Yıllar önce yazdığım bir yazıda bizim Atatürçülerin, çok ünlü oyuncuların rol aldığı, çok büyük masrafla Türkiye’de çekilen “Paralı Askerler” filmini nasıl sorun haline getirip yasaklatmaya çalıştıklarını anlatmaya çalışmıştım. Yazımı “Film adeta Türk seyircisi için çekilmişti. Ama filmin Türkiye’de gösterilmesine müsaade edildi mi, orasını hatırlayamıyorum” diyerek bitirmiştim.
10 Kasım gecesi Kanaltürk’teki bir tartışma programında söz bu filmden de açıldı. Bu filmin Türkiye’de yasaklandığını, sinemalarda olduğu gibi televizyonlarda da gösterilmediğini söylediler.
Sadece Bir Macera Filmi
Ben filmi yurt dışında izlemiştim. Bilmiyorum yanlış bir iş mi yaptım. Acaba Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına Türkiye’de yasaklananlar yurt dışında da yasak mı? Benim merakım, filmde Türkiye aleyhine neler olduğu idi. Filmde Türkiye aleyhine hiçbir şey yoktu. Her şey tam da istediğimiz gibi Yunanlılar aleyhine idi.
Bizimkilerin sorun yaptıkları Atatürk’lü sahneyi de şöyle halletmişlerdi: Filmin kahramanları Atatürk’ün huzuruna değil, adı söylenmeyen bir Türk komutanının huzuruna çıkarılıyorlardı.
“Paralı Askerler” bir dokümanter değil, Türk kurtuluş savaşını anlatan bir film de değil, bir macera filmi; bir başyapıt da değil, ama bir süper prodüksiyon; çok emek verilmiş ve çok büyük masraf yapılmış bir film. Belli ki filmin senaryosu çok dikkatle hazırlanmış, Türkleri rencide edecek tek bir cümle veya espri de yok. Filmde olanları tarihi olaylar, kişiler ve mekânlarla ilgilendirmeye çalışırsanız filmden bir şey anlamazsınız; filmden zevk almak için Türkiye hakkında hiçbir şey bilmeyen bir Amerikalı gibi seyredeceksiniz.
Tarihi olaylar Türkiye’nin turistik mekanlarında geçiyor, Batılıların kafasındaki doğu imajı bolca kullanılıyor. Baş rollerde Charles Bronson, Tony Curtis ve Michele Mercier var. Zaten bunlar filmin bütün dünyada seyredilmesi için yetiyor. Fikret Hakan’ın da önemli bir rolü var.
Filmin Yasaklanışı
Filmin tümü 1969 yılında Türkiye’de çekildi. Filmde Türk oyuncuları ve yüzlerce Türk figüran olarak rol aldı. Filmin çekimine Türk yetkililer de büyük katkılar sağladılar. Her şey iyi gitti. Ta ki, filmin son sahnesine gelene kadar… Filmde, muhtemelen Türk seyircisinin ilgisini arttırmak için Atatürk imajının da kullanılması düşünülmüştü. Son sahnede Atatürk iki kahramanımızı kabul edecek ve onları onurlandıracaktı. Kıyamet işte bu sahnede koptu. Üç dakikalık Atatürk rolü için bir jön yerine bir karakter oyuncusu oynatılıyordu. Gazeteler bunu bir milli mesele haline getirdiler. O zaman daha Türkiye’de Atatürk filmleri çevrilmemiş ve isimsiz oyuncular da Atatürk rolünü oynamamışlardı.
Film yapımcıları bu hesapta olmayan tepki karşısında, filmden Atatürk imajını çıkardılar, onun yerine adı anılmayan bir paşayı koydular. İki kahramanımız Atatürk’ün huzuruna değil, bu Türk komutanının karşısına çıkıyordu. Belli ki, film şirketi 3 dakikalık Atatürk rolü için Curtis ve Bronson’dan daha şöhretli bir oyuncu bulamamıştı.”
Ne var ki, yasakçıları bu değişiklik de tatmin etmedi. Adeta Türk seyircisi için çekilen film bir şekilde Türkiye’de yasaklandı.
Fikret Hakan: “Büyük emeklerle çektiğimiz bu filmin Türkiye’de yasaklanmış olmasının hiç bir hukuki ya da mantıki sebebi yoktur. Film aslında çok basit bir kaprise kurban gitti. O sıralarda Günaydın gazetesinin magazin şefliğini yürüten bir kadın Bronson ile özel bir röportaj yapmak istemişti. O da çekimlerinin çok yoğun olduğu gerekçesiyle bu isteği geri çevirdi. Hatun bunun üzerine ‘Vay efendim, Amerikalılar ülkemizi kötülüyor’ falan diyerek gazetesinde filmin aleyhine acımasız bir saldırı kampanyası yürütmeye başladı ve bu durum sonradan bizim sansür kurulunu da etki altında bıraktı.”
Fikret Hakan yıllar sonra böyle diyor, ama o zaman medya tarafından hiç yoktan açılan bu kötüleme kampanyası karşısında filmin yerli oyuncuları ya susmuşlardı, ya da bu kampanyaya destek vermişlerdi. Filmde oynamış bazı oyuncuların da, basın toplantısı yaparak 3 dakikalık Atatürk rolünün isimsiz bir oyuncu tarafından oynanmasını kınadıklarını hatırlıyorum. İsimsiz dedikleri kişi pek çok iyi filmde oynamış birinci sınıf bir karakter oyuncusu olan Patrick Magee idi.
Baş rollerinde zamanının 3 dev oyuncusunun oynadığı, dünyanın dört bir tarafında milyonlarca insanın seyrettiği bir macera filminde, Türk Kurtuluş Savaşının adının geçmesinin, Türkiye’nin yerinin bile nerede olduğunu bilmeyen insanların Atatürk’ün adını duymasının acaba Türkiye’ye ne zararı olabilirdi ki!
Bu filmin yasaklanması, ideolojik bağnazlığın, insanların gözlerini nasıl körelttiğine örnek bir olay… Yasakçı, empati duygusunu kaybediyor, insanların yaptığı masrafı, verdiği emeği, ortaya çıkarılan ürünü, ülkenin bundan göreceği kaybı hiç umursamıyor.
Kemalistlerin Gözünden Kaçan Asıl Tehlike
Filmin konusu, bir sandık altın ve mücevherin iki maceraperest Amerikalı tarafından Türk kurtuluş savaşı liderine ulaştırılması idi… Filmin sonunda öğreniyoruz ki, kurtuluş savaşının lideri için sandık içinde getirilen altınların ve mücevherlerin hiç önemi yok, onun için önemli olan sandığın içine saklanmış olan Hazreti Osman döneminden kalma Kuran-ı Kerim… Filmin sonunda Paşa Kuran-ı Kerim’i koltuğunun altına alıp çıkıyor. Film, sanki kurtuluş savaşının ulus devleti kurmak için değil, şeriat devletini ihya etmek için yapıldığını ima ediyor.
Bu konuyu tartışmak o zamanki Kemalistlerin hiç aklına gelmemişti. Günümüz Kemalistleri olsa, bunun BOP’un ılımlı İslam’a destek politikasının bir parçası olduğunu kolayca fark ederlerdi.
Bu film şu anda You-Tube’dan seyredilebilir. Filmin İngilizce ismi olan “You can’t win’em all” u girerek kolayca bulabilirsiniz. Bu durumda You-Tube’un tekrar yasaklanması gerekiyor. You-Tube yasaklansa da, bu film başka internet sitelerinden de indirilebilir. En iyisi Türkiye’de internet’in tümden yasaklanması…
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) uyuyor mu? Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) uyuyor mu? CHP uyuyor mu?