Halihazırda yürümekte olan halkoylaması kampanyasıyla ilgili olarak belki de en fazla kayda değer olan husus şu: Hiddet ve hararetlerine bakarsanız, sanırsınız ki “Hayırcılar” düşmana karşı mücadele veriyorlar.
Evet, sağcısıyla-solcusuyla, Hayırcıların çoğunun temel derdi gerçekten de “düşman” AKP’yi mağlup etmek. Anayasa onların umurunda değil: AKP “hezimete uğrasın” da, varsın kimse daha fazla özgürlükten yararlanmasın istiyorlar.
Böylesine gözü kara bir AKP düşmanlığıyla malul olanların elbette söz dinleyecek halleri yok. AKP bunlara, bırakınız mütevazı bir anayasa reformunu, “cennet”i sunsa bile onu ellerinin tersiyle itecekler.
Ben yine de, Hayırcıların hiç değilse bir kısmının bu anayasa değişikliği paketine, onu yetersiz buldukları ve “12 Eylül Anayasası”nın tamamen tasfiye edilmesinden yana oldukları için karşı çıktıklarını var sayarak, bu yazıda onların akıllarına hitap etmek istiyorum.
Temel soru şu: “12 Eylül Anayasası”nın kalkmasını sahiden istiyor musunuz? Eğer istiyorsanız, bu nasıl mümkün olacak? Herhalde kendiliğinden veya “Tanrısal” bir müdahaleyle değil. Öyleyse, bu işte inisiyatif alacak bir siyasi iradeye ihtiyaç var. Peki, halihazırdaki siyasi konjonktürde bu yönde iyi-kötü bir irade beyan etmiş, hatta girişimde bulunmuş AKP’den başka bir siyasi aktör var mı?…
Bugün “Hayır” kampanyası yürütenler değil miydi, daha önce AKP’nin “sivil anayasa” girişimini desteklemek ve ona katkıda bulunmak yerine, “AKP’yle olmaz” kampanyası yürüten ve böylece “12 Eylül Anayasası”nın devamını sağlayanlar?…
Şimdi aynı çevreler bugün de anayasa değişikliğine karşı çıkmakla, “12 Eylül rejimi”nin tasfiyesi amacına nasıl hizmet etmeyi düşünüyorlar acaba?… Diyelim ki, anayasa değişikliği paketinin 12 Eylül’deki halk oylamasında reddedilmesini sağladınız. Peki ondan sonra ne olacak?… Bu konuda yaptığı ikinci girişimde de başarısızlığa uğraması halinde, AKP’nin yürürlükteki anayasayı tümüyle değiştirmek için isteği kalır mı dersiniz?…
Önce şu konuda bir karar vermelisiniz: “12 Eylül rejimi”nin tasfiye edilmesini “demokratikleşme” için istiyorsanız, inisiyatifin iktidar partisinden gelmediği bir anayasa reformu bir demokraside nasıl mümkün olur? “AKP yapmasın”, “o öncülük etmesin”, hatta “o hiç bu işin içinde olmasın” buyuruyorsunuz, peki ama demokratik bir rejimde bunun başka bir yolu var mıdır?…
Şunu göremiyor musunuz? Normal şartlarda AKP 2011’deki genel seçimi de kazanacaktır. İki defa anayasayı değiştirme girişimi akamete uğramış bir hükümet için üçüncü bir defa aynı yönde girişimde bulunmak suretiyle kendisini yeniden bir sürü sıkıntıya sokmak yerine, bu konudaki iddiasından vazgeçip iktidardaki son dönemini sistemin rant mekanizmalarından azami ölçüde faydalanmakla geçirmesi onun için daha “rasyonel” değil midir?…
Kaldı ki, AKP’nin 2011’de başlayacak son iktidar döneminde Başbakan Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkması da güçlü bir ihtimaldir. Böyle bir durumda liderlik sorunuyla boğuşmak zorunda kalacak olan partinin anayasa değişikliği konusunda irade göstermesi mümkün müdür? Yoksa siz AKP’nin muhtemel bir parçalanma ve dağılma sürecinin kendilerine iktidar yolunu açması muhtemel CHP-MHP blokunun mu “12 Eylül Anayasası”nı tasfiye edeceğini umuyorsunuz?…
Onun için, bu anayasanın değişmesini sahiden isteyenlerin referandumdan “evet” çıkmasını istemeleri gerekir. Çünkü, bu tamamen yeni bir anayasa girişimi için hükümete güven verir. Ama eğer “hayır” çıkarsa, o zaman da en makul beklenti yeni anayasa ümidinin büsbütün suya düşmesidir.
Sonuç olarak, 12 Eylül’de “hayırlar”ın kazanması “12 Eylül rejimi”nin devamını sağlamaktan başka bir şeye yaramayacaktır. Çoğu öyle de, hayırcıların hepsi de bunu mu istiyor?
Star, 04.09.2010