KCK İstanbul Yürütme Kurulu, Beyoğlu’nda yapılması planlanan bir eylemde kadınların ön plana çıkmasını, polis panzerlerine saldırmasını, panzerlerin altına girmesini ve ölmesini istemiş.
Talimatta “Kadınların ölmesi ile haklılığımız artacaktır” deniliyormuş.
BDP rozetli KCK’lılar, BDP İstanbul İl Başkanlığı’nda toplanıp “gençler arabaları yakmalı, her kesim ayrı ayrı örgütlenmeli, ilçeler, köyler kapılarını siyasetçilere kapamalı, onları kabul etmemeli, AKP Kürdistan’da rahat seçim çalışması yürütememeli” diye kararlar almışlar.
Sultangazi’yi savaş alanına çevirme, Esentepe’de, Gazi Mahallesi’nde, İsmet Paşa’da kan dökme planları yapmışlar.
“Şiddet eylemlerini artırın. Mahalleleri savaş alanına çevirin. Tutuklanmaktan korkmayın, nasılsa yakında devrim olacak, cezaevlerini boşaltacağız” diye kandırmışlar gençleri. “Demokratik çözüm seçimle gelmez. 2011 yılını devrim yılı olarak görüyoruz” diye konuşmuşlar.
Evet; yanlış okumadınız; demokratik bir düzende siyasi mücadele yapmak üzere kurulmuş legal bir partinin binasında kaos ve iç savaş planları yapmışlar.
BDP toplantılarına konan böceklerle elde edilen bu bilgiler son KCK operasyonlarının temelini oluşturmuş.
Şimdi merak ediyorum; dün KCK operasyonları ile ilgili olarak “Başbakan hukukun ırzına geçiyor” diye kükreyen Hasip Kaplan, kimin hukukun ırzına geçtiğini apaçık ortaya koyan bu ses kayıtlarından sonra ne diyecek! “Seçilmiş siyasetçileri, belediye başkanlarını tutukluyorlar; demokratik siyasetin yolunu kesiyorlar” diye kıyamet koparan Demirtaş ve şürekası ile aynı koroya katılan “solcu” aydınlarımız şimdi KCK tutuklamalarına hangi yüzle karşı çıkacaklar! “KCK’ya yönelik son operasyonlardan endişe duyduğunu” bildiren Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre, şimdi mahcup olmayacak mı?
x x x
Şiddete karşı olan, barış isteyen herkes şunu kavramalıdır:
Terör örgütü her geçen gün bir kez daha görüyor ki, dağlarda yürütülen savaşla sonuç alınması mümkün değil. Devletin geçirdiği değişimden, AK Parti’nin yaptığı reformlardan sonra PKK’nın Güneydoğu’daki kitle tabanı zayıflıyor. Örgüt, ölenlerin yerine yeni gençleri dağa çıkarmakta zorlanıyor. Özellikle terörle mücadelenin inisiyatifinin ordudan siyasetçilerin eline geçmesiyle, PKK’nın durumu dağlarda ve Kandil’de gittikçe zorlaşıyor.
Bu koşullar terör örgütünü şehirlere ve şehir örgütlenmesine yöneltiyor. Dağdaki savaş bittikten sonra da varlığını sürdürebilecek; bütün Güneydoğu bölgesini bir ağ gibi sarmış, bölgedeki her türlü örgütlenmeyi (belediyeleri, sivil toplum örgütlerini, sendikaları, işveren örgütlerini, dernekleri, tek tek aydınları ve doğal önderleri) kontrol altına almış bir yapılanmaya ihtiyacı var. Bu yapıyla Güneydoğu’da fiili iktidarı elinde tutmayı planlıyor.
İşte KCK bu amaçla kurulmuş bir yapı… Şimdilik şiddeti şehirlere yaymak, “devrimci halk savaşı stratejisi” dedikleri kaos ve iç savaş kışkırtıcılığı stratejisini şehirlerde uygulamakla uğraşıyor. Ama uzun vadeli ve asıl kalıcı görevi, Güneydoğu’da TC’ye paralel bir devlet kurmak ve bölgede iktidar olmak…
Öyle ki, eğer bu yapı tasfiye edilmezse, yarın PKK askeri olarak yenilse ve dağlarda artık savaş olmasa ya da devlet PKK’yla uzlaşıp genel bir af çıkarsa, silahlar sussa, dağdaki militanlar inse, yani PKK silahlı bir örgüt olarak tasfiye olsa bile, şehirlerdeki KCK yapılanması sayesinde varlığını sürdürmeyi garanti altına alabilecek.
Nasıl bir tabloyla karşı karşıya kalacağız o zaman? Naif barış taraftarları, “Çatışma bitti, barış geldi” diye sevinirlerken Güneydoğu’da yaşayan Kürt halkı KCK’nın kurduğu ilkel Stalinist devletimsi yapı altında eskisinden de beter bir şekilde ezilmeye devam edecek. Eski “gerillaları” bu defa silahlı halk milisi olarak tepesinde bulacak. Bu yapıya karşı çıkan kendisini “halk mahkemesi”nin karşısında bulacak. Esnaf haraçtan, aydınlar ölüm pusularından, işadamları tehditlerden kurtulamayacak.
İşte bu yapının bunun için tasfiye edilmesi gerekiyor. Türkiye devleti baskı ve zulüm politikalarından vazgeçerken Kürtler’in tepesinde yeni bir baskıcı yapının kurulmaması için; Güneydoğu’ya artık demokrasi gelmesi için; Kürtler’in özgürce yaşayabilmesi, istediğini seçebilmesi, fikirlerini özgürce ifade edip istediği gibi örgütlenebilmesi için KCK’nın daha fazla güçlenmeden tasfiyesi gerekiyor.
“Bu tutuklamalar hukuken zorunlu olabilir ama siyaseten yanlıştır” diyenlerin de oturup hangi siyasete hizmet ettiklerini bir kez daha gözden geçirmeleri gerekiyor.
Bugün, 07.09.2011