacak hibrit mücadelenin önemli adımlarından biri şehir çatışmalarıydı. Güvenlik kuvvetlerinin baştaki sert müdahalesi, kır-kent arasında ve şehirlerarasında kurulması düşünülen geçişkenlik ve beraberliğe izin vermedi. Bu durumda çok daha fazla önem kazanan halk desteği ise temin edilemedi.
Siyasi iradeyi kıstırması beklenen sol ve PDY’nın siyasi baskı ve sokak hareketleri de gerçekleşmeyince, metropollere yönelik yoğun bir terör saldırısı planlandı. Buna göre 21 Mart’taki Nevroza kadar artacak şiddet, Nevruzda halk desteğiyle devrimci halk savaşının kaderini değiştirecekti. Ancak güvenlik kuvvetleri bu terör kampanyasına izin vermedi. Ankara’daki iki bombalama ise PKK’yı kendi tabanında da ittifak kurmaya çalıştığı sol ve PYD tabanında da, makbul olmaktan çıkardı. Şehir çatışmalarının ilk ayağı olan Cizre, Sur ve birkaç ilçedeki ağır yenilgi de tabloya eklendi. Suriye’de PYD’nin Cenevre’ye katılamaması ve federasyon ilanının uluslararası destek görmemesi de PKK / HDP hattındaki başarısızlık travmasını arttırdı.
PKK/ HDP Sıkıştı
PKK / HDP şimdi büyük bir şenlikle girdiği şiddetin çıkmaz sokağında hapsolmuş durumda… Cizre’deki ayaklanmada devlete, Ankara’daki kitlesel kıyımlarla millete yenildiğinin farkında… Şimdi bu yenilgiyi örtmek için 10 terör örgütüyle ittifak kurduğunu ve CHP ile ittifak kurmak istediğini açıklıyor, Suriye’de federasyon ilan ediyor ve müzakereler hazır olduğunu, aksi halde Türkiye’den ayrılacaklarını beyan ediyor. PKK / HDP hattı artık muhatap dahi alınmamanın çaresizliği içindeler. Açıklamaları artık en müzakereci çevrelerde dahi haklı olarak şüpheyle karşılanıyor.
PKK / HDP şiddeti bırakmak veya şiddeti tercih etmek, Türkiyeli olmak veya Türkiye’den ayrılmak, hak ve özgürlük talep etmekle kendi egemenliğini dayatan bir statü talep etmek arasında yeni, kendi tabanından müttefiklerine ve bütün Türkiye’ye yönelik ikna edici bir çizgiyi ortaya koymak zorunda. Bu ise yeni bir lider kadrosuyla mümkün olabilir. Aksi halde PKK / HDP hattının geri çekildiği kemik taban ve teşkilatında da çatlama ve kırılmalar yaşanması kaçınılmazdır. PKK / HDP bir iç hesaplaşmaya gitmezse, daha büyük hataların kaçınılmaz olduğu kendi girdiği kapanda debelenecek.
Yeni Yüzyıl, 24.03.2016
http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/pkk-cizrede-devlete-ankarada-millete-yenildi-1778