Pazar günü Paylaşım Zinciri’nin dördüncüsü Üsküdar’da düzenlendi. Paylaşım Zinciri’nde gelen konuklarıyla birlikte belirlenen konular tartışılıyor, konuşuluyor. Bu etkinliği düzenleyen ise meclisin en genç milletvekili Rümeysa Kadak ve ekibi. Dördüncü Paylaşım Zinciri’nin konuğu gazeteci Âdem Metan idi. Metan, neden dijitalleşmeye çok fazla ilgi olduğunu anlattı. Bu etkinlikten geriye kalanlar ise genç milletvekili olur mu tartışması, dijitalleşmenin önemi ve gelen kitlenin canlılığı oldu.
İlk kez Paylaşım Zinciri’ne katıldığım için farklı görüşten insanların birkaç saat de olsa nasıl ortak paydada buluşabileceklerini merak ederken Rümeysa Kadak belki de bu buluşmaların en önemli maddesini ‘‘ayrımcılık diline izin vermiyoruz’’ diyerek söylemiş oldu. Aşırılık ve kutuplaşmadan yorulan bir gençlik için bu söylem oldukça değerliydi. Anlaşılacağı üzere bu söylem farklı görüşlere karşı değil, aşırılık ve ayrımcılık içeren cümlelere karşıydı.
İlk olarak Metan’ın anlattığı dijitalleşme konusuna değinmek istiyorum. Sorulardan bir tanesi geleneksel medyanın neden bittiği üzerineydi. Metan’ın tespitlerinde birkaç madde öne çıktı; geleneksel medyanın yenilenme konusunda yatırım yapmadığını ve artık yeni kitlenin gri alan olarak tanımladığımız tarafsızlığa ve farklı görüşten kişileri dinlemeye önem verdiğini söyledi. Hatta şirketlerin de reklam bütçelerinin çoğunu dijitale yatırdığını söyledi. Dijitalin geldiği noktayı ise Metan, her birimizin en az bir sosyal medya hesabı olduğunu düşündüğümüzde her bir paylaşımımızla birer içerik üreticisi olduğumuzu ifade etti. Bu konuya farklı bir noktadan yaklaşmak da elbette mümkün… Sadece gazetecilikte değil, ürettiğiniz her bilgiyi klasik, geleneksel medya vesilesi ile pazarlama dönemi sona eriyor. Bu son olarak We Are Social Digital’in 2021 raporuna göre Dünya’da insanlar günlük ortalama yedi saatini internette geçiriyor ve kullanıcıların %63’ü bu zamanı bilgi edinmek için kullanıyor. Bir akademisyenin, mesela, ürettiği bilgiyi geleneksel olarak basılı dergi ve makaleler ile pazarlamak yerine dijital platformlar ile pazarladığında daha fazla kitleye ulaşması mümkün. Metan’ın konuşmasında öne çıkan diğer bir madde ise farklı görüşten insanlara yer vermek idi. Yeni genç kitlenin popülist söylemlerden uzak, farklı görüşlere yer veren kişileri dinlemeyi tercih etmesini geleneksel medyanın ömrünü kısaltan diğer nedenler arasında verebiliriz.
Etkinliği meclisin en genç milletvekilinin düzenlemesi sebebiyle ‘’genç milletvekili olur mu?’’ tartışması aklıma geldi. Türkiye’nin %15,6’sının genç nüfus oluşturduğunu düşündüğümüzde meclisteki 600 milletvekilinin arasında gençlerin olması elbette gerekiyor. Özellikle gençlerin dijitalleşmesi ile talepleri de değişti. Bu yüzden partilerin onların dilinden anlayacak vekillere ihtiyacı var. Tabiî ki de genç milletvekili olmasının yanında vekilin ulaşılabilirliği de oldukça önemli. Rümeysa Kadak da ulaşılabilir bir genç milletvekili. Kadak’ın organizasyonunu bir sivil toplum hareketi olarak da değerlendirebiliriz. Bunun ise ayrı bir önemi var. Gelenler arasında daha oy verme yaşında olmayanların olduğunu da düşündüğümüzde siyasal katılımı sivil toplumdan görmeleri bu yüzden değerli. Bundan dolayı Kadak’ın yaptığı partiler üstü bir şey. Farklı görüşten gençler ile bir araya gelmek ve gençleri bir araya getirmek ve onları dinlemenin yanında aynı masada buluşmak da oldukça değerliydi. Aşırılıktan ve kutuplaşmadan uzak durmak isteyen gençler için ise bu tip etkinlikler daha ilgi çekici oluyor. Bu yüzden etkinliğe olan ilginin sebebi her fikrin paylaşılabilmesi ve paylaşılan fikirlerin ciddiye alınması olabilir. Bu faktörler birleşince gelen kitle daha canlı oluyor. Hafta sonunda böyle bir hava vardı. Bu hava da gösteriyor ki vekillerin sivil toplumdan kopmadan bu tür etkinlikler yapması gençler tarafından daha çok arzulanıyor.