Türkiye’de 1994 yılına kadarki dönemlerde kamu görevlileri hakkındaki güvenlik soruşturması uygulamalarının hukuki dayanağını idarî işlem mahiyetinde olan yönetmelikler teşkil etmekte idi. 26.10.1994 Tarih ve 4045 Sayılı Kanunla güvenlik soruşturması ilk kez kanunî dayanağa kavuşturuldu. 4045 Sayılı Kanunun, 01.02.2018 Tarih ve 7078 Sayılı Kanunun ile nihaî şekli verilen 1. maddesine göre,
“Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması; kamu kurum ve kuruluşlarında, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, jandarma, emniyet, sahil güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ve ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılır. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimler, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden bilgi ve belge almaya, 04.12.2004 Tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171/5. ve 231/13. fıkraları kapsamında tutulan kayıtlara ulaşmaya, Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturma sonuçlarını, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile kesinleşmiş mahkeme kararlarını almaya yetkilidir. Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak merciler ve üst kademe yöneticilerinin kimler olduğu Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir”.
Daha sonra 4045 Sayılı Kanunun 1. maddesine dayanılarak 14.02.2000 Tarih ve 2000/284 Sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği çıkarılmıştır.
4045 Sayılı Kanunda, güvenlik soruşturmasının kapsamı dar bir şekilde belirlenmiş ise de, hakkında güvenlik soruşturması yürütülen kişilerin ne tür davranışlarının onun aleyhine işlem yapılması için gerekçe teşkil edeceği belirtilmemiştir; bu konuda somut kriterler mevcut değildir. Nitekim, uygulamada çoğu kereler sırf güvenlik soruşturması gerekçesi ile memuriyete atanmayan ya da atandıkları halde kamu görevleri sonlandırılanlar tarafından açılan iptal davalarının büyük ekseriyetinin iptal ile sonuçlandığı görülmüştür.
15 Temmuz 2016 hain darbe teşebbüsünden sonra çıkarılan 29.10.2016 Tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 676 Sayılı “OHAL Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında KHK”nin 74. Maddesinde, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel ve özel şartların yer aldığı 48/1. fıkrasının (A) bendine şu alt bent eklenmiştir.
“8. Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak”.
Bu KHK, 01.02.2018 Tarih ve 7070 Sayılı Kanunla kanunlaştırılarak (md. 60), Güvenlik soruşturması hakkında tekrardan bir kanunî düzenleme yapılmıştır.
7070 Sayılı Kanunda güvenlik soruşturmasının yapılması kapsamına 657 Sayılı Devlet Memurları kapsamına dâhil olan bütün kamu görevlileri dâhil edilmiştir. Bu vesileyle, bu kanunda, 4045 Sayılı Kanundaki, haklarında güvenlik soruşturması açılacak kamu görevlilerine ilişkin güvenlik soruşturmasının kapsamını daraltıcı yöndeki hükümler yer almamıştır. Ayrıca bu kanunda, güvenlik soruşturması yapılırken ne tür ölçütlerin esas alınacağı konusunda da hiçbir hükme yer verilmiş değildir.
4045 Sayılı Kanunda “Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, birim ve kısımların tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak merciler ve üst kademe yöneticilerinin kimler olduğu Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir” hükmüne yer verilerek, güvenlik soruşturmasının uygulanmasına yönelik hükümlerin belirlenmesi hususunda düzenleme yapma yetkisi Cumhurbaşkanına verilmiştir. 24.10.2018 Tarih ve 228 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla, Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliğinde yapılan değişiklik kapsamında Yönetmeliğe, “…ile ilk defa veya yeniden kamu hizmeti ve görevlerine atanacaklar hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını düzenlemektir” hükmü eklenmiştir. Eklenen bu hükümle, 7070 Sayılı Kanuna uygun şekilde, güvenlik soruşturması yapılacak kamu görevlilerinin muhtevası tüm kamu görevine girecekleri kapsayacak şekilde belirlenmiştir.
7070 Sayılı Kanun hakkında CHP’li milletvekilleri tarafından AYM’ye iptal davası açılmıştır. AYM de, 24.07.2019 tarihinde vermiş olduğu kararla, bu hükmü iptal etmiş ve iptal kararı da 29.11.2019 Tarih ve 30963 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
AYM, söz konusu kararında, 7070 Sayılı Kanunun güvenlik soruşturmasına ilişkin hükmünü, Anayasanın, önce temel hak ve hürriyetlerin sadece kanunla sınırlandırılmasını öngören 13. maddesi, sonra kişisel verilerin korunmasına ilişkin 20. maddesi, daha sonra da “Memurlarla ve diğer kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülüğünün” düzenlendiği 129. maddesi açısından incelemiştir. AYM’ye göre,
“Bu bağlamda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen verilen kişisel veri niteliğindedir. Kuralla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kamu mercileri tarafından özel yaşamı ile ilgili sorular sorulması da dâhil olmak üzere bir bireyin özel hayatı, iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerin alınması, kaydedilmesi ve kullanılması özel hayata saygı hakkına sınırlama niteliğindedir (Par. 169).
Kuralda güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılması memurluğa alımlarda genel şartlar arasında sayılmasına karşın güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğuna, bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırma yapacağına, ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Diğer bir ifadeyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin kuralla sadece güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması devlet memurluğuna alımlarda aranacak şartlar arasında sayılmıştır (Par. 171).
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda devlet memurluğuna atanmada esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi Anayasanın 13., 20. ve 128. Maddeleriyle bağdaşmamaktadır (Par. 172) (AYM Kr. E. 2018/73, K. 2019/65, KT: 24.27.2019).
AYM’nin bu kararı üzerine güvenlik soruşturmasına ilişkin şu değerlendirmeler yapılabilir.
(1) AYM kararıyla, 7070 Sayılı Kanunun 60. maddesi, bu kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden itibaren yürürlüğünü kaybetmiştir.
(2) 7070 Sayılı Kanunun iptal kararına konu olan bu maddesine istinaden, 228 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla 14.02.2000 Tarih ve 2000/284 Sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliğine eklenen “…ile ilk defa veya yeniden kamu hizmeti ve görevlerine atanacaklar hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını düzenlemektir” hükmü kanunî dayanağını kaybetmiştir. Dolayısıyla, bu hüküm hukuka aykırı hale gelmiştir. Bu vesileyle, Danıştay’a açılacak bir iptal davası neticesinde iptal edilebilir.
(4) 4045 Sayılı Kanunun güvenlik soruşturmasına ilişkin hükümleri yürürlüğünü sürdürmektedir. Dolayısıyla, 4045 Sayılı Kanun ile bu kanuna uygun hükümleri içeren Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliğine göre, bu kanunda ve yönetmelikte belirtilen kamu görevlileri hakkında güvenlik soruşturması yapılması yönündeki uygulamalara devam edilir.
(5) 4045 Sayılı Kanunun, AYM kararında yer alan “…Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda devlet memurluğuna atanmada esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi Anayasanın 13., 20. ve 128. Maddeleriyle bağdaşmamaktadır” ifadeleri ile çelişen hükümlerinin Anayasaya aykırılığı durumunun ortaya çıktığı söylenebilir. Bu kanun hükümlerinin burada bahsi edilen gerekçelerle çelişen kısımlarının, Anayasanın 152. maddesi kapsamında, görülmekte olan bir davada uygulanmakta olan bu kanunun Anayasaya aykırı olduğu düşünülen hükümlerinin, davaya bakmakta olan mahkeme tarafından itiraz yoluyla AYM’nin önüne getirilmesi halinde, bu hükümlerin iptal edilmesi mümkündür.
Bu gerekçenin geri planında, Anayasanın 13. maddesinde yer alan “temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği”ne dair hüküm yer almaktadır. AYM, son yıllarda verdiği kararlarında, özellikle temel hak ve hürriyetlere ilişkin sınırlamalar konusunda, kanunla düzenlenmesi anayasal olarak zorunlu olan konularda, yürütmeye yetki verilmesini Anayasaya aykırı bulmaktadır. Burada temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması kapsamına, sadece ceza hukuku kapsamına giren cezaî normlar değil, disiplin suçları ve diğer sınırlayıcı düzenlemeler de dâhil edilmektedir.
Bu durumda Anayasanın 13., 20. me 128. maddeleri hükümleri kapsamında, TBMM tarafından, Anayasaya uygunluğun sağlanması kapsamında yapılması gereken, 4045 Sayılı Kanunda yer alan güvenlik soruşturmasına ilişkin hükümlerin yeniden düzenlenmesidir. Bu değişiklikler kapsamında, güvenlik soruşturmasına ilişkin konularda, gerek kişisel verilerin korunması, gerekse kamu görevine girme haklarına ilişkin sınırlayıcı mahiyetteki hükümlerin, kanun yoluyla düzenlenmesi ve Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliğinin de bu kanunla uyumlulaştırılması gerekir.
Nihai olarak belirtmek gerekirse; AYM, bu kararında güvenlik soruşturmasının mutlak olarak Anayasaya aykırı olduğu yönünde karar vermiş değildir. Bu kararda, Anayasanın 13., 20. ve 128. maddeleri ile uyumlu bir şekilde, güvenlik soruşturmasına ilişkin temel ilke ve kuralların, keyfiliğe yol açmayacak şekilde kanunla düzenlenmesi gerektiği belirtilmektedir.
* Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi