Zordaki komşumuzu kış günü soğukta bırakmamak için vanaları açıvermek çok güzel.
Güzel ama yetmez. Aslında yapabileceğimiz daha güzel şeyler var. Mesela, yıllardır tartıştığımız şu Ege Ordusu’nu kaldırıvermek…
Bence böyle bir adım atmak için bundan daha uygun bir zaman olamaz.
Hem onlar hem biz öyle bir hafifler, öyle bir ferahlarız ki…
Düşünün ki, şu anda yiyecek ekmeği olmayan Yunanistan, “Türkiye korkusundan” sırtındaki o büyük kamburu, o koca orduyu taşımaya ve yeni silahlar almaya devam ediyor. Biz de 2001 krizinde aynı şeyi yapmıştık. Memur maaşlarını ödemekte zorlanırken, bankalar, işyerleri birbiri ardına iflas bayrağını çekerken, hiçbir fonksiyonu olmayan Ege Ordusu’na para akıtmaya devam etmiştik.
Geçen yılın sonlarında, İngiliz Independent gazetesinde ibretlik bir haber vardı. Gazete, Yunanlılar’ın, savunma bütçesinin azaltılabilmesi için AB’nin, kendilerini Türkiye’den korumasını talep ettiklerini yazmıştı. “Sağlık hizmetleri bile azaltıldı ancak Yunanistan hâlâ silah satın alıyor” başlığıyla yayımlanan haberde Yunanlılar’ın, önlerine konan kurtarma paketlerinin her türlü kamu hizmetini keserken silah harcamalarının aynen devam etmesine öfkeli olduklarını yazıyordu.
Gazete, Atina Üniversitesi’nden Prof. Yanis Varoufakis’in, “Yunan hastanelerinde bandaj yokluğu yaşanırken, bütçenin AB ve IMF tarafından saldırılmayan tek parçası askerî harcamalar” sözlerine yer vererek durumun çarpıklığını gözler önüne seriyor ve şu yorumu yapıyordu:
“Yunanistan’ın savunma bütçesi, komşu Türkiye’den tehdit algısı nedeniyle tarihi olarak yüksek. Silah şirketleri de iki ülke arasındaki bu durumdan yararlanıyor. Varoufakis’in deyişiyle, iki tarafa da aynı firkateyni satıyorlar, farklı olan sadece firkateynlerin rengi… ”
Silah tüccarlarını elbette anlıyoruz, fakat halklar nasıl izin veriyor bu saçmalığın sürdürülmesine?
Sadece Yunanistan için değil, bizim için de saçmalık.
Nitekim hem politikadan hem de askerlikten anlayan nice uzmanın yıllardır dillerinde tüy bitti; artık şu 4. Ordu’yu kaldıralım, diye…
Ege Ordusu 1975 yılında Kıbrıs Harekâtı’nın Türk-Yunan ilişkilerinde yarattığı aşırı gerginleşme ve savaş ihtimalinin artışı nedeniyle kurulmuştu.
Peki şu anda durum bu mu?
Türkiye ile Yunanistan arasında gerek Kıbrıs’ta gerekse Ege’de halledilmeyen sorunlar olduğunu biliyoruz. Ama aynı zamanda, bugünkü dünya konjonktüründe bu sorunların asla silahla çözülme noktasına gelmeyeceğini, er ya da geç diplomasi yoluyla çözüleceğini de biliyoruz.
Her ikisi de Avrupa Birliği çevresinde (biri içinde, biri kapısında) olan iki ülkenin savaşmalarının mümkün olmadığı, artık ne Yunanistan’ın Türkiye için ne de Türkiye’nin Yunanistan için askeri bir tehdit oluşturmadığı bilindiği halde, yıllardır Ege Ordusu’nu kaldıralım çağrıları kulak arkası ediliyor. Çünkü galiba bazıları orduları ihtiyaç olunca kurulan, ihtiyaç kalkınca kaldırılan savaş aygıtları olarak değil; devlet gibi bir kez kuruldu mu bir daha sancağı asla aşağı inmeyen kutsal yapılar olarak algılıyor. Bu anlayış her iki taraf ordusunda da kuvvetle varolan darbeci-vesayetçi geleneğine ideolojik zemin oluşturuyor.
Ne var ki, artık bu dönemin de sonuna yaklaştık. Türkiye’nin demokrasisi, sivillerin her şeyi olduğu gibi, ordularının konumlanışını, yeni ordu kurulmasını ya da eski bazı orduların lağvedilmesini de tartışma ve karar verme noktasına geldi.
O yüzden, bugün biz bunu yapabiliriz. Zaten kendimiz için çoktan yapmamız gereken bir değişikliği, komşumuzun böylesine zor durumda olduğu bir zamanda yaparak aynı zamanda çok anlamlı bir barış ve dostluk jesti de gerçekleştirmiş oluruz. Bu jest sadece Yunanistan’ı değil, başta ABD olmak üzere bütün dünyayı etkiler ve yeni
Türk politikasının gücünü katlar.
Tabii, böyle bir adım atıldığı anda bu projeyi çökertmek için her iki tarafın “derin” devletlerinin, şahinlerinin, uluslararası silah lobilerinin harekete geçeceği de aşikâr.
Ama olsun, bununla da birlikte baş ederiz. Hemen ortak bir “Komploları Önleme ve Araştırma Komisyonu” kurarız mesela… Sınır tanımayan, her yere girebilen, herkesi soruşturabilen, kimseden izin istemeyen tam yetkili bir komisyon!
Ne güzel olur…