Habervaktim’i kınıyorum!

İnsanları olduğu gibi kabul etme ve farklılıkları tanıma erdeminden uzak geliştirdiği hırçın dil ve tavrından ötürü bu haber sitesini kınıyorum. Çünkü bu dil resmi ideolojinin dilidir. Bu dil kendinden olmayan insanları dışlayan, yok sayan, ötekileştiren bir dildir. İnsanların kimliklerini neye inandıklarını ya da inanmadıklarını, düşüncelerini birer tehdit unsuru gibi göstermek, yaymak ve onları kimlikleri üzerinden kamuoyu önünde itibarsızlaştırmaya çalışmak her şeyden evvel gayriahlâkî bir tutumdur. Bu dil Türkiye’yi ayrıştıran, farklılıkları düşman gibi gösteren, bireyi devletin uzantısı olarak gören resmi ideolojinin, militarizmin ve asker devlet geleneğinin ürettiği milliyetçi bir dildir. İnsanları ateist, Ermeni, sağcı-solcu, Liberal, Kürtçü olarak yaftalamak ve onları kimlikleri, inançları ve düşünceleri üzerinden vurmak ve aşağılamak bir bakıma makbul vatandaş oluşturma yönünde resmi ideolojiye arka çıkma çabalarıdır. Başka bir deyişle bu dil ve tutum bir bakıma devletin asıl sahibi biziz diyen bir dildir.

Hilal Kaplan’ın haklı olarak zorunlu din dersi eleştirisini Kilise’de çekilmiş bir fotoğrafla kamufle etmeye çalışan ve asıl dikkatleri oraya çeken,  hakikatleri dokunan Taraf için de “bir avuç Ermeni’nin kucağında kalan Taraf adlı paçavra” diyerek kamuoyunun dikkatlerini bilinçli olarak başka yerlere çeken, benzer tutumlarını Ali Bayramoğlu, Cengiz Çandar, Ayşe Hür gibi aydınlar üzerinden sergileyen ve bu aydınlara sahip çıkan her görüşten ve inançtan duyarlı insanları da hain, yanaşma ya da Ersoy Dede’nin ifadesiyle bir kamyon dolusu adam olarak gören/gösteren bu insanların geliştirdiği dil kasıtlıdır ve kınanmayı hak etmektedir. Bu yüzdendir ki her nerede olursa olsun -yeri geldiğinde kendi gazetelerine bile- haksızlığa uğrayan, linç kampanyalarına maruz kalan insanların diline, ırkına, inancına bakmaksızın hak, adalet ve özgürlük değerleri adına karşı çıkmayı şahsım adına onurlu bir tavır olarak görenlerdenim. Bu yüzden Hilal Kaplan’a da, Ali Bayramoğlu’na da, Cengiz Çandar’a da, Abdurrahman Dilipak’a da tereddüt etmeden tepkimi ortaya koydum.

Habervaktim sıradan bir site değildir. Bu siteyi açmadan Akit Gazetesi’nin sitesine erişemezsiniz. Belirli bir tabanları vardır. Yaptıkları haberlerden ve takındıklar tutum ve tavırlardan öyle anlaşılmaktadır ki kendilerini hem devletin hem de Allah’ın makbul kişileri olarak gören bir anlayışın sahipleridirler. Bilindiği gibi resmi ideoloji yıllardır kendine makbul vatandaş oluşturma yönünde mekanizmalar geliştirdi. Akılcı, bilimci, ilerici, aydınlanmacı, rasyonalist bir grup tüm farklılıkları içinde barındıran bir topluma tepeden dizayn etmeye çalıştı. Tek bir etnik temele ve inanca dayanan yeni bir toplum inşa edilmeye çalışıldı. Kısacası tek dil, tek devlet, tek din, tek mezhep ve tek ideoloji asasına dayanan bir paradigma üretildi. Özgürlükçüler, insan bütünlüğünü ciddi oranda tahrip eden bu anlayışa karşı yıllarca mücadele ettiler ve bireysel özgürlükler çerçevesinde bu ideolojiye tümden karşı çıktılar.  Ne var ki kendilerini Müslüman olarak gören Akit çevresinin sahip olduğu anlayıştan ve ürettikleri dilden anlamaktayız ki bu kesim  tek-tipçi ideolojiye ontolojik olarak karşı çıkmak yerine kendilerine dokunan kısımlarını kısmen karşı çıkmaktadır. Yani onlar için Dersim, Alevi Sorunu, Kürt ve Kürtçe anadilde eğitim sorunu, Gayrimüslimlerin mağduriyetleri bir anlam ifade etmiyor.Onların gündeminde sadece  başörtüsü  yer etmektedir.Bu zihniyete göre  diğerleri zaten hakikate vakıf olmayan insanlar.. Onların zamanla eğitilmeye ve ıslah edilmeye ihtiyaçları var.Yani basörtüsüyle birlikte gayrimüslimlerin hak ihlallerini bir arada -özgürlükler çerçevesinde- değerlendirmek gibi bir gayeleri yok..Oysa Hz. Muhammed(a.s) Medine Vesikası’nda hiçte onlar gibi düşünmüyordu..

Totaliteryanizmin hem resmi hem de dini versiyonu mümkündür der Bilal Sambur.Çok doğru..Yani toplumu akılcılık ve bilim adına tek tipleştirmek çabalarıyla milli ve manevi değerler çerçevesinde tek tipleştirmeye çalışmak arasında bir fark yoktur. Fark; bir ülkede tüm farklılıklarla birlikte barış, huzur ve özgür bir biçimde yaşamak adına geliştirilen ahlaki ve insani değerlerdir. Bu uğurda atılacak medeni adımlardır. Habervaktim geliştirdiği dışlayıcı dille ve farklı ırklara ve düşüncelere karşı takındığı tutum ve tavırla neredeyse Kemalizmin bir kopyası gibi durmaktadır. Dikkatle bakarsanız bu iki tavır arasında bir fark göremeyeceğiniz gibi aksine birbirlerinden beslendiklerini anlarsınız. Bunun bir benzerini Sözcü, Ulusal TV ve Cumhuriyet çevresinde de görebilirsiniz.

Oysa gelinen noktada artık üretilen bu ayrıştırıcı ve milliyetçi dilin sorunları çözmediği görülmektedir. Din ve milliyetçilik üzerinden insanları ayar verme çabaları artık boşunadır. Bu dil bugüne kadar hiçbir sorunu çözmedi. Bu bakımdan bir tahakküm aracı olarak bu devlet dili terk edilmelidir. Artık insanlar eskiden olduğu gibi bu dilin etrafında bir yaşam anlayışı geliştirmiyorlar. Bugün anadilde eğitim sorunu ile başörtüsü sorunu birlikte ele alan ve destek veren insanların sayısı bir hayli arttı. Bugün Hilal Kaplan’a ya da Ali Bayramoğlu’na destek verenlerin profillerine bakıldığında aynı görüşe sahip insanların olmadığı görülmektedir. Ama dışlayan ve yok sayan dil hiç değişmedi. Biz bu dili çok iyi biliyoruz. Bu dilin sahipleri de  artık şu gerçeği akıllarından çıkarmamalıdır. Biz hak ihlaline uğrayan, dışlanan ve ötekileştirilmeye çalışılan insanların artık ne düşündüklerine, hangi dili konuştuklarına ve hangi inançtan ve ırktan olduklarına bakmıyoruz. Kim olursa olsun insanlık ortak paydasında sahip çıkıyoruz ve çıkmaya da devam edeceğiz. Yani bir kamyon dolusu adam değiliz. Erdemli, onurlu, haktan ve adaletten yana tavır takınan insan ve değerlerini önceleyen duyarlı insanlarız.

Bu devletçi, statükocu, kendine Müslüman düşüncelerden artık vazgeçilmelidir. Bu ülke kendine makbul insan yetiştirme projesinden çok çekti. Bu ulus devletçi sistemlerden kalma alışkanlıklar artık terk edilmelidir. Zaman ilkeli ve tutarlı bir şekilde hak ve özgürlükleri sahiplenme zamanıdır. İnsanların resimlerini yayımlayıp altına da aşağılayıcı ifadeler döşemekle hiçbir yaraya merhem olunmaz.

sivildusunce.com

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et