İşadamı Kararı İlkesi 

Ticarî hayatta kazanç, alınan risklerle oldukça ilişkilidir. Alınan riskler kimi zaman kazanç getirebileceği gibi kimi zaman da ciddi kayıplara yol açabilmektedir. Bu noktada yatırımcılar, kayıplarının giderilebilmesi için çeşitli yollar aramaktadır. Bu yollardan birisi de  işadamlarının aldıkları kararlardan ötürü sorumluluğunun doğduğu gerekçesiyle yargı yoluna başvurmaktır.

Öte yandan ticari hayatın devamı ve gelişebilmesi için ticari hayatta yöneticilerin/yönetim kurullarının kararlarını şirketin çıkarları doğrultusunda “rahatça” alabilmesi gereklidir. Bu nedenlerle de gerekli özenin gösterildiği durumlarda, şirketin menfaatine olacağı inancıyla alınan başarısız kararların sonuçlarından sorumlu tutulmamaları ve ayrıca mahkemelerin şirket yönetimine müdahalelerinin oldukça az olması gerekmektedir. Bu noktada karşımıza çıkan kavram ise “işadamı kararı ilkesidir” (Business Judgment  Rule).

İşadamı kararı ilkesi, ilk olarak, Percy v. Millaudon davası ile 19. yy’da ABD’de ortaya konulmuştur. Alınabilecek ticari kararların rahat ve baskılanmamış bir zihin ile alınabilmesinin ve şirketlerin menfaati gereği işadamlarının riskli kararlar alabilmelerinin önünü açan bu ilke, aynı zamanda mahkemelerin ticari hayata müdahalesinin de önüne geçmektedir. Bu ilkenin uygulanması sonucu mahkemeler yönetim kurulunun/yöneticilerin kararları ile ilgili yerindelik incelemesi yapamaz.

Bilindiği üzere kural olarak sermaye şirketleri olarak bilinen şirket türlerinde şirket ortaklarının sorumluluğu ortaklık payları ile sınırlıdır. Aynı şekilde şirket yönetiminin de sorumluluğu kusurlu davranışlar, özen yükümlülüğün ihlali, gözetim vb. gibi belli başlı durumlarda söz konusu olabilmektedir. Öte yandan ticari hayatın yapısı gereği riskli kararlar almak durumunda kalan ve kimi zaman başarısızlıklara imza atan kimi yöneticiler de yukarıda zikrettiğimiz çeşitli sorumluluk hallerinin doğduğu iddiası ile karşılaşabilmektedir. Bu durum da karar alıcıların riskli kararlara yönelmemesini, başarısızlık korkusu ile kararlar almasını beraberinde getirmektedir. Tahmin edilebileceği üzere bu durumun yarattığı baskı şirketlerin ve Türk ticari hayatının gelişmesini engellemektedir.

Bu duruma çözüm olarak geliştirilen bu kavram ile işadamlarının aldıkları kararlardan dolayı sorumlu tutulmaları zorlaştırılmıştır. İyi tartışılmış, düşünülmüş ve gerektiğinde uzmanlardan bilgi alınmış, danışılmış kararlar riskli olsa da veya başarısızlık getirse de (ve önemli bir şart olarak kararı alanın menfaatine hizmet etmiyorsa) şirket menfaatleri gereği riskli kararlar alınabilir. Bu kararlar bu ilke ile birlikte işadamlarını sorumluluk altına sokan kararlar olmaktan çıkarılmıştır.

İşadamı kararı ilkesi kimi ülkelerde ABD’de olduğu gibi geniş bir şekilde yorumlanırken çeşitli ülkelerde ise daha dar yorumlanmaktadır. Örnek vermek gerekirse, şirket adına gerekli araştırmaları yapıp hisse alan bir yönetici  hisselerin düşmesi sonucu şirketin ciddi zarar görmesiyle kimi ülkelerde bu kararından dolayı sorumlu sayılırken kimi ülkelerde ise gerekli araştırmaları yapmış ise ve kasıtlı bir olumsuz davranışı yok ise işadamı kararı ilkesi gereğince sorumlu tutulmamaktadır.

Ülkemizde ise bu kavram oldukça sınırlı bir biçimde ele alınmaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nda doğrudan anılmayan işadamı kararları ilkesine, kanunun 369. maddesinin gerekçesinde atıf yapılmıştır. Ancak yine de bu ilke, Batılı ülkelerde ele alındığı anlam ve yorumuyla ülkemizde ele alınmamaktadır. Bu noktada ülkemizde yöneticiler hakkındaki kusur karinesi, sorumluluk noktasında oldukça sık karşılaşılan ve özellikle iflas durumlarında yargıya taşınan konulardandır.

Ülkemizde, yöneticilerin daha rahat, gerektiğinde ticari kazanç amacıyla riskli kararlar alabilmesi adına işadamı kararı ilkesinin ülkemizde de yürürlüğe konulması ticari hayatımızın gelişmesi adına faydalı olacaktır. Bu noktada TTK hükümlerine eklenecek kavramın, işadamlarının aldıkları başarısız olmuş kararlarda sorumluluklarının doğmasını daha da zorlaştıracağını ifade edebiliriz. Alınan kararlar, usule uygunsa, gereken uzman görüşleri alınmışsa ve herhangi bir yolsuzluk içermiyorsa, risk ne olursa olsun, yöneticilerin rahatça düşünebilmesi ve gerektiğinde risk alabilmesi adına bu ilkenin uygulanarak sonuçlardan sorumlu tutulmamaları gerekmektedir.

 

Haldun BARIŞ, Stj. Avukat

avbarishaldun@gmail.com

 

Yararlanılan Kaynaklar

Prof. Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar,  7. Baskı, Adalet Yayınevi

Dr. Semih Sırrı ÖZDEMİR, İş Adamı Kararı İlkesi Ve Türk Hukukunda Uygulanabilirliği (Busıness Judgment Rule And Its Applıcabılıty In Turkısh Law)

Yrd. Doç. Dr. Mahmut KİZİR, Yargıtay Kararları Işığında Basiretli İşadamı Gibi Hareket Etme Yükümlülüğünün Sözleşmenin Değişen Şartlara Uyarlanmasına Etkisi, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 19, Sayı 2, Yıl 2011

Yrd. Doç. Dr. Sevgi BOZKURT YAŞAR, Anonim Şirketlerde İşadamı Kararı İlkesisinin Uygulanması, BETA, İstanbul, 2015

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et