Ünlü Rus yönetmen Andrei Tarkovsky, 1979 tarihli filmi Stalker’da (İz Sürücü) insan doğası üzerine önemli mesajlar verir. Filmde ‘Bölge’ adı verilen girilmesi yasak bir yer vardır. Bölgeye girmek son derece tehlikelidir. Kendine has mekanizmalarla korunmaktadır.
Bölge’ye giden yollar tuzaklarla ve tehlikelerle doludur. Oraya gidenlerin çoğundan haber alınamamaktadır. Sadece, tabiri caizse usta-çırak ilişkisi ile yetiştirilen ve “İz Sürücü” adı verilen insanlar Bölge’ye güvenli girişin yolunu bilmektedir.
Bölge, insanın girdiği zaman en içteki dileğini gerçekleştirdiğine inanılan bir odaya sahiptir. Senaryo odur ki, o kapıdan içeri adım atıldığı anda, en derinden istenilen dileğin kabul edildiğine inanılmaktadır.
Filmde bu odaya ulaşmak isteyen 3 adamın Bölge’ye yolculuğunun hikayesi anlatılmaktadır. Bu üç adam; şair, bilim adamı ve iz sürücüdür. Bölge’ye doğru yola çıkarlar. Bölge’ye ulaştıktan sonra Oda’ya yolculuk en kısa yoldan değil, İz Sürücü’nün gösterdiği dolambaçlı yollardan olur. Düz ve en kısa görünen yol en doğru ve tehlikesiz olan yol değildir.
Şair ve bilim adamı, en içten dileğin kabul edildiğine inanılan odanın kapısının önünde dururlar. İz Sürücü onlara içeri girmelerini söyler, zira bunca sıkıntıyı sırf oraya girmek için çekmişlerdir. Şair ve bilim adamı kapının ögnünde uzun süre bekler ve düşünürler. Fakat ikisi de cesaret edemez içeriye girmeye. Arkalarını dönüp bir yere otururlar.
Çünkü Oda’da en derin, yaşanmışlıklardan doğan, acılardan beslenen dilekler (söylenen istek değil) gerçek olmaktadır. Oda’nın hemen önünde hepsinin ahlâki zaafları ortaya çıkar. Bilim adamı ve şair kendileri ile, en derin acılarıyla yüzleşme cesaretinde değildirler. En derinden isteyecekleri şeyleri kontrol edemeyecekleri onları korkutur ve Oda’ya girmezler.
İnsanın varoluşsal en büyük problemlerinden biri sürekli gerçekle yüzleşmekten kaçmasıdır. Kendi gerçekliği ve doğrular insanların istedikleri gibi olmaz genelde. Ölü Ozanlar Derneği filminde “Gerçekler, her zaman insanların ayaklarını açıkta bırakan bir battaniye gibidir.” diye anlatılır bu durum.
İz Sürücü filminde bir sahnede bilim adamı, şaire “Gerçeği ararken, gerçeği keşfedeceğime, onun değiştiğini görüyorum.” der. Şairin cevabı ise düşünmeye değerdir ; “Bu çok sıkıcı olmalı. Gerçeği aramak, o gizleniyor ve sizde onu aramaya devam ediyorsunuz.”
İyiliğin ve kötülüğün, doğrunun ve yanlışın, gerçeğin ve hayalin birbirine karıştığı bir dünyada hakikati sorgulamak her geçen gün zorlaşıyor.
Bombaların patladığı, masumların öldüğü bir dünyada hakikatin izini sürmek sancılı bir iş. Gerçekle yüzleşmek, en az gerçek kadar ağır. En az gerçek kadar acı. Fakat iyiliğin hala dünyada var olduğuna inanmak istiyor insan. Tüm kötülüklere ve kötülere inat.
Sakarya Yeni Haber, 25.03.2016
http://www.sakaryayenihaber.com/m-hakikatin-izini-surmek-8890.html