DİB Din İşleri Yüksek Kurulu’nun faizle ilgili kararı (veya fetvası) faize ilişkin tartışmaları tekrar alevlendirdi. Bu kararı memnuniyetle karşılayanlar yanında şiddetle eleştirenler de oldu.
Faiz konjonktürel ve/veya mahallî bir mevzu değil, her yere ve her döneme mahsus. Yani faiz olayı dünyanın hemen her yerinde her zaman karşılaşılan bir olgu olmuş. Modern insan faizi daha çok paranın var olduğu ve kullanıldığı dönemle ilişkilendirmeye meyilli. Çünkü paranın mevcudiyeti faizi paradan para kazanmak olarak görmeyi kolaylaştırıyor ve kınanmaya daha açık hâle getiriyor. Ancak, faiz para öncesinde de insan hayatındaydı. Ödünç alınan şeylerin bir miktar fazlasıyla iade edilmesi de bir faizli uygulamaydı. İnsanlar arasındaki borç alma-verme ilişkilerinin istikrarlı ve sürekli olması için kullanılan araçlardan biri faiz oldu. Meselâ, ilkel küme toplumlarında diğer avcılardan ödünç yiyecek alan bir avcının o yiyeceği biraz fazlasıyla iade etmesi beklenirdi. Borç ilişkilerine girmek çok boyutlu ve sonuçluydu ve insanlar faiz olmadan bildiğimiz çapta ve yaygınlıkta toplumsal ilişkiler kuramazdı…
Paranın doğması faizi çok daha somut olarak görülebilir ve takip edilebilir duruma getirdi. Bunun da tesiriyle tarih boyunca paraya ve paraya dayanan bir uygulama olarak faize şiddetle karşı çıkan dinsel ve seküler görüşler boy gösterdi. Musevilik, Hristiyanlık ve İslam inancında faiz hoş görülmedi. Hristiyanlar ve Yahudiler zaman içinde görüşlerini çeşitlendirerek yola devam etti. Bugün ne Hristiyanlar ne de Museviler arasında faize ilişkin önemli bir tartışma var. Antik Yunan’da da faiz eleştirisi yapanlar çıktı. Daha yakın dönemlerde –çok başarısız bir para idarecisi olan- Karl Marx faizden ve faizle işlem yapanlardan nefret eden biriydi.
Müslümanlar için faiz hassas bir konu. Faizin haram olduğunu söyleyen dinî hükümler mevcut. Ancak, buna rağmen, İslam toplumlarında faizden tümüyle kaçınmanın mümkün olamadığı da açık. Bu yüzden konu devamlı tartışılmış. Bazı İslam bilginleri faiz ile riba arasında bir ayrı yaparak ribanın haram faizin caiz olduğunu söylemiş. Diğer bazı İslam bilginleri ise belli oranlara (mesela %15’e) kadar faizi caiz görmüş. Ama fikirler teke inmemiş ve tartışmalar hiç bitmemiş.
Çağımızda özgür bir toplumda yaşamak neredeyse herkesin ideali. Özgür toplum nedir? Özgür toplum bireylerin negatif özgürlüğe sahip olduğu toplumdur. Böyle bir toplumda insanlar neyi yapacaklarına ve neyi yapmayacaklarına kendileri karar verebilirler ve kararlarının peşinden gidebilirler. Başkalarına bir hak ihlâli yoluyla zarar vermedikçe bunu yapmaktan haklı ve meşru olarak engellenemezler. Özgür bir toplumda sadece Müslümanlar yaşamaz, başka inançlardan ve klasik inanç sayılmayan tutumlardan insanlar da yaşar. Müslümanlar da sadece aynı ana çizgiyi paylaşmaz, kendi aralarında bir çeşitlilik gösterir. Bu yüzden, özgür bir toplumda hiç kimsenin dinsel veya seküler görüş ve inançları herkesi bağlama durumunda olamaz. İnsanlar hangi yollarda yürümek istiyorsa yürür.
F. Bastiat’nın dediği gibi, özgürlük bugün problem hâline getirdiğimiz birçok şeyin çözümünü kolayca ve çok düşük (veya sıfır) maliyetle sağlayabilir. Faiz sorunu da bunlar arasındadır. Başka bir deyişle, konumuz faiz olduğuna göre, özgür bir toplumda isteyen faizli istemeyen faizsiz işlem yapabilir. Toplum bu ihtiyaçlara cevap verecek kurumları geliştirir. Devlet vatandaşlarına hangi yolu takip edecekleri hakkında talimat veremez ve açık toplumda tezahür eden seçenekleri –tercih yelpazesini- birilerinin tercih imkânını elinden alacak şekilde kısıtlayamaz. Tercih yelpazesi her ihtiyaca cevap verecek alternatifleri kapsamalıdır. Bu çerçevede Türkiye’de katılım bankacılığının doğması toplumun daha da özgürleşmesi yolunda bir adım olmuştur. Katılım bankacılığına izin verilmemesi nasıl özgürlük alanını daraltırsa, faiz haramdır diyerek faizi kapsayan işlemler yapmanın hukuken yasaklanması ve zorla engellenmesi de özgür toplumdan öyle bir sapma teşkil eder.
İsteyenler teolojik ve ahlâkî tartışmalar yapmaya devam etsin. Ama hiç kimse hiç kimseye kendi tarzını ve tercihini bizzat doğrudan doğruya veya kamu zoru vasıtasıyla dolaylı olarak dayatmaya kalkışmasın. Herkes kendi seçtiği yolda gitsin. Yollar arasında rekabet hüküm sürsün ve bir yoldan diğerine geçiş serbest olsun.
Gerçek basit ve açık: Özgür toplumda, faiz kurumu, ne faiz alıp verenler için ne de faiz almayanlar ve vermeyenler için bir problem teşkil eder. Her iki kesim de farklı tercihlerine ve uygulamalarına rağmen barış ve huzur içinde bir arada yaşayabilir.