Muhtelif İlimler Köşesi
Şagili: Ebu Laklak Efendi
Demokrasi anamızın çeyiz sandığı mıdır?
Muhterem Karilerim,
Malûmunuz sandıklar açıldı, başladı aynı terane; yok “demokrasi sandık mıdır“, yok “sadece sandık mıdır“ diye ortalık yerde feveran edenlerden geçilmez oldu. Şimdilik biraz sakinleştiler lakin bir seçim daha var yakında. O yüzden bu mevzuya el atmak da farz oldu. Biz, galat-ı meşhur lügat-ı fasihten evladır diyenlerden değiliz.
Muhterem karilerim, Yunan gâvuru demokrasiyi icad ettiği günden beri -ki bu takriben 25 asır evveldir- kimsenin aklına bu sualler gelmemiştir, emin olun. Zaten sandığın ne menem bir şey olduğunu pek iyi bilen zadegân takımı bu sebeple ondan hiç hazzetmemiş, bunu da saklamamıştır. Feylesof takımı da onların bu hissiyatına tercüman olmuştur. Lakin 25 asır boyunca cümle feylesofun sandık diye bellediği demokrasi sek haliyle bir türlü hazmedilememiştir. İmdi diyeceksiniz ki onlara da hak vermek lazım, bu meret sek içilmiyor. E zaten bu yüzden zamane zadegan da onu kokteyl olarak almıştır; misal vesayetçi, militan, cumhuriyetçi, liberal, anayasal, sosyal, sosyalist, müzakereci, çoğulcu, katılımcı vb. kokteylleri demokrasinin hazmını kolaylaştırır. Mübarek yedi kocalı ter-ü taze, her kocası ayrı bilir. Biz bunları hoş görür, “sandığın yanında yahut içinde başka ne arzu edersiniz paşam” diyerek gönüllerini alırız.
Muhterem karilerim, bir de demokrasi pek kıymetli, pek büyük bi nimettir diyenler vardır. Misal, vaktiyle Rousseau namlı feylesof demokrasiyi pek methetmiş; onu Tanrılara layık görecek kadar da kıymet vermiştir. Nitekim zamanımızda da demokrasiyi ahali için münasip görmeyen demokrasi leşkerleri vardır. Ahali kıymetini bilmez, malum. İmkân olsa ahaliyi bu kıymetli sandığa hiç yaklaştırmayacaklar yani.
Fakat beterin beteri var muhterem karilerim. Ahir zamanda bir de “demokrasi sadece sandık değildir“ diye kükreyen bir taife türedi. İşte bunu diyenlerin cümlesini hapsedip yirminci asırdan evvelki babaların yazdığı eserleri hatmedmeden dışarı salmamak lazımdır. Bu lafı duyunca içinizden kendini tutamayan olursa da günaha girmez, endişe buyurmayın.
Nerden bulalım herkese münasip bir sandık. Sandıklar açıldı; baktı ki payına tel maşa bir saat çıktı; koluna takıp bir dahaki sandığa kadar vakti saysın diye… İşte bu sandık dandiktir. Halbuki payına iktidar mührü düşen öyle mi? Artık kendisine gösterilen teveccühü anlatacak söz bulamaz, iş milli iradeye kadar varır. Zadegânın milli iradeyi hacamat edecek imkânı da kalmamışsa kahrından ölür. Mağrur-i kemal olsa ne yazar, ardında zeval var.
Lakin bir hususu zinhar unutmayın muhterem karilerim. Zadegânın akıllısı sütre gerisinde durur. Ortalık yerde feveran edenler sandıktan payına tel maşa saat çıkan siyaset erbabıdır daha ziyade. İmdi diyeceksiniz ki bu zamane zadegân kimdir? Efendim, bunlar Lordlar Kamarasında mukimdir. “Demokrasinin beşiği bir memlekette Lord mu olurmuş“ diyen çıkmaz oralarda, çıksa da elin İngiliz’i takmaz. Elbette bu hal her memlekette böyle aleni değildir. Bu yüzden de “yok artık öyle makamlar“ diyeceklerdir, inanmayın. Bir ara hatırlatın da sayayım size.
Muhterem karilerim, fazla lafa hacet yok. Bir ay mühlet veriyorum. Haber salın zadegâna; yirminci asırdan evvel bir feylesofun “demokrasi sandık değildir”, yahut “demokrasi sadece sandık değildir“ dediğini ispatlasınlar, şagili bulunduğum işbu köşeyi sessizce terkeyler, köyüme dönerim.
Baki selam