7 Haziran seçimlerinden önce başlayan “CHP’nin ekseni kaydı” tartışması, bugünlerde daha da yoğunlaştı. Çoğu siyasî analiste göre, “CHP bir Alevi partisi oldu, ayrıca PKK’nın da yanında yer alan bir pozisyona savruldu.” Bu doğru mu, CHP’nin ideolojisinde ve siyasî stratejisinde bir değişim var mı?
CHP ne zaman bir seçim kaybetse partide bir ideoloji arayışı ve siyaset perspektifi sorgulanır. Kısa süreli bu arayıştan bildik bir reçete ortaya çıkar. “CHP sola daha çok açılmalı” fikri benimsenir. Bu CHP’nin ideoloji arayışının bir işareti olarak kayda geçer. Teşhis doğrultusunda çeşitli hamleler yapılarak CHP 2002’den beri bu reçeteyi çeşitli düzeylerde uyguladı, uyguluyor.
Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığa seçildikten sonra, farklı zamanlarda, farklı derecelerde partinin temel organlarındaki isimleri ve politikalarını değiştirdi. Partinin temel omurgasını artık ulusalcılar değil, Alevi cemaatinin sol, sosyalist ideologları oluşturuyor. 2013 Newruzunda başlayan fiilî barış dönemindeki, Türk milliyetçisi söylemden eser yok. Şimdilerde ise, CHP DİSK, TMMOB gibi sol, sosyalist gruplarla birlikte birden bire barışçıllık söylemine kapıldı. Bütün bu gelişmelerden CHP’nin ekseni kaydı, CHP, SHP’lileşti sonucunu çıkarmak ve CHP’den umutvar olmak bana göre mümkün değil.
Alevilerin sol kanadı ile olan ilişkisi zaten CHP’nin otantik tabanı olduğu için bence olağan bir durum. Alevilerin etkin grubu olan bu kesim şehirlerde oturmakta, akademi, medya ve bürokrasi sınıfında yer almaktadır. CHP’nin hemhal olduğu Kemalist ideolojinin taşıyıcısı yine bu Alevi kesimdir. CHP’nin kemik tabanı yine bu kesim tarafından yıllarca oluşturulmuştur. Son kongrede diğer CHP seçmeninin bu yeni vitrine vize vermesi, partinin olağan tabanı ile tavanı arasındaki uyumu sağlamıştır.
Alevi cemaatinin iki üstünlüğü CHP’nin yeni önderliğini almalarına destek olmuştur. Birinci üstünlüğü, CHP’nin sola açılma, daha solda yer alma iddiasına sol Alevi kesimin sol, sosyalist bilincinin yüksek olduğu düşüncesi vardır. Onlara [CHP seçmeni] göre, sol ve sol değerleri Aleviler fazlasıyla temsil etmektedir. CHP’nin Alevilerle olan ikinci ilişkisi, çağdaşlık ve Atatürkçülük felfefesidir. CHP’nin kurtuluşu için Kemalizme sıkı sıkıya sarılmalı düşüncesi etkilidir. Bu düşüncenin de yılmaz temsilcisi olarak Alevi cemaati kabul edilmektedir. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda CHP’nin Alevileştiği tezi doğru değildir. Olan ise, CHP ile Alevilerin taban-taban uyumuna doğru gitmeleridir. Bu durum sağlıklıdır, yıllarca CHP’yi yaşatan Alevi kesimi partide nihayet yönetimde yer alacaktır.
Asıl tartışma konusu ise, CHP’nin ideolojisinin kaybolduğu ve yönsüz kaldığı üzerinedir. CHP, tarih sahnesinde yar aldığı günden beri asla tam bir siyasî parti olamamıştır. Bu durum halen devam etmektedir. SHP’lileşmek, bu günlerde hatta bu çağda makbul bir siyasî pozisyon değildir; geçersiz, etkisiz bir projedir. Kürt sorununu birkaç raporla geçiştiren, ergen tribi barış söylemi ile siyasî bir kazanım elde edilemez. CHP geleneksel ideolojilerini noktası virgülüne kadar korumaktadır, ekseni filan kaymış değildir. Sadece siyasî projelerini temsil edenler değişmiştir. CHP’nin SHP’lileşmesine değil, sosyal demokrat olmaya ihtiyacı vardır.
Henüz Atatürk posterinin duvardan indirilmesi gibi meseleleri dert edinmekten kurtulamaması CHP’nin Türkiye için yapabilecekleri hakkında umutlu olmaya engel olmaktadır.