15-16 Temmuz Şanlı Direnişi darbeler ülkesi Türkiye’de darbelerin nasıl önlenebileceği meselesini tekrar gündeme oturttu. Etraflıca düşünerek mümkün her tedbiri almalı ve darbe tehlikesini iyice azaltmalıyız.
28 Şubat post-modern darbe tartışmalarının devam ettiği günlerde kaleme aldığım yazılarda, muhalif siyasi partilerin darbe tehdit ve teşebbüslerinin önlerine şans olarak çıkardığını sandığı dalgaların üzerine binerek iktidara ulaşmaya çalışmak yerine iktidar partisinin yanında saf tutmalarının darbeleri önlemede çok yararlı olacağını yazmıştım. Muhalif partilerin darbecilere siyasi partilerle mücadele etmek bizim işimiz ve görevimizdir, sizi ilgilendirmez deyip iktidar partisiyle birlikte darbeye karşı ortak açıklama yapmasının darbelerin zaten olmayan meşruiyetini iyice bitireceğini ve bu sayede darbelerin önlenmesi yolunda ciddi mesafe alınabileceğini ifade ettim. Nitekim dediğimin doğru olduğu 15 Temmuz darbe teşebbüsünde ispatlandı. Önce MHP lideri Bahçeli darbeye karşı olduklarını hiç şüpheye yer vermeyecek şekilde ilan etti. Bir süre yalpaladıktan sonra CHP de darbeye karşı çıktı. HDP vaziyeti idare etti, darbeye şiddetle karşı çıkması gerekirken darbeye kayıtsızlık anlamına gelecek bir pozisyon aldı. Meclis dışındaki Saadet Partisi, Hak-Par ve Hüda-Par da darbeye cephe aldı. Yani siyasi partiler darbecilere yüz vermedi. Sanırım bu faktör darbenin püskürtülmesinde etkili oldu.
2000’li yılların başında Polis Akademisi’nde düzenlenen bir akademik toplantıda darbelerin polis tarafından önlenebileceğini belirterek mealen şunları söylemiştim. Polise darbeci faaliyetler hakkında istihbarat toplama, darbe yapılacağı doğrultusunda emareler çoğalırsa potansiyel failleri derdest edip adalete sevk etme yetkisi verilirse darbeler önlenir. Bunun olabilmesi için polisin özel bir eğitim alması, gerektiğinde darbecilerle çatışmaya girecek şekilde eğitilmesi ve silahla donatılması da gerekirdi. Bunun bir diğer önemli parçası polisin asker karşısında psikolojik eziklikten kurtarılmasıydı. Genel siyasi kültürümüz içinde ve özellikle iki farklı üniforma giyen silahlı kamu görevlileri arasında 1960 darbesinden itibaren bilinçli bir şekilde polis askerin aşağısında görüldü ve ezildi. Mecburi askerlik de bunda bir rol oynadı.
Özal polise istihbarat yetkisi verdi. Bu ilk etapta FETÖ’nün işine yaradı. AK Parti hükümetlerinin polislerin askerlik görevlerini hafifletmesi ve yanlış bilmiyorsam 10 yıl görev yapan polislerin askerlik hizmetinden muaf tutulması veya askerlik hizmetini kendi görev yerinde yapma hakkında sahip kılınması polisin asker karşısındaki psikolojik ezikliğini önemli ölçüde giderdi.
Bütün bunların tesiriyle 15 Temmuz alçak teşebbüsünde anayasal düzene bağlı polisler kahramanca görev yaptı. Özellikle özel harekat polisleri. Bu birimdeki polisler operasyon yaptıkları her yerde darbeci askeri güçleri sildi süpürdü. İşgalleri sona erdirdi ve darbeci askerleri teslim olmaya zorladı.
Şüphesiz, askeri darbelere karşı hemen her alana yayılan pek çok tedbir alınması mümkün ve gerekli. Şimdilik sadece bunları hatırlatayım istedim.
