Genelevleri Kim Kapattı?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir siyasinin, siyasi bir partide bulunabileceği her görevde ya bulunmuş ya da o görevi yapmak için aday olmuş bir şahsiyettir. İçinde bulunduğu, siyasete başladığı ilk parti olan Milli Selamet Partisi Gençlik Kolları Başkanlığından başlayan siyasi hayatı, siyasetin zirvesinde devam ediyor.

Gençlik Kolları’ndan sonra İlçe Başkanlığı, İl Başkanlığı yaptı. Milletvekili adayı oldu, (seçim sisteminin özelliğinden) seçildi/seçilemedi. 1989 yerel seçimlerinde Beyoğlu Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Adaylık çalışmalarında belki hiçbir adayın yapmadığı bir şeyi yaparak, çalışmasını daha çok meyhaneler, genelevler, kumarhanelerde yaptı. Epey de ses getirdi. Çok da başarılı oldu. Tek başına, partisinin bir önceki yerel seçimde aldığı oyun 17,7 puan üstünde, %22,83 oy aldı. Ama 2. Sırada kalarak seçilemedi.

1994 yılında İstanbul Büyükşehir Başkanlığı’na aday oldu. Karşısında tam bir yıldızlar topluluğu vardı. Bu sefer, hem Beyoğlu adaylığından edindiği tecrübeyle, hem de oyların diğer adaylara neredeyse eşit dağılmasıyla, küçük bir oy farkıyla da olsa seçilmeyi başardı. Propaganda sürecinde, Erdoğan’ın en çok tartışılan, “Belediye Başkanı seçilirsem, İstanbul’daki genelevleri kapatacağım” vaadiydi. Bu vaat herkesin tüylerini (farklı nedenlerle) diken diken etti. “Kapatamazsın” diyenler koro halinde bağırmaya başladı. Hatta sanatçı Metin Akpınar “adam genelevleri kapatacağım dedi diye, ona karşı olan bizler neredeyse hepimiz kerhaneci olduk” diye kendi mahallesiyle alay etmişti. Evet Erdoğan seçildi ve ona gazetecilerin ilk sorusu: “Genelevleri kapatacak mısınız?” oldu. Cevabı, “ben seçilene kadar, bu mekanların izin ve denetim makamının belediye olduğunu sanıyordum, ama belediyenin böyle bir yetkisi yokmuş, yetki İçişleri Bakanlığı’ndaymış, onun için kapatamayacağım” oldu.

Sahip olduğu inancın öğretisi içinde, toplum için en kötü görülen, toplumu çürüten fiiler olarak “faiz ve zina” hep yanyana zikredilir. Bilhassa bu ikisi toplumda çok yaygın ve aleni yapılıyorsa, o toplum selameti için sorumluların inisiyatif alıp, bu iki günahın mutlaka önlemesi farz olarak görünür. Erdoğan da çoğunlukla bu saiklerden hareketle böyle bir vaat verme gereği duymuştu. Ama yine o grubun (içlerinde bulunduğum için biliyorum) anlayışında, bu tür günah şeyler yasaklanırsa, yapılmasına zaptiye gücüyle imkan tanınmazsa, bu fiillerin işlenmesinin zamanla sıfırlanacağı inancı vardır.

Mensubu bulunduğu partisinin (RP) en çok önem verdiği konuların başında faiz geliyordu. Rahmetli Erbakan, faizin toplumu nasıl sömürdüğünü, kendi yaptığı şemalarla saatlerce anlatırdı. Hatta, kendisi, faizin olmadığı “Adil Düzen” diye bir ekonomik model bile icat etmişti. Erdoğan da RP’nin ileri gelen bir üyesi olduğu için, muhakkak ki faize karşıydı. İktidara tam anlamıyla gelirlerse faizi tamamen ortadan kaldıracaklardı. RP kısa süreli iktidar da oldu. Ama bu kısa sürede savaştığı başka şeyler yüzünden faize ilişemedi, onunla beraber 1 yıl yaşamak zorunda kaldı.

RP’nin iktidara gelmesinden sonra ülke bir sürü badire atlattı, buhranlar yaşadı. Erdoğan Belediye Başkanlığından indirildi, hapise atıldı. Bu süreç, hem kendinde hem de parti içindeki bazı arkadaşlarında bir özeleştiri, arınma, değişim meydana getirdi. Sonra da aynı arkadaşlarıyla beraber, “Milli Görüş Gömleğini çıkararak” yeni bir siyasi parti kurdular. Bu parti, kendini tanıtırken, artık eski RP söylemlerini kullanmıyor, çağa, dünyaya uygun politikalar üreteceği ve uygulayacağı vaadini veriyordu. Bu propaganda toplumda karşılık buldu ve ilk seçimde tek başına iktidar oldu. Konuşmalarında, ne genelevlerin kapatılmasından ne de faizin kaldırılmasından bahsediyorlardı. İnsanlar da bu grubun artık değiştiğine inanmıştı. Çünkü, değişmeyen diğer grup yerinde kalmış, başka bir partide toplanmışlardı.

Akparti, 2 tam dönem, dünyayla uyumlu politikalar uygularken ülkede de bir rahatlama, ferahlama meydana geldi. 2010 Anayasa referandumundan sonra meydana gelen bazı gelişmeler, Erdoğan’ı eski yumuşak politikasından kopardı. Kendini ve partisini korumak için sertleşmeye başladı. İşte bu aşamadan sonra bir gün bir söz söyledi; (2015 yılı diye hatırlıyorum) “faiz sebep, enflasyon sonuçtur”… Enflasyonu düşürmek için faizin mutlaka düşürülmesi lazım diye düşünüyordu. Ekonomistlerin büyük çoğunluğuna göre bu yanlıştı, hatta tersiydi. “Enflasyon sebep, faiz sonuç”tu. Ama Erdoğan dünyanın karşısına tek başına durmayı seven biri olarak bu görüşünü katı bir şekilde, her fırsat bulduğunda söylüyordu. Siyasi bir lider için bunda bir sorun yok. Her siyasi lider de faizi indirmek ister. Hiçbir lider yoktur ki, “biz yüksek faizden memnunuz” desin.

2018’den sonra Erdoğan, herkesin gözü önünde, Merkez Bankası başkanlarına baskı anlamına gelecek sözler söyleyip, politika faizini düşürmelerini istemeye başladı. İstediği kadar düşürmeyeni görevden alıp yenisini atıyordu. Amacı, Merkez Bankası’nın bankalara para verirken uyguladığı faizi emirle düşürterek, enflasyonun belini kırmaktı. Bu politikasına uymayan Hazine ve Maliye Bakanlarını da değiştirmekten çekinmiyordu. Direnenlere de, o meşhur sözü söyledi. “Hakkında ‘nass’ (kur’anda açık ve seçik hüküm) olan, haram bir şeyi uygulamamı benden nasıl beklersiniz, kimse kusura bakmasın, içimizde bu nass’a uygun davranmayan arkadaşımız varsa da, biz onunla yol yürümeyiz” dedi. Karşısında, kısa süre önce göreve atadığı ve fakat bu anlayışa pek sıcak bakmayan bakanı vardı. Kısa bir süre sonra onu da görevden aldı.

Peki, burada sorun nedir? Yazının başında belirttim. Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Başkanlığı’na seçilebilmek için verdiği vaatler içinde “genelevleri kapatmak” vardı. Yani kartı açıktı, o vaadi vermişti, seçildikten sonra da kapatmaya hakkı vardı. Doğru olurdu yanlış olurdu kısmına karışmıyorum. Yapmaya yetkisi olsaydı ve yapabilseydi, “ben bu makama bu vaadi vererek seçildim, vaadimi yerine getirmek benim görevim” diyebilirdi. Haklı da olurdu. Ama aynı Erdoğan, 2018’de Cumhurbaşkanı seçilmek için vaatler verirken, belki “faizleri düşüreceğiz” diye vaat vermiştir. Ama aynı vaadi Muharrem İnce de, Selahattin Demirtaş da vermiştir. Bu vaadi vermeyen siyasetçi zaten halktan oy alamaz. Ama bugünkü durum farklı. Erdoğan, faizi, “bu benim inancımın gereği” diyerek indirmeye ve belki de kaldırmaya çalışıyor. Siyaseten bu doğru mudur? Erdoğan, propaganda sürecinde aynı şeyleri söyleseydi, “ben faiz hakkında Kur’anda ne yazıyorsa onu yapacağım” deseydi ve seçilseydi, bugün de yapmaya çalışsaydı, siyaseten tutarsızlık görülmezdi. Ancak, adeta inancını, 84 milyon için, tek başına, “bu benim inancım, ekonomi de benim inancıma göre düzenlenecek” diyerek uygulamaya kalkması, siyaseten, siyaset bilimi açısından ne kadar doğrudur? Asıl tartışma konusu budur. Aslında dinen de tehlikelidir. Çünkü bu fikrin/uygulamanın tutmayıp, enflasyonu ve fakirliği daha da artırması sonucu çıkarsa, inananların, bir “nass”a karşı inançları sarsılabilir.

Yakınlarda, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, gazetecileri çağırarak bir projesini tanıttı. İstanbul Karaköy’deki genelevler artık bir daha açılmamak üzere kapanmış, yerlerine de Kültür Sokağı projesi yapılacakmış. Meğer sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin her yerindeki genelevler kapatılmış. Genelevleri kim kapatmış diye merak ettim. Beyoğlu Belediyesi mi, Büyükşehir Belediyesi mi, yoksa İçişleri Bakanlığı’mı? Hayır, hiçbiri değil, “pandemi” kapatmış. Pandemi dolayısıyla alınan tedbirler doğrultusunda, illerde valilik, ilçelerde kaymakamlıklara bağlı Zührevi Hastalıklar ve Fuhuşla Mücadele Komisyonu kararıyla kapatılmış. Dolaylı olarak, bugünkü sisteme göre tabiî ki Cumhurbaşkanı kapatmış oluyor. Kapatılmış ama bu kararın ardından neler olabileceği düşünülmüş mü? Fuhuş ve zührevi hastalık tehlikesi ortadan kalkmış mı? Bu işi yapanların hayatlarını idameleri konusu hiç düşünülmüş mü? Bu karardan sonra da ya fuhuş ve zührevi hastalıklar artarsa, sokak aralarına kadar inerse (ki olacağı odur), olsun, fırsat bu fırsat, Kur’andaki bir nass’ın gereği daha yerine getirilmiş oldu.

Melik Nazır ESİRCİ

Bu Yazıyı Paylaşın

BU YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZAR PROFİLİ

SON YAZILAR

bizi takip edin
sosyal medya hesaplarımız

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
1,714TakipçilerTakip Et