Süheyl Batum ilk defa “bazı Ergenekon sanıklarının CHP listelerinden milletvekili yapılabileceğini” söylediğinde “pes artık, bu kadarı da olmaz” demiştim.
Hani Ergenekon’un avukatı olmak filan derken, Ergenekon için canlı kalkan olmaya kalkmak CHP için bile fazlaydı! Bu fikrin CHP tarafından kabul görmesine en ufak bir ihtimal vermediğim gibi bu çıkışın Batum’un başına çok iş açacağını düşünmüştüm. Batum daha pek yeni bir partili olduğu için, CHP tabanının ruh halini bilmiyor, baltayı taşa vuruyordu. Evet, bütün CHP’liler biraz darbecidir. Ama hiçbiri bunu kabak gibi ortaya koymaktan hoşlanmaz; koyana da iyi gözle bakmaz diye biliyordum.
Ne kadar iyimsermişim…
Bir de şu anki tabloya bakın: Ergenekon’un CHP sayesinde sanık sandalyesinden kalkıp “halkın temsilcisi” sandalyesine oturmasına ramak kaldı.
Evet, bu konuda parti içinde bir bölünme yaşandığı doğru. Partinin iki ağır topu, Gürsel Tekin ve Süheyl Batum’un karşı karşıya geldiğini biliyoruz. Ve lider Kılıçdaroğlu’nun “ortayı bulmak için” listelere sadece bir-iki Ergenekon sanığı koymakla yetinmekten yana olduğunu da…
Ortayı bulacakmış! Darbecilikle demokratlığın ortası ne ola ki? Ağır vesayetçilik mi?
Kılıçdaroğlu daha bu işin “ortası” olamayacağını bile anlayamıyor. İsterseniz bütün Silivri’yi taşıyın listelerinize, isterseniz sadece bir tek kişiyi alın, hiçbir şey fark etmez. Bu bir semboldür, bir tutumdur, bir politikadır, bir mesajdır. Mesaj da gayet açıktır: Kılıçdaroğlu tek bir kişi bile olsa, bir Ergenekon sanığını partisinin listesine alarak aklınca “ikili” oynamaya çalışıyor. “Yeni CHP”nin lideri olarak, bir yandan halka karşı değişmiş gibi görünmeye çalışırken, bir yandan da derin devlete bağlılık mesajı göndermiş oluyor: “Sen bakma, politikanın icapları bunlar, ben hâlâ senin has partinim.”
Kaçak güreş CHP’nin tabiatında vardır. Sık sık, savunulması ahlaken mümkün olmayan politikalar izlediği için, bunlara farklı kulplar takmakta ustalaşmıştır. Şimdi, Ergenekon sanıklarını aday yapma kararlarını da farklı bir kılıfla savunmaya çalışacaklar. Bu kılıfın ne olduğunu da biliyoruz: Ergenekon sanıklarının aday yapılması, bu davadaki hukuksuzluklara, usul ihlallerine, uzayan tutukluluk sürelerine vs. karşı bir tepkidir diyecekler.
Ama o zaman da şu soruya cevap veremeyecekler: Ergenekon Davası ile ilgili bu şikâyetleriniz yargı sisteminde ezelden beri var. Ne zaman, hangi seçimde yargı mağduru birine listenizde yer verdiniz? Bakın daha dün, 80 yaşında zavallı bir adamın tamamen boş yere 17 ay hapis yattığı ortaya çıktı. Madem ki geciken adaletin yol açtığı mağduriyetler konusunda bu kadar hassassınız neden onu alıp listenize koymuyorsunuz?
X x x
Batum ve Kılıçdaroğlu’nun Ergenekon adayları meselesinde ısrarcı olmalarının sebebi bu kadar açıkken, karara muhalif olanlar tartışmayı hâlâ “oy mu kaybettirir, oy mu kazandırır” temelinde götürmekte ısrar ediyorlar. Gürsel Tekin’in bu karara, CHP’ye çok oy kaybettireceği gerekçesiyle karşı olduğu biliniyor. Enver Aysever ise “Ergenekon adaylarının CHP’ye getireceği tek bir oy yoktur” diyor.
Ama adaylığı savunanlar bundan oy beklemiyor ki…
Zaten bu konuda yapılmış araştırmalar da var. Metropoll araştırma şirketinin yaptığı ankette, “Ergenekon sanıklarının milletvekili adayı olmasını nasıl karşılıyorsunuz” sorusunu deneklerin sadece yüzde 19’u “Olumlu buluyorum” diye cevaplıyor. “Doğru bulmuyorum” diyenler ise yüzde 64…
Demek ki, mesele oy meselesi değil. CHP bu adaylara listesinde yer veriyorsa, getireceği oylar için değil, tam tersine oy kaybedeceğini bile bile veriyor. Çünkü vesayetçi güçlere sadakatini göstermeyi “uzun vadede” çok önemli buluyor. Bu yüzden uğrayacağı oy kaybını da bu “ikili oyun”un bedeli olarak kabul edip sineye çekiyor.
Eğer Ergenekon sanıklarının adaylıkları gerçekleşirse, Türkiye siyasi tarihinde bir ilk gerçekleşmiş, Ergenekon sanıklarının şahsında derin devlet halktan oy istemiş olacak.
Bakalım, halkımız derin devletin bu meydan okumasına ne cevap verecek?..
Bugün, 11.04.2011
