Türkiye, vesayet sisteminin yıkılmasıyla ortaya çıkan siyasi boşluğun yarattığı türbülansla baş etmeye çalışıyor. Türbülans, ABD’nin Ortadoğu’dan çekilme kararı, Suriye ve Irak’taki başarısız devletler yüzünden artıyor; yani Türkiye sadece yurt içinde değil, yurtdışında da ortaya çıkan siyasi boşlukla baş etmek zorunda. Türkiye sadece içerideki siyasi sistemini değiştirmekle yetinemez, dışarıdaki siyasi sistemini de değiştirmek zorunda. Bu bağlamda Türkiye, içeride olduğu gibi dışarıda da bir tür “yeni anayasa” yapmaya çalışıyor.
Türkiye içeride ve dışarıda değişen dengelere uygun bir yenilenme ararken, gayrimeşru yol ve yöntemleri kullanan aktörlerin engellemeleriyle karşılaşıyor. İçeride Gezi olaylarıyla yaratılmaya çalışılan sokak hareketleri, 17-25 Aralık’taki yargı operasyonuyla siyaseti dizayn gayretleri ve PKK’nın terörü bu bakımdan kaydedilmelidir. Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta oluşan siyasi boşlukta söz sahibi olmasını engellemeye yönelik hareketleri de, bu haneye yazmak gerekiyor.
Dikkat edilecek olursa içeride oluşan siyasi boşluğun bir benzeri, ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesi dolayısıyla bölgede de oluşuyor. Ancak Türkiye bölgede İsrail’e mesafe koyarak ve yumuşak gücünü kullanarak da kendisine siyasi bir alan açmıştı. Bu durum, Türkiye’nin soğuk savaş sonrası ve İsrail’in kuruluşuyla dış politikada kabul ettiği vesayet düzenini de değiştirmek istediği anlamına geliyor.
Değişime Karşı Reaksiyoner Cephe
Türkiye’nin içeride ve dışarıda kendisine biçilen vesayet düzenini kabul etmeyerek, dünyanın ve Türkiye’nin değişen şartlarını “göreli özerlik” nispetini arttıracak şekilde değiştirmek istemesi ciddi bir reaksiyoner cepheye sebep oluyor. Bu reaksiyoner cephenin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Ancak dış politikada ve iç politikada esneklikler göstererek karşıdaki reaksiyoner cepheyi küçültmek, değişim cephesini büyütmek imkânları aranmalıdır.
İçeride ve dışarıda Türkiye’nin eski vesayet sistemine dönmesini isteyen ve birbiriyle bağdaşması çok zor çevreler, bugün ittifak halindedir. Bu ittifakın oluşumunda AK Parti’nin yaptığı kimi hata ve eksiklerden bahsetmek mümkündür. Lakin karşıdaki reaksiyoner cephenin ittifakının da daimi olmadığını kabul etmek lazım. Bu bakımdan AK Parti bütün şiddet hareketlerine rağmen içeride siyasetten, dışarıda diplomasiden vazgeçmemeli.
Reaksiyonerlere Karşı Siyaset ve Diplomasi
Siyaset ve diplomasi deyince, bunu sadece eski düzene dönüş veya değişimden vazgeçme olarak takdim eden anlayış, gerçekçi değildir. Tam aksine eski vesayetçi düzen içeride siyaseti, dışarıda diplomasiyi öğrenilmiş çaresizliğe mahkûm etmişti. Öğrenilmiş çaresizlikten çıkarken kimi eksiklerin olması veya hataların yapılması, neredeyse kaçınılmazdır. Bu hata ve eksiklere bakıp siyaset ve diplomasinden vazgeçilemez.
İçeride ve dışarıda vesayet sisteminden ve ideolojisinden kurtulan Türkiye’nin yeni yolunu çizerken iktidardan muhalefete siyaset kurumunun, ordudan istihbarata güvenlik sektörünün, polisten yargıya kamu düzeninin, bürokrasiden ekonomiye dış politikasının tartışılmasından vazgeçemeyiz. Bu tartışmaları, kutuplaşma veya çatışma diye sona erdirmek, doğru değildir. Mühim olan bu tartışmaları meşru alanlarda rasyonelleştirerek verimli hale getirmektir. Şiddet kullanarak, dış güçlerden medet umarak veya vesayet sistemini hatırlatan siyasete müdahale yöntemleriyle netice almak artık mümkün değildir. Siyaset, artık sınırlarını koruyacak kadar olgunlaşmıştır. PKK’nın, IŞİD’ın ve diğer örgütlerin bütün şiddet hareketlerine rağmen, demokratik hukuk devleti sistematiğinin işlemeye devam etmesi bunun göstergesidir.
Yeni Yüzyıl, 01.03.2016
http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/degisim-icin-siyaset-ve-diplomasi-1505