Birincisi Eş başkanlar düzeyinde ifade edildiği gibi HDP’nin kendisini dayandırdığı veya HDP’nin kuşatıldığı zeminin buna müsait olmaması, ikincisi ise PKK diye bir yapılanmanın olmaması gibi iki temel sebep ile çokça ifade edilen “HDP’nin PKK ile ilişkisini kesmesi” gerçekte mümkün olamamaktadır.
Koma Civakên Kurdistan (KCK) yani Kürdistan Topluluklar Birliği; bir çatı örgütlenmenin adıdır. Bunun içinde isminden de anlaşılacağı gibi siyasi, kültürel, sosyal, ekonomik gibi üst kuruluşlar ve bunların da içinde ideoloji, basın, kadın, sinema, eğitim, direniş vb. gibi birçok kol bulunmaktadır. Hayatın her alanına nüfuz eden veya etmeye çalışan geniş, çoklu ve birbirini doğası gereği denetleyerek aynı parçaya uyum sağlamak üzere misyonu olan silahlı yapılanmalardan ideolojik çalışmalara kadar birçok alt kola sahiptir. Bu kolların her biri kendi başına bir sistem olmak ile beraber hepsi nihayetinde bir şekilde KCK sisteminin birer parçasıdır. KCK ilan metninde ismi ayıp olmasın diye bir kere dahi metinde geçmese de, esasen büyük ölçüde Murray Bookchin’in ekoloji, doğa, hiyerarşi, topluluk, katılım, komün gibi görüşlerine dayanır. Buna rağmen ilan edilen metinde ifade edildiği gibi sistemin kurucusunun, teorisyeninin veya felsefesinin Öcalan’a ait olduğu ifade ediliyor olsa da esasen Bookchin’e aittir. Yani sözleşme denilen esasen tek taraflı totaliter yani bazılarının anlayacağı ifade ile faşist bir dayatmanın dışında bir şey olmayıp daha başlangıçta bir yalan üzerine kurulu olup yalan üzerine devam etmektedir. Metin, KCK yapısını modern dünyanın karşı çıkmayacağı ekoloji, demokrasi, katılım, kadın özgürlüğü gibi değer veya ilkelere dayandırır. Bu metinde demokrasi 79, özgürlük 41, barış 9, katılım 14, ekoloji 27, çevre 10 defa tekrar edilir. Pratik olarak sözleşme bunların hiçbirine doğası gereği hizmet edemez. Örneğin sistemin üzerine oturduğu ekoloji ile şiddet, cinayet, suikast gibi terör saldırıları bir tezat içerisindedir. Bütün çevreciler silahın bir yol olarak kullanılmasına karşı çıkar. Aynı şekilde KCK anlayışı ve yapısı Bookchin’in görüşlerini ters yüz eder. Örneğin Bookchin’in hiç sevmediği, tasvip de etmediği aksine eleştirdiği ve değişmesini önerdiği “hiyerarşi kurumu” KCK yapılanmasında hayat bulur.
Metinde de ifade edildiği gibi PKK, KCK sisteminin amacını ve hedeflerini sistemin nihai olarak neye hizmet etmesi gerektiğinin “ahlaki ve resmi” ölçütünü ifade eder. Bu temelde PKK, bir yapıdan ziyade bir ruhu ifade etmektedir. Bu nedenle bu sistem içinde PKK’lı olmak kurumsal bir kimliğe değil; bir anlayışa, bir ruha, “etik bir ilkeye” tekabül eder. Ve elbette sistemin bütün alt sistemlerinin işleyişi bu ruhu yaşatmak ve bu ruha hizmet etmek üzere kuruludur. Yani sıradan bir Kürt vatandaşı veya bir sivil toplum kuruluşu PKK’ye hizmet etmeyecekse toplumsal hayatın her alanını kuşatan ve her alana tahakküm eden KCK sisteminden dışlanır. Gerçi, KCK anlayışı nezdinde Kürtseniz zaten sistemin içindesiniz. Bu da fiili olarak şayet KCK dışındaysanız yaşam alanınızın daralacağı ve düşman olarak tanımlanacak bir pozisyona getirir. İçindeyseniz de PKK’ye hizmet etmek zorundasınız. Çünkü sözleşme, sanattan tutun da kadın erkek ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine kadar size bir şablon, aslında misyon vermektedir. Annelerin mücadele için çocuk doğurma misyonu olduğunu açıklayan Mustafa Karasu örneğinde olduğu gibi her şey bu sistemde PKK amaç ve ilkelerine hizmet etmek zorundadır.
Tam olarak böyle bir yapılanma ve anlayış ile karşı karşıyayız.
KCK, basından sanata birçok kişi ve kurumu bir amaç etrafında birleştirmektedir. Böyle bir zemine dayandığını açıkça ifade eden bir HDP gerçekliğinin “PKK ile ilişkisini kesmesi”ni söylemek yukarıda özetlediğim zeminin içinde olanaksız hale gelmektedir. Bir bireyin kişisel hayatında bile ölçüt olarak ona PKK’nın ruhunu ve onun yaşatılması gibi bir misyonu koyan sistemin parçalarını oluşturan alt sistemlerin büyük ölçüde örgütlendiği ve desteklediği bir siyasi yapılanmadan bunu beklemek gerçekçi değildir.
Diğer taraftan yukarıda da özetlendiği gibi esasen PKK diye kurumsal bir yapıdan değil, bir “değerler” sisteminden bahs edilmektedir. Bu temelde “PKK ile ilişkisini kesmesi”nden anlaşılması gereken şey PKK anlayış ve yaklaşımından uzaklaşması olması gerekmektedir. Yoksa fiziken böyle bir yapılanma olmadığından buradan bağını kesmesini beklemek gerçekçi olamamaktadır.
Diğer taraftan Diyarbakır’da direnen anneler babalar tam olarak böyle bir anlayış ve yapı karşısında bir direniş sergiliyorlar. Bundan dolayı yalnızlar! Birçok defa insan hakları mücadelesinde sesleri duyulan kişiler ve kurumlar bu anneler karşısında sessizler. Ve tam olarak bundan dolayı da güçlüler.