Tüm kontrolü ele geçirmeye ant içmiş olmalılar ki 7 bin kişiyi dinlemişler. Dehşet verici bir şey bu! Erdoğan nefreti gözlerini öylesine kör etmiş olmalı ki alelacele hazırladıkları bir montaj kaseti yayına soktular. Bırakınız dünyanın en gelişmiş stüdyolarını ortalama bir vatandaş bile mantık yürüterek bu kayıtların bir montaj olduğunu ortaya çıkarabilir. Ortaokul müsamerelerini aratmayan bayağı, basit, sıradan dizi senaristlerinin kurgularıyla yapıldığı izlenimini veren bu tür montajlarla hükümet düşürülmek isteniyor. Varın gerisini siz hesap edin! Bu yüzdendir ki montajın hemen ardından sözleşmişçesine toplanan MHP ve CHP beklendiği üzere hükümeti istifaya davet ettiler… Ülkeyi kendi malı, mülkü gibi gören bu zihniyetin hazıra konmak istediğini bilmeyenimiz yoktur. Muhalefetin hesabı şu; hükümeti böylesi amatör kasetlerle ve gazete manşetleriyle düşürelim, başbakan istifa etsin dolayısıyla seçime Erdoğan olmadan girelim, akil baliğ olamamış tatlı su liberallerini de gençlik kollarımıza dahil ederek kolayca iktidar olalım. Halk mı? Onlar iki kasete kanacak kadar kafaları basmayan, Yakup Kadri’nin ifadesiyle yontma taş devrinden kalma ilkel,cahil insanlar..Evet, Bu kadar basit ve sığ bir anlayışla üstelik cemaatin basın organlarının baş köşesinde muhalefet yapmaktadırlar..
Peki, halk zannedildiği kadar saf mı? Hiç zannetmiyorum. Yanlış bir hesap içindeler..Montajlarına, manşetlerine, operasyonlarına, tapelerine, kıdemli yazarların analizlerine, stratejik hesaplarına, tır baskınlarına,dinlemelerine, izlemelerine, twitlerine, facebook paylaşımlarına velhasıl tüm hesaplarına halkın sahici iradesi hesap edilmeden hareket ediliyor.Hesapta her şey var ancak halk yok! Sanılıyor ki halk eskiden olduğu gibi tüm olup bitenlere seyirci kalacak..Başbakanı da eski başbakanlarla karıştırıyorlar.Kendine oy verenleri unutmuş, patronların önünde iki büklüm, her dediklerini yapan, korkak, paşaların emir eri gibi bir başbakan istiyorlar karşılarında..Oysa son Gezi operasyonunda da görüldüğü gibi 80 yaşındaki dedeler bile bastonlarını havaya kaldırarak ‘dik dur eğilme bu millet seninle’ sloganları atarak bir darbe girişimini önlediler..Buna mukabil başbakan ise ‘beyaz kefen giydik, yola çıktık’ dedi kendine oy veren insanlara..Kuşkusuz bu ilişki biçimi Kemal Kılıçdaroğlu’nun anlayabileceği bir şey değildir. Bu ergen, tatlı su liberallerinin de idrak edebileceği bir şey değildir..Çünkü milliyetçi, Kemalist, Gülenist zihniyetin Türkiye ile kurduğu ilişki biçimi karşılıklı irade esasına dayalı bir ilişki türü değildir aksine hegomonik, diktatöryel bir ilişki biçimidir.
Kasetler, dinlemeler, operasyonlar, komplolar, tuzaklar her ne kadar karmakarışık, içinden çıkılmaz bir süreç gibi görünse de aslında ciddi bir arınma dönemi yaşamaktayız. Artık bu son dönemeçtir..Türkiye eninde sonunda bu katı, baskıcı, darbeci zihniyetin tahakkümünden kurtulacaktır.Bireysel özgürlüklerin güvence altına alındığı, Kürdün, Türkün, Müslüman’ın,Alevinin, Arabın, Gay-ri Müslimin bir arada özgürce yaşabildiği sağlam bir hukuk devleti inşa edilecektir. Bu yüzden özgürlük, insanlık ve adalet yolunda gayret sarf eden kesimlerin özelikle bu tür dönemlerde sıkı bir işbirliği yapması gerekmektedir. Biliyoruz ki asıl meseleleri; özgürleşerek, öz’üne, yaratılışına uygun bir biçimde insanlaşma ideali güdenlerin engellenmesidir. Onun için kimse kendi inancının, ideolojisinin, mezhebinin ve dünya görüşünün içerisine hapsolmamalıdır. Daha açık bir ifadeyle her türlü inancın, mezhebin, partinin, ideolojinin öncelikle kendi ürettiği bağnazlarından kurtulması gerekmektedir.
Ancak bu şekilde art niyetli darbeci kesimin tüm planlarını boşa çıkartabiliriz. Darbecilerin temizlendiği bir Türkiye’de iktidar olan partilerin özgürlükleri genişleten politikalar üretmesi noktasında kararlı adımlar atabilmek için bu sorumluluğu üstlenebilmeliyiz..Ne var ki şu günlerde ileride arzu ettiğimiz özgür bir ülkede yaşama taleplerimizi engelleyen ciddi bir yapılanma var. Öncelikle bu yapının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Aksi takdirde bundan böyle karşımızda hükümet olan bir parti de göremeyeceğiz. O yüzdendir ki özgürlük yolunda mücadele ediyorum diyen her kim varsa bugünlerde üzerine düşen tek sorumluluk bu yapının karşısında durmak olmalıdır. Bu vahameti göremeyen basiretsiz insanlar var. Onlar diktatör olarak yaftalıkları oysa kendini darbecilerden bir türlü kurtaramayan hükümetin yanında yer almayı içlerine sindirememektedirler. Ne yazık ki bu tutum onları illegal yapılanmaların yanında yer almaktan kurtarmıyor.Gelin önce “ama” demeden yakamızı bu yapılardan kurtaralım..Sonrasında özgürlükler adına ciddi bir muhalefet yapalım..Aksi takdirde asla özgür olamayacağız..