Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun, ABD ziyaretinde görüştüğü Washington Post Gazetesi yardımcı editörlerinden Jackson Diehl’e “Britanya’nın eski sömürgeleriyle beraber bir Milletler Topluluğu (commonwealth) var. Niçin Türkiye de; Balkanlar, Ortadoğu ve Orta Asya’daki eski Osmanlı ülkelerinde liderliğini yeniden kurmasın?” dediği rapor edildi. Dahası gazete bu ifadelere verdiği linkle bir Osmanlı haritasına işaret etti. Harita basınımızda ‘Dışişleri Bakanı’nın özlediği oluşum’ şeklinde yer aldı ve akabinde İngiliz Milletler Topluluğu’na benzer bir Osmanlı Milletler Topluluğu (OMT) olabilir mi tartışması başladı ve halen de devam ediyor.
İNGİLTERE İÇİN İMT’NİN ANLAMI NE?
Öncelikle “İngiliz Milletler Topluluğu” (British Commonwealth of Nations), bahsettiğimiz oluşumun bugün için resmî adı değil. 1949 Londra Deklarasyonu’ndan beri sadece “Milletler Topluluğu” (Commonwealth of Nations) tabiri kullanılıyor. Lakin Türkçede yerleşiği ve kısmen daha açıklayıcı olduğu için “İngiliz Milletler Topluluğu” (İMT) tanımlamasını kullanmakta bir beis yok. İMT’nin başlangıcı 1887’den itibaren gerçekleşen Britanya ve sömürge başbakanlarının toplantılarına kadar götürülebilir. Günümüzde İMT bir tür uluslararası örgüt ya da birlik olarak nitelenebilir. Çünkü üye ülkelerin hepsinin egemenlik ve legal eşitliği karşılıklı tanınmış ve Londra’da faaliyet gösteren sürekli bir merkezi ve sekretaryası var. İMT’nin 1971’de Singapur’da yapılan devlet ve hükümet başkanları toplantısında yayımlanan Singapur Deklarasyonu ile birliğin amaçları şöyle ifade edilmişti: Demokrasi, insan hakları, iyi yönetim, hukukun üstünlüğü, eşitlik, serbest ticaret, çok taraflılık ve dünya barışının teşvik edilmesi. Bu ilkeler bir anlamda İMT’nin anayasası gibi. Benzeri ilke deklarasyonlarını neredeyse bütün uluslararası örgütlerin kurucu metinlerinde buluyoruz. Peki, pratikte durum nedir? Bugün için İMT’nin Birleşik Krallık yanında aralarında Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Avustralya, Nijerya, Kanada gibi büyük ülkelerin de yer aldığı 54 üyesi var. Hatta 1950’li yılların ortalarında Fransa’nın da üyeliği düşündüğü yolunda rivayetler var. Mevcut üyelerden, Mozambik ve Ruanda haricindeki 54 tanesi geçmişte bir şekilde İngiltere’nin sömürgesi olmuş. Tabii bu, geçmişte İngiltere’nin sömürgesi olan her devletin bugün İMT üyesi olduğu anlamına gelmiyor. İrlanda ve Zimbabwe, üyelikten gönüllü olarak çıkmış ülkeler. Mısır, Irak, Filistin-İsrail, Ürdün, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Umman, Somali ve Sudan, geçmişte bir şekilde İngiliz sömürgesi sayılmalarına rağmen İMT’ye hiç katılmadılar. Bu ülkelerin İngiliz İmparatorluğu’nun son döneminde sömürge olduklarını ve eski Osmanlı ülkeleri kapsamına girdiğini burada not etmekte yarar var. İMT’nin mevcut üyelerinin 33 tanesi siyasi rejim olarak cumhuriyet, 5 tanesi monarşi ve Birleşik Krallık (İngiltere) dâhil 16 tanesi ise İngiliz Kraliçesi II. Elizabeth’i kendi monarkları olarak kabul ediyor. Yani Kraliçe Elizabeth sadece Birleşik Krallık’ın değil, aralarında Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin de bulunduğu 16 devletin sembolik de olsa devlet başkanı sayılıyor. Kraliçe Elizabeth aynı zamanda İMT’nin sürekli başkanı. Bu pozisyon da sembolik bir hüviyet taşıyor ve İMT 1965’ten beri pratikte üye devlet ve hükümet başkanları toplantısında seçilen genel sekreter tarafından idare ediliyor. Son düzenleme ile bir genel sekreter 4 yıllık bir dönem için seçiliyor ve en fazla iki dönem görevde kalabiliyor. Şu ana kadar görev yapan genel sekreterler sırasıyla Kanada, Guyana, Nijerya, Yeni Zelanda ve Hindistan’dan.
Bütün bu istatistikî bilgilerden ne çıkarabiliriz ve İMT’nin pratik bir anlamı ve hele hele Britanya için bir önemi var mı? İMT, devletlerin egemenlik ve legal eşitliği prensibine dayanan bir uluslararası örgüt niteliğinde olduğundan, aynen benzeri örgütler gibi (mesela Birleşmiş Milletler, Arap Birliği, Amerikan Devletleri Teşkilatı, NATO vb.) mobilizasyon ve icraat kapasitesi sınırlı. Yani bir Avrupa Birliği gibi değil. İngiliz kolonyal geçmişi ve belli ölçüde İngiliz geleneğinden etkilenme ortak nokta. Kendi aralarında burslar, belli seyahat kolaylıkları, 4 yılda bir yapılan Commonwealth Oyunları en göze çarpan aktivitesi. Ayrıca bazı devletler için uluslararası tanınma ve belki de bir meşruiyet aracı olarak işlev gördüğü düşünülebilir. Bir ara Sudan, Madagaskar, Yemen ve Cezayir’in üyelik başvurusunda bulunması bu çerçevede değerlendirilebilir. Peki, İngiltere açısından İMT’nin anlamı ne? Her şeyden önce İMT bir prestij kaynağı. İngiltere gibi coğrafî ve demografik olarak nispeten küçük bir devlete uluslararası bir aktör statüsü ve etkinlik veren kaynaklardan birisi. Dahası İngilizcenin yaygınlığını sağlayan bir platform işlevini de görüyor. İktisadi olarak İngiltere açısından Avrupa Birliği’nden sonra iki numaralı ticaret partneri. Bir ölçüde de İngiliz monarşisinin hayatiyetini sürdürmesine imkân veriyor. İktisaden getiri-götürü hesabıyla İngiltere’nin İMT’den bugün için büyük bir kazancı olduğunu söylemek zor. Tabii tersi de doğru. Yani İMT’nin İngiltere’ye ciddi bir maliyeti de yok. Kültürel ve siyasi getirileri düşünülünce İngiltere açısından durum kazançlı sayılabilir. Lakin gevşek bir uluslararası örgüt olduğundan İMT herhangi bir üyeye ciddi bir maliyet yüklemiyor. Belki halen devam etmesinin sebebi bu. Bence İngiltere için İMT’nin iki ciddi katkısı var: Birincisi, İngiltere’nin uluslararası bir aktör olmasına kaynak oluşturması. İkincisi de İngiltere’nin bugünü ile geçmişi arasındaki bağlardan birini sağlaması.
OSMANLI İMPARATORLUĞU OMT’NİN FİİLİ GERÇEKLİĞİDİR
Gelelim Osmanlı Milletler Topluluğu’na. Acaba OMT bir hayal midir? Bugün için resmen tanınmış İMT benzeri bir OMT yok. Lakin bu böylesi bir oluşumun tamamen hayal olduğu anlamına gelmez. Çünkü son yıllarda mesela, Türkiye, Suriye, Ürdün ve Lübnan arasındaki ilişkilerin geldiği düzey İMT ülkelerinin ilişki düzeyinden daha geri değil. Yani İMT ülkeleri arasındaki etkileşim ve alışverişin benzeri bir bütünleşme şu anda Türkiye ile beraber eskiden Osmanlı İmparatorluğu nüfuzunda olan bazı ülkeler arasında zaten var. Çağımızda ulaşılan küresel ve bölgesel ölçekteki iktisadi entegrasyon OMT’nin pratik imkânını yaratmış bulunuyor. Başka bir deyişle OMT halihazırda potansiyel bir gerçekliğe tekabül ediyor. Tarihsel olarak bakılınca Osmanlı İmparatorluğu OMT’nin fiilî gerçekliğidir. Yani Osmanlı İmparatorluğu zaten bir milletler topluluğuydu. “Millet sistemi” denilen yapı bunun ifadesiydi. Dinî aidiyete göre tanımlanan müslim ve gayrimüslim milletlerin toplamıydı Osmanlı. Dahası idari olarak da farklı yerel birimlere verilen otonomi düzeyi (Kırım Hanlığı, Mağrip beylikleri, Balkan prenslikleri, Körfez ve Arap Yarımadası’ndaki emirlikler gibi) zaman içinde değişse de Osmanlı’nın hiçbir zaman yekpare merkezî bir imparatorluk olmadığını, yani değişik birimlerin toplamı olduğunu gösterir. Şüphesiz bu birimleri toplayan çatı sultanlıktır. İngiliz İmparatorluğu İMT’ye evrilmişken Osmanlı İmparatorluğu OMT’ye evrilmemiştir. Şüphesiz bunun sebebi, herkesin bildiği üzere, İngiliz İmparatorluğu’nun, Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşadığı yıkım ve tasfiye sürecini yaşamamış olmasıdır. Diğer neden, Elie Kedourie’nin yerinde tespitiyle, Fransız Devrimi’nden sonra Osmanlı coğrafyasına zerk edilen milliyetçilik/ulusçuluk zehridir. Ulusçuluk ideolojisinin yayılmasıyla eski “millet” aidiyetinin yerini “ulus” aidiyeti almıştır. Ulus aidiyetinin millet aidiyetinden farkı; tarihsel bir süreç içinde zamanla oluşan bir aidiyet değil; bizatihi belli kesimlerce oluşturulan, dışlayıcı bir ülkesellik ve merkeziyetçi bir örgütlenme getiren ulus-devlete ve ulusçuluk ideolojisine dayanan bir aidiyet olmasıdır. Bazılarının OMT’yi bir hayal olarak nitelemesinin altında da bu ulusçuluk ideolojisi vardır ve aslında ulusçuluk ideolojisi hâkim olduğu sürece de OMT benzeri oluşumlar hayatiyet bulamaz.
Günümüzde artık tekelci, uniform ve dışlayıcı anlamdaki geleneksel ulus-devlet yapılarının zayıfladığı bir vakıa. Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı halkların ve aidiyetlerin barış içinde bir arada yaşamasını sağlamada gösterdiği başarı da tarihsel bir vakıa. Bir an için düşünelim: Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya’daki ülkeler (yani eski Osmanlı coğrafyası ülkeleri) bir birlik oluşturacak olsalar, “Osmanlı Milletler Topluluğu”ndan daha iyi bir tanımlama bulabilirler mi?
Zaman-Yorum, 15.12.2010