Kürt milliyetçiliği ırkçı mıdır?

Türk milliyetçiliğinin özü itibariyle ırkçı değil asimilasyonist olduğunu, ama bunun da pek matah bir şey olmadığını bir önceki yazımda belirtmiştim. Kürt milliyetçiliğine geldiğimizde ise daha farklı ve daha beter bir tablo çıkıyor karşımıza: Çünkü asimilasyona meraklı olmayan, tam tersine ayrı bir “ ulus” yaratmayı hedefleyen Kürt milliyetçiliği, özü itibariyle ırkçı. Türkleri ve Kürtleri (Irak söz konusu olduğunda ise Kürtleri ve Arapları) elden geldiğince ayrıştırmaya, aralarına etnik statüler, kategoriler ve mümkünse sınırlar sokmaya çalışıyor.

Kürt siyasi hareketinin önde gelen isimlerinden Mehdi Zana’nın bir zaman önce “her ırkın kendi sınırına çekilmesini” öneren sözleri, bu gerçeğin açık bir ifadesiydi. Öcalan’ın son günlerde İmralı’dan saçtığı dehşetli laflar da aynı şeyin altını çiziyor. Evet, PKK, ilk yıllarında açıkça savunduğu “ Bağımsız Birleşik Kürdistan” hedefinden vazgeçtiğini söylüyor, ama PKK hareketinin gönlünde yatan aslanın bu olduğunu düşündüren pek çok işaret fişeği var. Kürt milliyetçileri, 1930’lardaki “Türk Tarih Tezi”nin kopyası niteliğindeki zırvaları çoktandır savunuyor, İslam öncesi devre ait epey cafcaflı ama bir o kadar da uydurma “şanlı tarih”ler yazıp duruyorlar. “Türk sömürgeciliği”nden kurtuldukları zaman başlarının göğe ereceğine inanan Kürt yorumcuların yazıları internette dolaşıyor. “Geç kalmış milliyetçiliğin” bütün bildik romantizmi ve fanatizmi var karşımızda.

Dolayısıyla benim kanaatim, PKK’nın ve onun siyasi kolunun ayrı devlet idealinden ancak konjonktür gereği vazgeçtiği, fakat uzun vadede buraya varacak bir yolun taşlarını şimdiden döşemek istediği. Liberal demokrasinin hak ve özgürlüklerini beğenmeyip ille de “ grup hakları” istemeleri, bundan.

Peki bu durumda bir “Kürt açılımı” planlayan hükümet ve böylesi bir demokratikleşme adımını yıllardır savunan “liberaller,” PKK’nın ekmeğine yağ süren “hainler,” yahut, en iyi ihtimalle, Lenin’in deyimiyle “faydalı aptallar” mı olmuş oluyorlar?

Hayır. Çünkü Kürt milliyetçiliğini dizginlemenin yolu, Kürt kimliğini bastırmak ve Kürtleri ezmek değil. Aksine, bizim hoyrat devletimizin 80 küsur yıldır benimsediği bu otoriter politika, Türkiye Kürtleri arasında etnik milliyetçiliğin gelişmesinin en başta gelen sebebi oldu. Bu milliyetçiliğinin ateşini düşürecek, Kürt vatandaşların çoğunu bundan uzaklaştıracak bir şey varsa, o da demokrasiyi sağlamlaştırmak, hak ve özgürlükleri genişletmek.

(Kaldı ki vatandaşlarımızın hak ve özgürlükleri, bunları kabul etmenin getireceği “stratejik fayda”dan bağımsız olarak, başlı başına bir değer. Tabii, böyle değerleri olanlar için…)

Dolayısıyla Türkiye’nin yapması gereken, Türk milliyetçiliğinin “ya asimile ol, ya terket” şeklindeki geleneksel ezberini aşarak, Kürt vatandaşların tüm hak ve özgürlüklerini teslim etmek, Kürt kimliğini saygıyla kucaklamak. Hükümet ve Cumhurbaşkanı zaten bunu yapmaya çalışıyorlar; iyi de yapıyorlar.

MHP ve CHP, felaket tellallığı yoluyla ucuz muhalefet yapmak yerine yapıcı eleştiri ve önerilerle meseleye yaklaşsa, ne iyi olur. Aslında işe neden “Fırat’ın doğusu”na geçince her seçimde nal topladıklarını sorgulayarak başlayabilirler. Kürtlerin kalbini kazanma konusunda hiçbir performans gösterememiş olan bu iki partinin Kürt sorunu konusunda atıp tutması biraz komik kaçıyor çünkü…

Star, 26.08.2009

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et